İŞİD’in adını son iki yıldır duyuyoruz. Özellikle Suriye’de bulunan İslami Muhalif Örgütler arasında kattı ve ilkel kurallarıyla bilinen bir Terör Örgütü olarak öne çıktı. Hilafet’i ilan eden, diğer İslami Örgütlerden farklı olduğunu öne çıkaran, amaçsız ve macera peşinde olan sözde « musluman » gençleri arasında ilgi toplayan bu çete guruhu yavaş yavaş Ortadoğu ve dünya gündemini meşgul etti. Son iki aydır dünya gündeminin merkezinde İŞİD vardır.

 

İŞİD Terör Örgütünün ABD ile bağlantılı ve İsrail’in piyonu olduğu noktasında çeşitli yazılar yayınlanıyor, hatta bu konuyla ilgili olarak yayınlanan fotoğraflar da internette dolaşıyor. Bu husus ileride aydınlığa kavuşacaktır, dolayısıyla benim, şimdilik, üzerinde fazla duracağım bir konu değildir.

 

Şengal’in bu çete tarafından işgal edilip Ezidi Kürtlerin katledilmesiyle birlikte İŞİD biz Kürtlerin de gündemine girdi. Ağustos ayına kadar bizler bu terör örgütü ile alakalı olarak pek yazmazdık, dikkatlerimiz onun üzerinde değildi. Ancak 3 Ağustos günü bu çetenin adı hemen hemen tüm Kürtler tarafından aşina oldu. Dinlediğimiz haber ve analizlerin çoğu bu çete ile ilgili oldu ve halen devam ediyor. İŞİD adeta tüm Kürtlerin birinci derecede düşmanı gibi algılanmıştır. Böyle bir düşman algısı çoğu Kürtler nezdinde güncelliğini korumaktadır.

 

Evet, Şengal’de yaşanan dram, gerçekleştirilen katliamlar daha uzun bir süre Kürtlerin hafızasında canlılığını koruyacaktır. Yaşananlar kolay kolay unutulacak türden değildir. Duyarlı, duyarsız, yurtsever veya yurtsever olmayan her Kürt tarafından bu terör örgütü birincil derecede düşman olarak bilinmektedir. Böyle bir algı durumu daha uzun bir zaman da devam edecektir.

 

Yazının başlığında ‘değersiz düşman ; İŞİD’i okumuşsunuzdur. Evet, ben İŞİD’i değersiz bir düşman olarak görüyorum. ‘Değerli düşman da mı vardır’ diyebilirsiniz, vardır tabii, Kürdistan’ı işgal eden her devlet de ‘değerli’ sayılabilecek düşmanlardır. Yani devletlere karşı mücadele ederken verilen emeğin bir karşılığı vardır. Fakat İŞİD denilen çeteye karşı verilen mücadelenin ortaya çıkardığı veya çıkaracağı kayda geçebilecek bir değer yoktur. Halkı korumak, işgal edilmek istenen toprağını savunmak ve bunun için savaşmak, şehit vermek gerekiyor elbette. Gerilla’nın, Peşmerge’nin yaptığı savaş çok gerekli ve önemlidir. Şengal ve Maxmûr’a sahip çıkmak tüm Kürtler için namus sorunudur. Ağustos ayından beri, hemen hemen tüm Kürtler tarafından  bu konuda büyük bir dayanışma görülmektedir. Daha da geliştirilmesi gereken bir dayanışma ruhu ve görevi bizim önümüzdedir. Tüm bunlara rağmen İŞİD değersiz bir düşmandır diyorum. Yapay ve piyon olarak kulanılan, Ortadoğu’daki halkların başına bella edilen bir düşmandır. Yani yarın veya öbürsü gün İŞİD denilen bu terör örgütü yok edilirse bizler varolan düşmanlardan kurtulmuş olmayız. İŞİD’i üstümüze saldıran güçler yine yerinde duracak ve halkımıza karşı sürdürdükleri politikalarını icra etmeye devam edeceklerdir.

 

İŞİD ile ilgili bunu yazarken, ona karşı yapılması gereken mücadeleyi küçümseme gibi bir yaklaşımım yoktur. Ancak bu mücadele Kürdistan sınırları dahilinde olduğu müddetçe kayda değerdir, aksi halde oyuna gelme gibi bir durum olacaktır. Yani çeşitli güçler tarafından, özellikle de ABD ve kısmen de AKP iktidarı, yaratılan bu çeteyi kulanarak Kürtleri, özellikle de PKK’yi, Suriye Rejimi’ni vbg, güçleri zayıflatmak istemektedirler. Bir de, İŞİD’in yönünü Hewler’e vermesinden sonra harekete geçen ADB böylece Güney Kürdistan için olmazsa olmaz bir koruyucu olduğunu göstermiştir. Bundan sonra ADB’siz bir Güney Kürdistan düşünülemez.

 

İŞİD’in sloganlarına bakılırsa, özellikle Kürdistan’daki hedeflerinden bir tanesinin PKK ve Öcalan olduğunu düşünürsek, burada hangi güçlerin çıkarı yatmakta olduğu daha iyi  görülür. Eğer Çözüm Süreci gelişir ve bir sonuç doğarsa İŞİD denen bu çetenin kulanılma değeri de pek kalmaz (en azından Kürtlere karşı).

 

PKK’nin İŞİD’e karşı savaştırma (başka bir deyimle kulanma) hususu önemli olup gözardı edilmemesi gerekiyor. Bugünlerde bu noktada bazı uğraşlar vardır. PKK’yi AB terörist örgütler listesine alan güçler onu sözkonusu listeden çıkarmak vaadiyle amaçlarına ulaşmayı düşünüyorlar. Yani kendin pişir, kendin ye misali, önce terörist örgütler listesine al, sonra da oradan çıkarmak vaadiyle kendi amacına uygun olarak değerlendir. Umarım PKK bu oyuna gelmez ve Kürdistan toprakları dışında bu İŞİD denen çeteye karşı savaşmaz. Eğer İŞİD ABD ve AB için çok tehlikeliyse o zaman göndersinler kendi askerlerini, İŞİD’i bitirsinler.