Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal alanda birçok ülkeye rol model olduğunu, ülkedeki siyasi güvenin ekonomiyi olumlu yönde etkilediğini söyledi.
Düşünce ve kültür alanında uluslararası faaliyetlerde bulunan Diyalog Avrasya Platformu (DAP) tarafından düzenlenen 'Küresel Ekonomik Düzeni Yeniden Düşünmek' başlıklı forum, Antalya Tekirova Rixos Otel'de başladı.
Diyalog Avrasya Platformu tarafından sosyal meseleler hakkında üçüncü kez düzenlenen uluslararası buluşmalar bu yıl, 'Antalya Forum' ismiyle yapılacak. Hedefin, dünya ekonomisinin ele alındığı Davos toplantıları gibi 'Antalya Forum'u da sosyal meselelerin ele alındığı uluslar arası buluşma alanı olarak markalaştırmak olduğu belirtildi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile birlikte dünyanın 21 ülkesinden 400 ekonomi, siyaset, felsefe ve iletişim bilimlerini temsil eden bilim insanlarının bir araya geleceği Antalya Forumu'nda gelir dağılımındaki adaletsizlikten yoksulluk ve yolsuzluğa, istihdamdan, ekonomik krizlere, üretim ve rekabet sorunlarından, ekonomideki ahlaki değerlere kadar farklı konularda fikir tartışmaları yapılacak.
Diyalog Avrasya Platformu'nun düzenlediği Antalya Forumu'nda Türkiye'den temsilcilerin yanı sıra Almanya, ABD, Azerbaycan, Belarus, Birleşik Arap Emirlikleri, Çin, Estonya, Gürcistan, Fransa, Hindistan, Japonya, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Mısır, Polonya, Rusya Federasyonu, Tacikistan, Türkmenistan, Ukrayna'dan katılımcılar olacak.
Forumun açılışında konuşan CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, küresel ekonomik krizin 2027 yılı yaz aylarından bu yana devam ettiğini, son 5 yıldır küresel krizle birlikte yaşandığını belirterek şöyle konuştu: "Sebepleri üzerinde çalışmalar yapılıyor, krizle ilgili yeterli bir akademik birikim oluşmuştur, küresel kriz insan eliyle yapılan piyasalarda başladı ve insanlar da piyasalar gibi hata yapar. Kural ve denetimden kaçırılan finansal ve mühendislik ürünleri ekonomiye zarar verdi. Gelişmiş ülkelerde hayatlar mahvedildi. Sadece ABD'de değil tüm dünyadaki sokaklar mevcut ekonomiyi yargılayan mahkeme sokaklarına dönüştü."
Krizin en önemli mağdurları olan genç kitlelerin sokaklara döküldüğünü anlatan Öztrak, şöyle konuştu: "75 milyon genç dünya genelinde çalışmak için kendine iş arıyor.Gençlerin iş ve istihdamından uzak kalması, ekonomik olduğu kadar sosyal sorunları da büyütüyor. Krizin sorumlusu olarak görülen finansal kurumların hesap vermekten politik sistemle kaçırılması, tüm dünyada politik sisteme güvensizliği artırdı. Bu çerçevede üretimi değil rantı gözeten orta sınıfı yok ederek gelir dağılımını daha da zora sakan, bu şekilde sanal bir zenginlik oluşturanlar ve onların temsilcileri ciddi bir eleştiri altındadır."
Dünyada hakça bir ekonomik düzen kurulmasının dünya barışı kurulmasının temel taşı haline geldiğini belirten Öztrak, "Uluslararası ekonomik kuruluşların kirizleri izleyen değil, krizleri önceden görebilen kurumlar olmasını bekliyoruz. Standart reçeteler yerine özel çözüm önerileri olan girişimleri destekliyoruz."

