Kaybolmaya yüz tutmuş çömlekçilik, Van'da bir ustanın çabaları ile yaşatılmaya çalışılıyor. Van’da yaşayan Osman Eşme isimli vatandaş, Urartu medeniyetinden günümüze gelen ve giderek de yok olmaya yüz tutan çömlekçilik sanatını yaşatmak için mücadele ediyor.

Çömlekçilik mesleği Anadolu’da bulunan medeniyetlerde milattan önce 6000’li yıllara dayanıyor. Eskide insanlarının su testisi, yemek kabı, peynir küpü gibi birçok ihtiyaçlarını karşılamak için kullandıkları bir eşya olan çömlek, günümüzde de yaşatılmaya çalışılıyor. Ancak gelişen teknoloji ile birlikte plastik, alüminyum ve çelikten yapılan ev eşyalarının daha rahat ve kullanışlı olması, çömlek sanatının yok olmaya yüz tutmasına sebep oldu.

MESLEĞİ CANLANDIRMAYA KARARLI: Van’ın Tuşba ilçesine bağlı Bardakçı mahallesinde oturan Osman Eşme isimli vatandaş, çömlekçilik mesleğini canlandırmaya kararlı olduğunu belirterek, “Çömlekçilik ilimizde 1976 yılına kadar devam ediyordu, ancak plastik ürünlerin üretilmesi, teflon, alüminyum ve çelik ürünlerin de yaygınlaşmasından sonra tamamen kullanılmayan bir ürün oldu ve sonuçta unutuldu. Ama ben bu mesleği devam ettirmeye ve yaşatmaya kararlıyım” dedi.

15 YILDIR TER DÖKÜYOR:Tek amacının eski ve faydalı bulduğu bu kültürün kaybolmaması olduğunu anlatan Eşme, “1976 yılına kadar Van’da yapılan çömlekçilik mesleğinin yok olmaya başladığını görünce baba ve ata mesleği olan çömlekçiliğe yaklaşık 15 yıl önce başladım. Tek amacım bu sanatın yok olmasına engel olabilmekti. 1992 yılında babamın yanında çalışarak mesleği öğrenmek istedim, zaten bende bu işe karşı bir heves ve arzu da vardı, bundan dolayı da çabuk öğrendim. Babam zaten bana bir ders gibi öğretti, işin püf noktalarını hep o bana gösterdi. Ben de bu şekilde yetiştim ve kendi gayretimle usta oldum. Şimdi de yanımda oğlum var, ben de tüm birikimimi ona verip yetiştireceğim. Dışarıya yani farklı illere satamıyoruz zaten başka yerden isteyen de yok, ancak bir misafir gelir birkaç tane alır hepsi bu. Şehir merkezinde satış yapıyoruz ama bu satışlarımız da öyle çok değil, inanın ancak geçinebiliyoruz yani ekmek yedirmiyor, yaptığım masrafı çıkartmıyor. Dedim ya tek gayem bu kültürümüz kaybolmasın diyedir. Çabam, sanatın bitmesine, yok olmasına engel olmaktır." diye konuştu. 

En çok sattıkları ürünlerin, peynir küpü, su testisi ve güveçlik olduğunu anlatan Eşme; "Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Kültür Bakanlığıyla bir proje hazırlamışlardı. GENÇDES isminde bir proje yaptılar. Bakanlık da projeyi kabul etti, iki ay boyunca katılan arkeoloji öğrencilerine atölyemde uygulama dersi verdim. Verdiğim bu uygulama dersinin bana faydası asgari ücret aldım." dedi.

ÇÖMLEĞİN FAYDALARI: Çömleğin faydaları hakkında da bilgi veren Eşme, şunları söyledi:
“Çömleğin insan sağlığına faydası çoktur. Su testisine su bıraktığın zaman bu su kireçli dahi olsa o kireci dışarıya süzüyor. Yazın su koyduğunuzda ve gölgede beklettiğinizde suyu soğuk tutuyor, peynir küpleri şimdiki bu plastik küplere benzemiyor. Plastik küplere peynir konulup toprağa gömüldüğünde hava aldı mı o peynir acımsı olur ve mideyi yakar, mideye rahatsızlık veriri. Küpte tutulan peynir ise tereyağı gibi olur, hiçbir rahatsızlık vermiyor katıksız yiyorsunuz. Çünkü küp, içindeki havayı ve asidi emiyor, yani suyunu kendine çekiyor. Günümüzde bunu bilen, çömleğin faydasını bilen insanlar gelip alıyor. Artık eskisi gibi peynir de bu küplerde tutulmuyor, unutuldu yani, ben de bu sanatı terk etsem tamamen unutulacak. Şuan Van’da ve Doğu Anadolu’da tek usta benim.”

ÇÖMLEK ÇEŞİTLERİ: Eşme, yapılan çömlek ürünlerine ilişkin olarak da şu bilgileri verdi:
“Küplerin en küçüğüne ‘Göbek Bardağı’ deniliyordu, bel ağrıları için kullanılırdı, ‘Kılçık’ ile arazide, tarlada çalışanlara ve çobanlara içerisinde yoğurt, cacık ve kaymak gibi yiyecek ve içecekler gönderirlerdi. Kılçıkta yoğurt da mayalanırdı. Kadale denilen de kulplu olandır, 40 ya da 50 santim boyunda olan küp, bu da da peynir, tereyağı, kavurma, turşu için kullanılırdı. Ayrıca kuru gıda saklama amacıyla da kullanılırdı. 2’lik ve 3’lük küpler de aynı amaçla gıdaların korunması için kullanılırdı. Bunların en büyüğüne ise Garaz denilir. Garaz bir insan boyunda, bir de Tuluk var tereyağı ve yayık için. Bavanik denilen küçük su testisi, kurut ezen, çiçek saksıları, su boruları, Güveçlik Çömlek, bardak, yemek tabakları, süs eşyaları ve çıra, yani insanların ihtiyacı olan hemen, hemen her ihtiyaca cevap olacak ürünler yapılırdı. Fiyatları Garaz 500 TL, Tuluk 300 TL, diğer çeşitler de ebatlarına göre 10 TL ile 60 TL arasında değişiyor.”

ÇÖMLEĞİN YAPIM AŞAMASI: Çömlek ustası Osman Eşme, yapım aşamasına ilişkin bilgileri de şöyle paylaştı: 
“Önce toprağı kil ocağında çıkarır güneşte kuruturuz, kuruduktan sonra tokmakla döveriz, tuz haline gelir elekle eleriz. Çukura dökeriz, suyla beraber erimesini bekleriz, eridikten sonra yoğurt kıvamına gelir. Yoğurt kıvamına geldikten sonra onu elediğimiz toprakla beraber kıvam yaparız, sonra ayakla üç sefer çiğnenir, çiğnendikten sonra bir gün dinlenmeye bırakılır. Dinlendikten sonra da çırak bunu taşın üzerinde elle yoğurur içinde taş varsa taşı ayırır, ustaya verir. Usta da yapmaya başlar, usta yaptıktan sonra 13 günde kurur, kuruması içeride olur, dışarıda olmaz. Kuruduktan sonra da iki gün de dışarıda bekletilir, ondan sonra da fırında pişirilir, pişirildikten sonra da fırından çıkarılır ve satışa hazır olur.”

Kaynak:Prestijgazetesi -  M. Selim KURT

Editör: Wan Haber