WanHaber.com yazarlarından Özlem Metin, "DİJİTAL EBEVEYNLİKLE TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR" isimli bir makale kaleme aldı.

İnternet çok boyutlu bir ortamdır. Öğrenmek, öğretmek ve eğlenmek için muhteşem bir ortam olduğu gibi bilinçli kullanılmadığında ve yeterince önlem alınmadığı takdirde risk ve tehlikelerle dolu bir yer olabilmektedir.

Dijital yerlilere ebeveynlik hepimizin yapmaya çalıştığı şey öyle değil mi? Kızımız neden elinden telefonu bırakmıyor,Çocukları kaç yaşında tablet verilmeli,Ekran karşısında ne kadar kalmalı,Tabletler ve oyunlar yüzünden çocuğumun sağlığı elden gidiyor mu,Gözleri bozulur mu,Duruş bozukluğu olur mu, Hareketsizlik sebebiyle hangi problemleri yaşar, Peki ya radyasyon internete sürekli bağlı kalmanın etkileri neler? Bu soruları hepimiz hayatımızın bir döneminde ya soruyoruz ya da soracağız.

İçinde bulunduğumuz çağı teknoloji çağı olarak isimlendirilmektedir. Teknoloji ile birlikte bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı ve kökten değişimler sonucu internet teknolojileri bireylerin günlük yaşantılarının bir katmanı haline gelmiştir. İnterneti birçok şey için kullanıyoruz. Araştırma yapmak, uzaktan öğrenme, aile ve arkadaşlarına bağlantı kurmak, alışveriş yapmak, aile yemek tarifleri aramak bankacılık işlemleri yapmak… Kullanımı sonsuz olduğu bu uçsuz bucaksız sanal dünya sağladığı faydaların yanında kötüye kullanımı ve bağımlılık oluşturma riskini de beraberinde getirmektedir.

Dijital yerliler 1995 ve takip eden yıllarda dünyaya geldiler, cep telefonları ile büyüdüler.Henüz liseye başlamadan sosyal medya hesapları vardı. İnternetin olmadığı bir zaman dilimini hatırlamıyorlar bile. Kendilerinden önce gelen nesillerden çok farklılar. Her dört kişiden biri bu  nesle mensup. İnternetin dünya çapındaki kullanımına bakıldığında karşımızdaki internet kullanıcısı 100 milyonları aşmaktadır. Evet, artık devir internet neslinin devri.

 Türkiye’de nüfusun %72'sine  tekabül eden 59.3 milyon internet kullanıcısı var. Bunların 56.3 milyonu telefonlarından internete bağlanıyorlar. Nüfusun %63’ünü oluşturan 52 milyon aktif sosyal medya kullanıcısına sahibiz. İnsanlar internete günde ortalama 7 saat geçiriyor.  Peki bu kullanıcılarımız en çok nerelerde vakit geçiriyor?

Günde ortalama 2 saat 46 dakika sosyal medya, 3 saat 9 dakika televizyon başında ve son olarak 1 saat 15 dakika da müzik dinleyerek vakitlerini geçiriyorlar. İnternet çok boyutlu bir ortamdır. Öğrenmek ve öğretmek eğlenmek için muhteşem bir ortam olduğu gibi bilinçli kullanılmadığı ve yeterince önlem alınmadığı taktirde risk ve tehlikelerle dolu bir yer de olabilmektedir. İnternet ortamı sadece güvenlik boyutuyla risk oluşturmakla kalmayıp özellikle mobil ve sosyal ağların getirdiği teknolojik fırsatları da farklı risklere dönüştürebilmektedir. Özellikle çocukların ve gençlerin yoğun olarak kullandığı mobil ve sosyal ağlar, kişisel mahremiyetten siber zorbalığa kadar birtakım olumsuzlukları beraberinde getirmekte. Bu durum birtakım hak ve hukuk ihlallerine sebep olabilmekte ve insanların gündelik yaşamında derin yaralara yol açabilmektedir. Bu sebeple internet kullanımıyla alakalı önlemler alınması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.