ABD, KARŞILIKSIZ PARA BASMAKTAN BAŞKA BİRŞEY YAPMIYOR
Programın onur konuğu olan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ise konuşmasının başında burada yapılacak tartışmaların yeni fikirlerin oluşmasına vesile olacağına inandığını söyledi. "Bu forumun hepimizin ufkumuzu açmamızda, problemlerin aşımı konusunda teşhis ve tedavi konusunda yol gösterici olacağını düşünüyorum" diyen Ali Babacan, 2008-2009 yıllarından itibaren tüm dünyayı etkisi altına alan krizin devam ettiğini söyledi.
"Pek çok ülkenin farklı politikalarını izledik ama henüz sorunlar çözülmüş değil. Krizin ilk aşamasında sıkıntı bankalar ve finans sektörüyle ilgiliydi" diyen Babacan, Bankalar kriz yaşayınca, devletler bankalara farklı şekillerde müdahale ederek çöküşü ertelediklerini ancak krizin şu anda içinde bulunduğumuz bazında devletlerin çalışmalarının ciddi bir şekilde sorgulandığını söyledi.
"Bankalar krize girdiğinde atılan devlet imzaları ortalığı sakinleştirmek için, o zaman yeterliyken bugün için devlet imzalarının değeri çok çok düşük durumda" diyen Babacan, artık ülkelerin iflas edebildiği bir dönemde olunduğunu söyledi.
ABD'de çok ciddi sorunlar olduğunu belirten Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bütçe açığı milli gelirin yüzde 10'una ulaşmış durumda.Çözüm adına şu ana kadar yapılan tek şey para basmak, merkez bankasının trilyonlarca dolar karşılıksız bastığı parayla finans kurumlarını batması önleniyor. Bu mali genişlemenin ne zaman normale döneceği belli değil. Belirsizlik var bir ay sonra 2013 yılında nasıl bir mali politika uygulanacağına ilişkin kimsenin fikri yok. Ümit ediyoruz önümüzdeki dönemde bir orta vadeli en az 3 yılık programla neler yapılması gerektiği ortaya konulur."

GÜVEN OLMAZSA EKONOMİ OLMAZ
Türkiye olarak bu düşüncelerini G 20 platformunda dile getirdiklerinin altını çizen Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, gelişmiş ülkelerin en azından 3 yıllık vadede hangi alanda nasıl bir politika uygulayacaklarını açıkça ortaya koymaları gerektiğini ifade eti.
Avrupa Birliği'ne bakıldığında İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en derin krizin görüldüğünü söyleyen Ali Babacan, sözlerine şöyle devam etti:
"27 ülkenin 25'i ortak bir mali çerçeve konusunda liderler seviyesinde mutabakata vardı.Avrupa Merkez Bankası
fraklı metotlarla iflasları şimdilik erteledi, yaptığı parasal müdahalelerle bir güvenlik duvarı oluşturuldu. Yunanistan, İrlanda, Portekiz'e finansal kaynaklar sağlandı. İspanya ve İtalya'da hükümetler olumlu adımlar attı bu yıl Euro bölgesi daralacak.Gelecek yılla ilgili büyüme ya sıfır, ya az artı, az eksi olacak.Bunda müdahalelere rağmen halen Euro bölgesinde halen önemli bir unsur olan güven eksik. Güven olmadığında ne yaparsanız yapın ekonomide büyüme sağlayamıyorsunuz.İşin teknik yönü, mali politikalar hepsi önemli ama halkta güven var mı, iş dünyasında güven var mı? Bunlar sağlanmazsa ekonomik kalkınma büyüme mümkün değildir. O kadar yüksek sesle tartışılıyor ki, liderler tarafından bu gürültü atılan adımları alınan tedbirleri gölgeliyor."

