Son bir aydır paketle yatıyor,paketle kalkıyoruz.Yarın(30 Eylül 2013)Tayyip Erdoğan, tefsiredip, pakette buyur diyecek. Bu pakette olmayan üç önemli başlıklardan Birincisi Kürt Statüsü,İkincisi Yüzde On barajı ve üçüncüsü Anadil eğitimi. Bu temel başlıklar ‘tek tek tek’ sıraladıkları faşist mantalitelerine ters gelmektedir.Ne dedikle başlayan o buyurgan sesiyle tekrarlamak gerekirse;’ ne dedik tek bayrak, tek dil, tek bayrak, tek vatan. ’Bu teranede vazgeçilmeyeceğine göre bugün, yarın, öbür gün ve gelecek günlerde bu tekrar edileceğine göre,  Açılım denilen pakette insan kendiliğinde be şey beklememekte, haliyle kuşkuya düşmektedir. Tekrarladığı ‘TEK’ler, AKP ve benzerlerin ideolojik gıdasıdır.Bu gıdada besin alındıkça, hafıza çantalarında hep bu argümanlar hazır, nazır olacak, günlük uygulama, pratikte buna denk olacaktır. Nerdeyse 90 yıldır Kendilerini iktidar kılan,iktidar yapan bu argümanlardır. Bu argümanların ruhu ve özünde uzaklaşılmadıkça, Pakette ne çıkar sorusu, soru olmaya devam edecek. Soru sorunsallık olarak, halklara, ezilenlere, inanç sahiplerine, kadına baş belası olarak dönüp, duracak, biçki kerestesine benzer, biçmeye, kesmeye devam edecektir. Yarın açıklanacak paket olsa olsa AKP’nin 2014 yerel seçim bildirgesinde ötebir anlam ifade etmeyecektir. Belki çok çıplak haliyle duran ve her an insanın, toplum/toplumların kimi acıların hatırlatmaya hizmet eden, kimi uygulamalarda vazgeçebilirler. Ama öze dokunmamak genel yaklaşım olarak devam edilecektir. Örneğin şu uygulamalardan vaaz geçtik diyebilirler: Alevileri kabul ediyoruz diyerek, yeni çeri ocağını canlandırma temelinde, (devlet mezhebi kılmak için,) pir ve ileri gelenleri maaşa bağlayabilirler. Mekânsal olanak sağlıyoruz diyebilirler. Davası devam edilip,içeride rehinelik olan bazı tutsakları bırakıyoruz diyebilirler.Pişmanlık yasası tabir edilen,onur kırıcı kimi vurguları düzelterek, yeniymiş gibi,öne çıkarabilirler.Bu yasayla serbest siyaset yapabilirler demagojisini geliştirebilirler.Tüm bunlar büyük değişim adıyla ya da reform sözüyle afra-dafra yalan sihirbazlığıyla yutturulmak istenebilinir, kendince zaman kazanma yoluna girebilirler. O bildik inkâr, imhada vazgeçmeyerek, yeniymiş yutturmacasına sığınarak, yoluna devamedebilirler.Eğer bu aşmaya gelinmişse,bilinmelidir ki, 90 yıllık uygulamaları devam ettirmede zorlandıkları içindir.Bir soluk alma temelindebu paket ve ilanlar yapılmaktadır. Yarın açıklanacak paket Yeşil faşizmin devlet içinde daha bir yerleşik düzen almasına hizmet edecek paket olacaktır. Yani Paralel devlet/devletler karşısında,kendisini güçlü devlet kılmaya hizmet edecek açıklama olacaktır.
 
Eğer gerçekten düzeltme olacaksa, Anadolu, Mezopotamya halklar gerçeği ve bu gerçeğin 200 yıllık kırım, katliamlarıyla yüz yüze gelmeyi göze alan,hakikatleri araştırma komisyonuyla işe başlanabilinirdi. Eğer Bunu yapsaydı işte o zaman arabayı atın önüne değil, attı arabanın önüne koymuş olur,tarihin tekerleğini yeniden doğru yolla koymuş olurdu.İş sadece yasaklanan dille ilgili değildir. İş Ulus-Devlet zihniyetin homojenlik adına, yapılan/yapılmış olan ağır toplumsal kırım, kültürel, soy katliamların sonuçlarını kabul edilip, edilmemesiyle ilgilidir. Bununla ilgili ne kadar hesap verip, verilmemesiyle ilgilidir.Bu duruma gelecek mi, gelmeyecek mi? Esas can alıcı cevap burada saklıdır.  Türk devletti bir bütün olarak Anadolu, Mezopotamya halklarına hesap vermekle yükümlüdür. Bu topraklarda kök söktürdüğü,sürgün ettiği halkların,ulusların haklı tarih geçmişini kabul edip,tarihi haksızlığı düzeltme temelinde adım sahibi olacak mı, olmayacak mı? Bu temelde atılacak adım, demokrasiye hizmet edecektir. Baştaburada başlaması gerekir. Bu topraklarda hakkı olan herkesin gelip,birdaha yaşamasına izin vermesi gerekir. Bunu yaparsa, işte o zaman Halkların mezarlığı lekesindeancak kurtulmuş olur. Şimdiye kadar kiAKP uygulamalarına insan baktıkça, hiçte buna hazır olmadığını rahatlıkla görebilir. AKP ne zaman bu kefaretti kabul eder, altına girerse, işte o zaman inandırıcılığını düşünülebilinilir.Demokratik-ulus çizgisi de zaten burada geçiyor!
 
