HDP Eş Başkan Selahattin Demirtaş, partisinin İstanbul il konferansında konuştu. Kanal D'de yayınlanan Beyaz Show programına telefon bağlantısı ile katılarak "Doğuda yaşananlara dikkat çekmek" isteyen ve öğretmen Ayşe Çelik olduğunu söyleyen izleyiciye yönelik tepkilere değinen Demirtaş, "Biri barış olsun dediği için neden bu kadar saldırıya uğruyor? Çünkü barış diyenler başlarına ne geleceğini görsün istiyorlar" dedi. 

Demirtaş'ın konuyla ilgili sözleri şöyle:

"Bir kadın televizyona bağlanıp 'çocuklar ölmesin' diyor, barış mesajı verilmesi bütün devlet mekanizmasını harekete geçiriyor. Biri barış olsun dediği için neden bu kadar saldırıya uğruyor? Çünkü barış diyenler başlarına ne geleceğini görsün istiyorlar. Öyle bir İslam'ı var ki AKP'nin; hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet serbest. Cenazeye işkence serbest. Yalan, iftira serbest. AKP dininde her türlü ahlaksızlık serbest. Bebekler ölüyor, 'İslam orduları haçlılara karşı direniyor' diye gaz veriyorlar."

Bütün farklılıkları eşitlik temelinde bir araya getirmiş bir parti olarak kritik bir dönemden geçtiklerini belirten Demirtaş, “Evet, hiç şüphesiz Ortadoğu son 20 yıldır büyük bir çalkantı yaşıyor, yeniden dizayn süreci yaşıyor. Emperyal müdahalelerle ve Ortadoğu’daki diktatörlüklerin gerek halk isyanlarıyla gerekse dış müdahalelerle çökmesiyle birlikte artık yeni bir emperyal paylaşım süreci yaşanıyor. Biz bütün bu gelişmeleri elbetteki konferanslarımızda değerlendireceğiz” dedi.

YANLIŞ DEĞERLENDİRME YAPILIYOR

Devasa bir ahtapotla okyanusun ortasında mücadele eden küçük kırmızı balık gibi olduklarını kaydeden Demirtaş, “ Ama çok iyi biliyoruz ki bu ahtapotun zayıf noktaları var. Öyle ürkütücü, korkutucu görünümüne bakılmasın. 7 Haziran'da olduğu gibi ahtapotun bütün kollarını birbirine bağlayıp işlevsiz kılabiliriz” diye konuştu.

Partisinin en son kitlesel parti olma kararı aldığı kongreden bu yana 4 seçim geçirdiğini hatırlatan Demirtaş, “O dönemde nasıl bir adaletsizlikle eşitsizlik karşısında nasıl bir saldırıyla karşı karşıya kalıp kampanya yürüttüğümüzü biliyorsunuz. Şimdi şöyle yanlış bir değerlendirme yapılıyor; 1 Kasım seçim ortamına girerken şiddet vardı, 7 Haziran'a girerken Türkiye güllük gülistanlıktı. Hayır. Bu yanıltıcıdır. Biz 7 Haziran'a girerken 146 yerde saldırıya uğramış bir partiyiz. Biz güllük gülistanlık bir ortamda seçime falan gitmedik, ne 1 Kasım'da ne 7 Haziran'da” dedi.

Son dönemde kısmen başarılar da elde ettiklerini belirten Demirtaş, “Cumhurbaşkanlığı, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleriyle birlikte merkezi, yani Türkiye gerici, faşist rejimini sarsmış olduk. Şimdi bu kadar sert bir şekilde, bu kadar ahlaksız bir şekilde, bütün insani değerleri, inanç değerlerini, evrensel değerleri hiçe sayıp dünyanın gözü önünde barbarca saldırılar yapmalarının altındaki temel neden budur. Ayaklarının altındaki faşist halıyı çekiyoruz. Üstünde keyif sefa sürdükleri o faşist değerleri sorguluyoruz, sorgulatıyoruz” diye konuştu.