 İşe ilk olarak ebeveyn olarak kendimizden başlamamız gerekiyor. Maalesef televizyonlarımız sürekli açık, telefonlarımız her zaman yanımızda. Bizler çocuklarımıza mentorluk yaparak yol gösterici olmalıyız. Çocukların bağımlılığından şikâyet eden ebeveynlerin birçoğu bağımlılıktan muzdarip ama genellikle bu bağımlılıkların ayırdına çocuklar üzerinden veriyorlar. Öncelikle ebeveynlerin kendi kullanımlarını düzeltmeleri gerekiyor. Ebeveynlerin dijital teknolojilere karşı eğilimleri çocukların dijitale karşı tutumlarını büyük ölçüde belirliyor.

Hepimiz biliyoruz ki çocuklar ekranları çok seviyor ve uzun süre vakit geçirmeye bayılıyorlar. Araştırmalara bakılacak olursa 5-8 yaş aralığındaki çocuklar gün içerisinde yaklaşık 3 saat boyunca ekrana bakıyor. Bizler biliyoruz ki ekranın olması gerektiğinden fazla kullanılması toplumumuzun negatif etkiliyor. Bu sebeple ekran süresine sınır koymak oldukça büyük bir önem arz etmektedir. Pedagoji Derneği çocuğun ekran ile olan ilişkisini aşağıda belirtilen sınırlar çevirisinde düzenlenmesi taraftarıdır.

0-3 yaş: Olabildiğince ekrandan uzak tutulmalıdır. Ekran başında vakit geçirmemelidir

3-6 yaş: Günlük toplam süre 20-30 dakikayı geçmemelidir.

6-9 yaş: Günlük toplam süre 40 -50 dakikayı geçmemelidir.

9-12 yaş: Günlük toplam süre 60 -70 dakikayı geçmemelidir.

12 yaş üzeri: Günlük toplam süre 120 dakikayı geçmemelidir.

Ekransız zaman ve mekanlar çocukların dijital oyun oynama süresine sınır koymayan.Ebeveynlerinçocuklarınin  fiziksel aktiviteye katılmayan çocukların, düzenli spor yapmayan ve dijital oyun oynama süresi yüksek olan çocukların dijital oyun bağımlılığı ile saldırganlık düzeyleri arasında iliskinin yüksek olduğu sonucuna varılmıştır.

 Ekranların artması ile birlikte çevrimiçi iletişim yüz yüze iletişim yerini almaya başladı. Evde ekransız zaman ve mekanlar oluşturmak aile bağlarımızın güçlenmesi açısından oldukça kıymetli. Yemek masasında ekran açılmaz, akşam çay sohbetinde ekran açılmaz, uyumadan 30 dakika önce ekran açılmaz gibi kendi aile dinamiklerine göre ekran olmadığı zaman ve mekanlar belirlemeliyiz. Ekran içeriklerini kontrol etmek ve ebeveynlerin görevlerinden biri haline gelmiştir. Çocuklar yaşına uygun olmayan içeriklerle erken yaşta karşılaşabilmektedir. Kızımızın izlediği dizinin ne olduğunu, oğlumuzun oynadığı oyunun içeriğini bilmeliyiz. Mümkünse ortak alanlarda izlemelerini teşvik etmeli ve aralıklarla Internet geçmişini kontrol etmeliyiz. Çocuk internette arama yapabildiği yaşa geldiğinde interneti aile şifresi ile korumak gerekir. Sosyal medyada çocuklarımızın arkadaşı olmalıyız. Çocukların kişisel sosyal medya hesaplarına sahip olması için tavsiye edilen yaş 16’dır.Hesaplarına güçlü şifre koyması hesabının gizli olması, özel ve mahrem bilgilerini paylaşmaması, tanımadığı kişilerle iletişim noktasında bilgilendirmesi önemlidir. Sosyal medya ve teknoloji kullanımı özünde merak duygusunu barındırır. Merak aslında çocuk için hem de yetişkinler için doğal bir süreçtir.Ancak önemli merak duygusunu doğru bir şekilde giderilmesi özellikle çocuklarda gelişim sürecine zarar vermemesinin sağlanmasıdır.

Sağlıkla kalın…