 Birkere bazı şeyler doğru tartışılmıyor.Tartışılan şeyler hep beklentili ve gönülde geçenlerdir. Gönülden geçenlerin gerçekleşmesiarzulanmakta, bu beklentiye düşülmektedir. İş gönül vermek, almakla ilgili değildir. Gerçekten Halklar ve her insan, kendi bildiği gibi yaşayabilecek mi, yaşayamayacak mı?Esas soru burada saklıdır. Yani AKP Yeşil Faşist rejimi,kendi iktidar demokrasisinde taviz verecek mi, vermeyecek mi? Başkalarının da Demokratik hak vardır.  Benim dışımdaki insanında hakkı vardır diyecek mi demeyecek mi? Bir bütün olarak ‘tek tek tek’nitelendirdiği argümanlarda vaz geçek mi, geçmeyecek mi? Faşist ideolojiyi terk edecek mi etmeyecek mi? Bu sorulara verilecekpozitifcevaba göre, insan yarın ki açıklamada demokrasi çıkar, ya da çıkmaz ancak diyebilir. Umutla bakabilir.
 
AKP bir bütün olarak, Devlet adına geçmişin ve yaptıklarının doğru özeleştirisini verirse, işte o zaman inandırıcı olabilir.Nedir bu geçmiş? Halkların geçmiş kırımıdır ve 1923 Anayasayla başlayan darbe sürecidir. Bugüne geliştir! 1921’de cumhuriyetti müşterek güçlerle kurduğunu kabul etmesi gerekir. Bu müşterek güçlere ihanet ettiğini kabul etmesi gerekir.Tekçi beyaz Türkçü devlet kurumlaşması olmakla cinayet işledik, katliam yaptık,biz kendimizi devlet olarak,yargılamaya açık hale getiriyoruz derse,işte o zaman bu devlet sırtını döndüğüöz geçmişiyle yüzleşir ve bu yüzleşmeyle doğru adımın sahibi olur. Bu adımla ancak hak edilen güvene layık olur. Bu olmadıkça tüm paket ilan,açıklamalar lafu-güzaftır. Demagojik söylemi aşmayan yalandan ibaret kalacaktır.
İşte burada Demokratik güçler ne yapabilir sorusu tam bu denklem içinde köselik bir durum olmaktadır. Devlette beklemeden/beklentili durma düşmeden/vereceği şeylere tenezzül etmeden,1921 uyanışına benzer bir canlanışla, müşterek ittifaklar canlandırılırsa, işte o zaman doğru bir giriş yapılmış olunur.  Sosyalistler, Suni laik cenderesi dışında kalan inanç sahipleri, Kürtler ve yok sayılan millet ve azınlıklar, Kadınlar, Emekçiler ne zaman Demokratik Özerk ulus çalışmasına girerse, işte o zaman ,1921 bir daha günceleşmiş olur. Ancak bu yapılırsa, Beyaz Türkçü gayri, meşru olan bu iktidar devlet geleneğinde uzaklaşabilir. Hak edilen demokrasiye ulaşılmış olunur. Öz güce güven,kendi kendine başarma inancı birey, toplumda üstün gelindikçe,Gayri-resmi olan bu tekçi faşist cumhuriyetaşılmış olunur.Bu yapılmasa,daha çok İktidar ve bir bütün olarak onun siyasi temsili olanların gündem kuyruğuna takılıp kalırız.Egemenlerin çizdiği sınırlarda dolaşıp, dururuz. 
 
 Temel yaklaşım ve slogan heryerde Demokratik-Özerklik olursa, buna denk yapılandırma durumu gerçekleşirse, o zaman AKP rejimi işlemez, işlevsiz kalır. Ama görüldüğü kadarıyla Demokratik Özerklik hala derinliğine kıvranılmıyor, kavranmakta uzak duruluyor.Hala devlet gibi düşünme,devlet gibi yapma temel örgütçü alışkanlık, olarak durmakta, kalmakta. Komün al,topluluklar,özgür birey tanımına gelememede inatlaşma devam etmektedir. Kapitalist modernitenin Toplum mühendislik alışkanlıkları bize yön vermekte, bunun handikabı içinde sıkışılmakta, bu sıkışta çıkamam inatçılığı devam etmektedir. Tüm bunlarda uzaklaşmak nasıl olur?Bu soru yerinde sorulmayı,cevap bulmayı beklemektedir.Bu soruya ne zaman doğru cevap verilirse,işte o zaman devlet fideliğinde beslenen olmaktan çıkılır,özgür birey,toplum,topluluklar olmayı hak eden oluruz.
 
 Özetle iş sihirbazlığa dönüşmüş durumda.Artık bu sihirbazlıkhikâyesinde kurtulma zamanı gelmiş geçmiştir.Özgürlük temelinde xerne ser kar(haydi iş başına)temel slogan olmalı.herkes birbaşkasında beklemeden,birbaşkasına yasalanmadan,kendini dayatmadan,demokratik özerklik inşa sürecine dahil olursa,işte o zaman büyük kazanılmış olur.Büyük kazanılmak isteniliyorsa,Devlet gibi düşünmeyi terk etmek,komünal özgürlükçü birey gibi düşünmek,yapmaktan geçer.Onun için tutunması kariyer, bürokratik,yada bende bir yere geleyim hesabına düşmeme ahlakiyle yaklaşmaktan geçer!
             
  Hasan Akbaba
               
Freiburg/Almanya

Yasal Uyarı​

  • Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar.
  • Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.