DSP Genel Başkanı Masum Türker, ulusalcılığa her siyasi partinin ihtiyacı olduğunu söyleyerek, "Ulusalcılık, bu ülkede siyaset yapan her siyasi partinin, hatta iktidar partisinin bile ihtiyacı olan bir olgudur. Çünkü milli çıkarını, ulusal çıkarını korumayan hiçbir devlet varlığını sürdüremez" dedi.
DSP Genel Başkanı Masum Türker, Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Şenal Sarıhan başkanlığında, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Ulusal eğitim Derneği ve Dil Derneği temsilcilerini kabul etti. Kabulde heyet adına bir konuşma yapan Şenal Sarıhan, demokratik kitle örgütleri ortaklığında, 3 devrim yasasının yıldönümünde bir miting hazırlığı içinde olduklarını belirterek, "Şeriye ve Evkaf Vekaleti'nin kaldırılması, Hilafetin Kaldırılması ve Tevhid-i Tedrisat Yasası ülkemizde laikliği hakim kılmak için, halk egemenliğini hakim kılmak için yürürlüğe girmiş olan yasalardır. Son 10 yılda tırmandırılan, temel hakların, demokratik hakların elimizden alınması olgusuna karşılık bir tepki vermek istiyoruz. Bu tepkiyi de demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerimizin de desteği ile yapmak istiyoruz" diye konuştu.
Sarıhan ayrıca mitinglerine DSP'yi davet etmek amacıyla geldiklerini bildirdi ve miting için destek istedi.

"ULUSALCILIK İKTİDAR PARTİSİNİN BİLE İHTİYACI OLAN BİR OLGUDUR"
DSP Genel Başkanı Masum Türker ise, DSP'nin gerçekleştirilecek olan mitinge destek vereceğini söyleyerek, "Türkiye'de çok ciddi bir tartışma var. Bu tartışma Cumhuriyet'in kuruluş dönemini ele alarak yapılıyor ve başta Başbakan olmak üzere bütün kesimler, yönetilen ülkenin adının Türkiye Cumhuriyeti olduğunu unutuyor" dedi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin, artık kurumsallaşmış ve devam edecek bir yapı olduğunu kaydeden Türker, "Cumhuriyet'in kuruluşunda, çağdaşlığı esas alan pozitif bilimi esas alan yeni bir dünya anlayışıyla birlikte, Türkiye'nin yapısı dizayn edilmeye çalışıldı ve bu dizaynda özellikle laiklik, Türkiye'de halifelik sisteminin kaldırılmasıyla birlikte tesis edilmiş oldu, böylece din özgürleştirildi. Yani dinin devlet yönetimiyle birlikte ele alınması anlayışı kaldırıldı" diye konuştu.
Gündemdeki tartışmalara da dikkat çeken Türker, gelinen süreçte ulusalcılığın milliyetçiliğin dışındaymış gibi empoze edilmek istendiğini belirterek, "Ne yazık ki Başbakan yaptığı son toplantıda 'ırkçılık' taraftarı olan Turancılar'la bir millet yaratma amacını tanımlayan çağdaş yaşamı hedefleyen Cumhuriyet'in kurucularının anlayışlarını aynı potada eritmeye çalıştı. Oysa onların, ırkçılık yasaklandığı için, 'ırkçılık' söylemlerinden dolayı o tarihte hüküm giydiklerini de biliyoruz" şeklinde konuştu.
DSP olarak bütün sivil toplum örgütlerinin, çağdaş bir Türkiye, bağımsız ve özgür bir Türkiye oluşturulması için çalışan her adımına destek verebileceklerini kaydeden Türker, şunları söyledi:
"Bizim bir başka özlemimiz var. Bu girişimlerin, hiçbir siyasi parti tarafından sanki o partinin organizasyonuymuş gibi tanıtılmasını istemiyoruz. Türkiye'de ulusalcılığın içinin boşaltılmasına izin vermemeliyiz. Ulusalcılık, bu ülkede siyaset yapan her siyasi partinin, hatta iktidar partisinin bile ihtiyacı olan bir olgudur. Çünkü milli çıkarını, ulusal çıkarını korumayan hiçbir devlet varlığını sürdüremez. Sizin bu konudaki etkinliğinizi destekliyoruz. Temennimiz odur ki, girişiminizi destekleyecek her parti, gerçekten Türkiye'nin değerlerine sahip çıksın, milli devlet şuurunu kaybetmeyen bir yaklaşım içinde olsun."

"ÜLKE YÖNETİMİNE TALİP OLAN HERKES, DEVRİMCİ OLMAK ZORUNDA"
DSP lideri Türker, son günlerdeki ulus-millet tartışmaları ile ilgili de değerlendirmelerde bulundu. "Türkiye'de ırkı ne olursa olsun, yaşayan bütün insanlar, Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana eşittir" diyen Türker, "Bugün her ırktan insan, Parlamento'ya girmiştir. Cumhurbaşkanı olan da, Başbakan olan da, bakan olan da, general olan da, hakim olan da, yüksek mahkemelerin başkanlığını yapan da var. Böylesine kucaklayıcı bir ülkede, ayrım olmayan, milli birlik ve bütünlüğü destekleyecek her türlü eylemi, bu çerçevede sizin eyleminizi de destekliyoruz" diye konuştu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetimine talip olan herkesin devrimci olması gerektiğini savunan Türker, şunları kaydetti:
"Biz sizin eylemlerinizi başka bir yönden de destekliyoruz. Hoşumuza giden bir tarafınız var. Kadınların ağırlıklı olduğu işler yapıyorsunuz. Zaten Türkiye'de kadınları her alanda yüzde 50 oranda tutabilirsek, ne geri kalmışlık ne de irtica söz konusu olur. Burada 'irtica' kelimesinin altını çizmek istiyorum. İrticanın dinle alakası yoktur. İrtica, her konuda geriye gidiş demektir. Askeri yönetimde, valilik yönetiminde, eğitimde, kadın haklarında, insan haklarında, geriye gidiş demektir. Her alanda geriye gidişi ifade eder. Türkiye'de, maalesef haklar her çıkan yasayla biraz daha kısıtlanmakta, aksine demokratik yaşam ve özgürlükler, her geçen gün, 'demokratik yasalar' adı altında sınırlandırılmaktadır. Bugün Türkiye'de ifade özgürlüğümüz yoktur, toplantı gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğümüz yoktur. Sizin bugüne kadar yaptığınız ve bizim katıldığımız bütün eylemlerin adı, 'biber eylemi' olmuştur. Bunlar özgürlüğe karşı sıkılmış kurşunlardır. O nedenle örgütlenme özgürlüğünün de siyasallaşma özgürlüğünün de serbest bırakılabildiği bir yapı için biz yapacağınız her türlü girişimi destekleriz.
Bize göre, ülke yönetimine talip olan herkes, devrimci olmak zorundadır. Çünkü devrim, bugün düşünülmeyenin bir gün lazım olacağını hissedip, bugünden önlemini almaktır. Cumhuriyeti bize emanet edenler bunu yapmışlardır. Orada sizin yanınızda yer alacağız."
(ÖZ-Y)

31.01.2013 18:29:00 TSI

Editör: Wan Haber