Doğal afetlere karşı sürekli olarak hazırlıklı olunması gerektiğini, böyle bir durum karşısında o an yapılabileceklerin de çok sınırlı olduğunu belirten Prof. Dr. Erdem, “Ülkemiz doğal afetler konusunda çok sıkıntılar yaşamış ve her yaşadığı sıkıntıdan sona zafiyetlerini görüp buna karşı belirli önlemler almaya çabalayan bir konumda. Ne yazık ki doğal afetlerden çıkardığımız derslerle kayıplarımızı görerek bir takım şeyler yapmaya çalışıyoruz. Henüz hazır değiliz. Hazır olabilmemiz için özelikle riski çok yüksek olan kentlerimizdeki hassas bina stoklarının mutlaka değiştirilmesi ve dayanıklı hale getirilmesi gerekiyor. Bu aynı zamanda kentsel dönüşüm projesi ama bunun için bir doğal afetin olmasını beklemememiz gerekiyor. Yani Van’da bir afet oldu ve ondan sonra bu yapıldı. Halbuki olmasına gerek yok, olmadan yapılabilir. Hassas bir noktayı siz daha dayanıklı bir zemine, doğru yapılmış bir kente nakledebilirsiniz. Bu tabii ki ülkemize şöyle bir kazanç da çıkarabilir, dağınık, gecekondulaşmış, çarpık kentleşmiş bir arazinin ya da kentin daha düzgün hale getirilmesi için bir fırsat verebilir. Tabii aynı zamanda insanlarımızın mutlaka afete karşı bilinçlendirilmesi gerekiyor. 28 Şubat Sivil Savunma Günü insanların dikkatini çekmeye dönük bir noktadır. Biz 28 Şubat tarihinde genellikle okullarda çocuklara dönük bir takım programlar uyguluyoruz. Bizim bölümümüz aynı zamanda iki farklı birimle de entegre çalışıyor. Tabii bu çalışmalar sırasında İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ile de çok yakından irtibat halindeyiz. Çanakkale’nin belki de en önemli özelliklerinden bir tanesi bu. Bölümümüz, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ile çok sıkı, güzel bir ilişki içerisinde. Bu organizasyonları da gerçekleştirirken fikir alışverişi içerisinde oluyoruz. Böylelikle projeler daha akademik özellik kazanıyor. Bu da bizim için çok önemli. Bu sene içinde de faaliyetlerimizi gerçekleştireceğiz. Özellikle çocuklara dönük olacak. Çünkü çocuklar kazanılması gereken ve öğrendiklerini kolay kolay unutmayan bir kitle. Onları doğru eğitebilirsek, onların oluşturacağı toplum da doğru olur diye düşünüyoruz” diye konuştu.


Kent Afet Bilgi Sistemi Oluşturmaya Dönük Proje Çalışması yürüttüklerini söyleyen Erdem,”Bölüm olarak şehre kazandırdığımız çok önemli çalışmalarımız var. Bunların birinden bahsetmek istiyorum. Biz iki senedir son sınıf öğrencilerimizin katılımıyla kent afet bilgi sistemi oluşturmaya dönük bir proje çalışması yürütüyoruz. Bu çalışmayı, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğüyle organize bir şekilde yürütüyoruz. Geçtiğimiz sene Barbaros Mahallesi’nde çalışma gerçekleştirdik. Bu sene de Esenler Mahallesi’ne kadar olan bir araziyi çalışıyoruz. Bu çalışmada öğrencilerimiz sokak sokak, ev ev gezerek depreme hassas noktaları tespit ediyor. Her binanın afet açısından risk profilini çıkartıyor ve bunları da İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’ndeki bilgisayar sistemine işliyorlar. Bizim geliştirerek hazırlamış olduğumuz bir sorgu formu var. Apartmansa apartman yöneticisiyle, eğer apartman yöneticisi yoksa binada uzun süre oturmuş aklı başında bir kişiyi bulup onunla konuşarak bu formu dolduruyorlar. Binanın fotoğraflarını çekiyorlar, daha sonra bu bilgiyi İl Afet Müdürlüğüne veriyor ve orada da bilgisayar sistemine işliyorlar. Mesela geçen sene Barbaros Mahallesi’ni bitirdik. Bu sene de Esenler’e kadar olan alan yapılacak. Her bir öğrenci gurubumuz bu çalışmadan sorumlu. İkişer kişilik timlere ayrılıyorlar, sokak sokak her alana iki tane öğrencimiz gidiyor. Her hafta boş zamanlarında buraları geziyorlar. Bahar dönemi sonunda bu çalışmayı da bitirmiş olacağız. Bundan sonraki sene Esenler Mahallesi’ni yapacağız” dedi.


Çanakkale’deki bina stokunun özellikle 1999 depreminden sonra 2000 yılında çıkarılan yönetmeliğe tabi olmayanlarının sağlıklı olmadığı belirten Erdem, “Yapı çalışmalarına ait zemin etütleri, biraz Esenler mahallesi hariç, 70’li yıllarda yapılmış ve çok yüzeysel. 2000 yılından sonra yönetmeliğin değişmesi, üniversitenin de devreye girmesiyle birlikte, binaların biraz daha nitelikli olması sağlanmış, ama 2000 yılından öncekiler kötü, özellikle de Barbaros mahallesi çok riskli. Barbaros Mahallesi açısından baktığımız zaman çok önemli bir risk var. Buraların mutlaka elden geçirilmesi gerekiyor yani bu dönüşüm projelerinin buralarda mutlaka hayata geçirilmesi lazım. Tabii oturan kişilerin de duyarlı olması lazım. Evlerini kontrol ettirmeleri ve bu mevcut yasayı gözden geçirip bunu değerlendirmeye gitmeleri gerekiyor” şeklinde konuştu.

Editör: Wan Haber