SİYASİ YAPI EKONOMİNİN TEMEL TAŞI
Siyaset kurumunun zayıflamasının ekonomik krizde önemli rol oynadığını ve hükümetlerin sık değiştiği, koalisyonlar olduğu ve arada kopuklukların bulunduğu ülkelerde uzun vadeli planlamalar yapılmadığını hatırlatan Ali Babacan, "Hükümet başkanı, pek çok bakan, kendi uzun vadesini göremiyor ve kısa vadede sonuç alabilecek yöntemler peşinde koşuyorlar. Üç yıl sonra kendisinin olmayacağını düşünüp, kısa vadeli yaklaşıp, uzun vadede istikrar sağlanmasına engel oluyor. Euro bölgesinde 27 ülkeden 25'inin attığı imzanın uygulanmasında sıkıntı olabilir çünkü anayasal değişikliklere ihtiyaç olacak. Japonya'da her yıl hükümet değişiyor. Borç milli gelirin iki katını aşmış durumda.Neredeyse 10 yıldır büyüyemiyor. Bütün bunlar özellikle gelişmekte olan ülkelerin büyümelerini de engellemeye başladı. Çin'de, Brezilya'da da büyümeler durdu.Dünya ekonomisinin büyümesi neredeyse yüzde 1 oranında geriledi."
Bu krizden sonra küresel ekonomiyle ilgili, yönetimiyle ilgili küresel finans kurumlarıyla ilgili yeni baştan tasarımlar gerektiğini anlatan Babacan, sözlerine şöyle devam etti: "Dünyada güç dengeleri hızla değişiyor.Ekonomik güç batıdan doğuya doğru hızla kayıyor. Gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere kayıyor. Böyle bir ortamda G 20 platformu daha da ön plana çıktı. Kriz uluslar arası finansal kurumların da yapısının değişmesine sebep oldu. Gelişmekte olan ülkelerin ağırlığı yönetimde arttı. Her ülkenin siyasi kadrosu, krizin sebebinin kendileri olmadığını düşünüp kendilerini etkilememesi için de ekonomik duvar örüyor ancak bu çözüm değil. Biz Türkiye
olarak insanların,ürünlerin, paranın, enerjinin, fikirlerin, ülkeler arasında serbestçe dolaşabilmesi taraftarıyız. Bu yapı tüm ülkelerin kazanacağı bir yapı olacaktır. Bu kriz döneminde korumacılık yanlışına düşen ülkelere bütün platformlardan seslenip bunu yapmayın diyoruz. Kısa vadede ülke içinde popülarite sağlayabilir ancak uzun vadede hem korumacı ülke, hem korumacılık etkisi altında kalan ülkeleri çok olumsuz etkileyecektir."

FİNANSAL KRİZ ÇEVREYİ DE ETKİLİYOR
Global finansal krizin en önemli olumsuz etkilerinin başında çevreye verdiği zararın geldiğini anlatan Ali Babacan, bunun sebebinin ise krizde olan ülkelerin uzun vadeli çevre sorunlarına pay ayırmamasından kaynaklandığını ifade etti. Babacan, hükümetlerin sadece kendi dönemlerini düşünüp ekonomik paylardın uzun vadeli bir yatırım olan çevreyi yoksun bıraktığını ifade ettiği konuşmasında, bunun kısa dönemde yöneticilere fayda getirecek gibi görünmesine rağmen, uzun vadede çevre felaketlerini sebep olacağını söyledi.

TÜRKİYENİN ATMASI GEREKEN ADIMLAR VAR
Türk ekonomisinin son 10 yılık dönemde siyasi, ekonomik ve sosyal alanda ciddi bir dönüşüm yaşadığını, demokratikleşme alanında çok önemli adımlar attığını söyleyen Babacan, sözlerine şöyle devam etti: "Hak ve özgürlükler, hukukun üstünlüğü konusunda önemli adımlar attık. Ama bu adımlara bakacak olursak, attığımız kadar atmamız gereken adımlar olduğunu görüyoruz. Süreci tamamlamadık, yolumuza reform sürecimize devam etmemiz lazım. Geçen yılı 10 bin 500 dolarla, 9 yılda üçe katlayan milli gelirle kapattık. Bunun en önemli sebebi güven ve siyasi istikrardır. Programlar açıklamak, o programları uygulamak, akşamdan sabaha politika değiştirmemek, her şeyinizin doğru ifade edilmesi problemleri halkla paylaşabilmek.Mali disiplinden asla taviz vermedik. Devletin borcunu ödeyip ödeyemeyeceğiyle ilgili hiç bir endişe olmamalı. Herkes ayağını yorganına göre uzatacak, devlette ayağını yorganına göre uzatacak.Pek çok ülke Türkiye'nin yaptıklarından etkileniyor. Yaptıklarımızı kendimizle sınırlı tutmuyoruz, başkalarına da örnek oluyoruz. Bunun için devam etmeliyiz."
Konuşmaların ardından Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından katılımcı ülkelerin temsilcilerine plaket verildi. Ali Babacan'a ise bir Türkmenistan halısı hediye edildi. Babacan, ilk oturumun tamamlanmasının ardından salondan ayrıldı.
(CE-SK-HO-Y)

30.11.2012 13:22:13 TSI

Editör: Wan Haber