Seçimlerde aldıkları yüzde 13, 11 oy oranlarının çarpan etkisinin çok büyük olduğunu kaydeden Demirtaş, “Adam yüzde 50 oy almış ama yüzde 11 oy almış bir partiden korktuğu kadar hiç kimseden korkmuyor. Neden. Yüzde 50 oy almışsın, özgüvenin olması lazım. Bizdeki kadar özgüven sahibi değiller. Çünkü yüzde 11’in nasıl, hangi ideolojik yaklaşımla elde edildiğini çok iyi biliyorlar. Milli Güvenlik Kurulu, Ergenekon ve bilimum gerici tayfanın, partimiz karşısında bir ittifaka hızlı bir şekilde gitmeleri, 7 Haziran seçimleriyle 1 Kasım seçimlerinde bu siyasi çizgiyi bir daha toparlanamayacak şekilde yenilgiye uğratma çabalarının bu kadar yoğun olmasının nedeni budur. Çünkü bu çizgi artık küçük bir dergi etrafında örgütlenmiş, toplanmış bir çizgi değil, Ortadoğu siyasetini belirliyor, Ortadoğu dengelerini belirliyor. Rojava’da devrimsel çıkış yapıyor. Türkiye’den bütün dünya ezilenlerine umut olacak derecede inanılmaz bir sarsıcı etki ortaya çıkarıyor” dedi.

‘ORTAYA ÇIKAN RANTI ARALARINDA PAYLAŞACAKLAR’

Hiçbir gerici egemen gücün mücadeleyi ahlaklı yürütmediğini savunan Demirtaş, “Belli bir evrensel ahlaka, değerler sistemine sahip değiller. Ahlaksızlık onlarda ahlak. Bize yönelik saldırıların, sahada çalışan arkadaşlarımızın karşı karşıya kaldıkları fiziki saldırı, katliamlar, tutuklamalar, gözaltılar, psikolojik savaş dahil olmak üzere tamamı belli bir merkezden, bir devlet aklıyla, AKP’nin de koordinasyon ve pratisyenliğiyle yürütülen bilinçli bir saldırı dalgası ve politikasıdır. Şu çerçevede devlet kendi içerisinde bir anlaşma sağladı; HDP geriletilecek, HDP’nin gerilediği alanda ortaya çıkan nimetler, rantlar kendi aralarında paylaştırılacak. Bu konuda bir uzlaşma sağlandı. Şu andaki bize saldıranların hepsi HDP’nin gerilemesi veya gerilmesi durumunda bir kazanç elde edecektir. Kimileri şu anda kazanç elde ediyor” dedi.

‘ANKARA’DAN GÜVENCE ALMIŞLAR’

“Bürokrasi içerisinde özel olarak örgütlenmiş, güvenlik bürokrasisi içinde özel olarak örgütlenmiş, doğrudan tek merkezden emir alan birimler var” diyen Demirtaş, şöyle konuştu:

 “Bunlar gözaltı, katliam, infaz yapabiliyorlar şu an. Ve hiçbir şekilde yargı tehdidi ile karşılaşmayacaklarına dair Ankara’dan güvence almış durumdalar. Yani biz terörle mücadele adı altında bir savaş yürüteceğiz ama bu arada siviller ölürse, sivil öldürmek zorunda kalırsak, bizi suçlamayacaksınız, diye Ankara’dan garanti almış durumdalar. Dolayısıyla bu kadar sivil ölümüne karşı başbakan ve cumhurbaşkanının bırakın sessiz kalmayı, gece gündüz güvenlik güçlerinin alnından öpüyorum diye sürekli desteklerini teyit etmelerinin altında yatan neden budur. Söz verdiler çünkü. Mahallede, sokakta, caddede öldürmeniz gereken kim varsa, arada siviller de ölse, biz hepsinin üstünü kapatacak şekilde hazırlık yaptık, yargı sizi soruşturmayacak, gelecekte de bir soruşturmaya dahil olmayacaksınız, diye garanti verildi bunlara. O yüzden çok sayıda sivil katlediliyor. Ve başbakan, ülkenin başbakanı asla sivil ölmemiştir diyecek kadar bütün toplumun gözünün içine baka baka yalan söyleyebiliyor” diye konuştu.

AVRUPA VE TÜRKİYE’DEKİ HAK İHLALLERİ

Uluslararası kamuoyunun, özellikle Avrupa devletleri ve hükümetlerinin mülteci politikası nedeniyle yaşanan hak ihlallerine ses çıkarmadığını savunan Demirtaş, “Uluslararası kamuoyu suskun. Özellikle Avrupa kamuoyu ya da Avrupa hükümetleri, devletleri. Mülteci krizi nedeniyle karşı karşıya kalmış oldukları ciddi sorunu AKP’nin ihale olarak kendi üstüne almasından sonra şimdi burada yaşanan bütün hak ihlallerine karşı sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Yani insan haklarını Avrupa Birliği pazarlık konusu yapmıştır. Ve Türkiye ile, AKP ile ilişkilerinde insan hakları, Kopenhag kriterleri ve Avrupa’nın o büyük mücadelelerle, insanlığın büyük mücadeleleriyle oluşturduğu değerleri satmıştır Türkiye’ye” dedi.

DHA

Editör: Wan Haber