Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Demirci, DAKA’nın faaliyet alanı ve yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi vererek, “2015 yılında bölgemizde üç başlıkta mali destek programlarının ilanına çıkmıştık. Toplam 30 milyonluk bir bütçemiz vardı. Bunlardan ilki; toplam bütçesi 13,5 milyon TL olan 'Küçük Ölçekli Altyapı Mali Destek Programı', ikincisi yine bütçesi 13,5 milyon TL olan 'Rekabetçiliğin Geliştirilmesi Mali Destek Programı’ ve üçüncüsü de 3 milyon TL bütçeli 'Yeni Girişimcilik Mali Destek Programı'dır. Küçük Ölçekli Altyapı Mali Destek Programımız, bölgedeki üretim ve turizm altyapısının iyileştirilmesine yönelik bir hibe programıydı. Bu program, bölgede yeni yatırımların gerçekleşmesini hedeflemekteydi. Rekabetçiliğin geliştirilmesi mali destek programımız ile belli ölçekteki yatırımcılarımızın rekabet gücünün artırılmasını amaçlamıştık. Yeni girişimcilik mali destek programının amacı ise, yolun başındaki girişimcilerimize destek vererek onların girişimciliğe daha güçlü bir başlangıç yapmalarını sağlamaktı. Özellikle bu sonuncu program ‘hep büyüklere destek veriyorsunuz, küçük girişimcilere destek vermiyorsunuz’ eleştirilerine karşı duyarlılığımızın da bir sonucu idi" dedi. 

Bölgede yaptıkları desteklemelerde kadınlara, engellilere ve dezavantajlı bir il olması nedeniyle Hakkâri iline pozitif ayırımcılık yaptıklarını ifade eden DAKA Genel Sekreteri Demirci, “Tabi bu desteklemeler yapılırken bazı özel kriterler de göz önüne alınıyor. Kadınlar, engelli vatandaşlarımız ve Hakkâri ilimizde yaşayan vatandaşlarımız daha avantajlıdırlar. Kadınlar bütün mali destek programlarımızda ayrıcalıklıdırlar. Engelli vatandaşlara yönelik de benzer bir çalışma var. Özellikle kadınlara yönelik yaptığımız ayrımcılığın karşılığını da gördük” şeklinde konuştu.

“SON İKİ YIL BİZLER İÇİN ZOR GEÇTİ”

Bölgedeki yatırımların 6-8 Ekim olaylarından beri çok olumsuz etkilendiğini ifade eden Demirci, şunları söyledi. 

“Biliyorsunuz 6-8 Ekim’de yaşananlar ilimizde ve bölgemizde ciddi anlamda sıkıntılar oluşturdu. Bu bölge ile ilgili yatırım fikri olan insanların akıllarında ciddi anlamda soru işaretlerinin oluşmasına neden oldu. Bu olaylar sonrasında Van’dan göç eden nüfus 47 bin civarındadır. 1,5 milyar sermaye gitti ve takip eden yılda bu devam etti. Bu süreçte Van’da net göç verme oranı ilk defa yüzde eksi 16’yı aşarak kritik bir orana ulaştı. Son iki yıl o açıdan bizler için zor yıllar olarak değerlendirilebilir. Bu sıkıntılar sebebiyle bizde de bazı programların uygulaması gecikti. Bizlerle görüşmeler yaparak bölgeye gelmek üzere olan firmalar vazgeçti veya başka yerlere gitti. Dolayısıyla bazı yatırım ve istihdam fırsatlarını bu sebeple kaçırdık. Ama her şeye rağmen hiçbir zaman karamsar olmadık, karamsarlığa kapılmadık. Van her türlü karamsarlığı dağıtacak önemde güzel bir şehirdir."
Programlarının yıllık bazda olduğunu ve bu yüzden anlık krizlere müdahale anlamında bir araçlarının olmadığını belirten Demirci, “Bu anlamda farklı kurumlarımız devreye giriyor. Bizler ise kriz sonrasında neler yapabileceğimize bakıyoruz. Bir pozitif ayrımcılık yapabilir miyiz, değerlendiriyoruz. Bu aşamada bir acil müdahale aracı değiliz ancak önümüzdeki programlarda bir pozitif ayrımcılığın parçası olarak yer alabiliriz” diye konuştu. 

Editör: Wan Haber