CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, kendisini ait olmayan 'Türk ve Kürt eşit olamaz dedi' şeklindeki başlıkların medyanın sorumluluğunda olduğunu belirterek, "Bu düşmanca başlıklar ve bunları kullanarak üzerimize yöneltilmiş saldırılar, şahsımı ve partimi yıpratmak için yürütülen kapsamlı bir organizasyonun parçasıdır, bu organizasyon karanlıktır ve başarıya ulaşamayacaktır" dedi.
Güler, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, 'Türk ulusu ve Kürt milliyetini eşit gördüremezsiniz' sözlerinin ardından başlayan tartışmaları değerlendirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da, Marmara Üniversitesinde fahri doktora aldığı törende kendisine yönelik 'Parlamentoda bir milletvekili, sanıyorum kariyeri de var, ulus ile millet kavramını birbirine karıştırıyor, ülkemizdeki Türk için kalkıyor millet, diğeri için ulus diyor, içerikten haberi yok, birisi öz Türkçe diğeri Arapça' şeklindeki eleştirisine cevap veren Güler, şunları kaydetti:
"Sayın Başbakan o gün fahri doktor oldu. Cüppesi sıcaktı sırtında. Ben deniz akademik doktorum, şimdi doktoralar arasında tartışmaya dönüştü. Ama öyle görünüyor ki fahri doktorlar akademik doktorları çok kolay aşağılayabiliyorlar. O aşağılamayı bir tarafa bırakayım; ulus ve millet aynı şey midir onu söyleyeyim;
Başbakan 'ulusla millet aynıdır; biri öz Türkçe diğeri Arapça'. Sözlüklere bakarsanız doğru olabilir. Ama kavram olarak bakarsanız farkı şeyler karşınıza çıkabilir. Örneğin Osmanlı'da ulus yoktur ama millet vardır. Din isalsı topluluklara Osmanlı'da 'millet' denir. Ermeni milleti, Arnavut milleti gibi... Fakat 'ulus' kavramına rastlayamazsınız. Birisi din temelli küçük toplulukları anlatırken 'millet', 'ulus' kavramı daha yeni zamanlara dair bir şeyi anlatır.
Ben 'ulus ve millet' demedim. Başbakana yazısını hazırlayan danışmanları çok dikkatsiz, özensiz bir metin hazırlamışlar. Türkiye'nin en önemli problemleri çini bize doğru yolu gösterecek olan bu kavramlar yanlış okunmamalı. Ben 'ulus ve millet değil', 'ulus ve milliyetlerden' söz ettim. 'Ulus' yeni zamanların kavramıdır, milliyet eski toplumlardan günümüze gelir. Ulus aralarında biyolojik ve dinsel bağları olmadan çeşitli milliyetlerin, etnik toplulukların biraradalığıdır. Buna karşılık milliyet soy, boy ve din bağlarına dayanan insan topluluğudur. Ulus, iktisadi yaşam birliği temelinde kurulur, milliyet iktisadi yaşam birliği gerektirmez. Bir milliyetin üyesi o ülkenin başka başka yerlerinde yaşayabilir, hatta yurt dışında da yaşayabilir. Nihayet ulus bir siyasal birliktir, ama milliyet dediğimiz şey toplumsal, kültürel bir yapıdır. Ulus, siyasi, milliyet sosyal bir kavramdır.
Elma ile armut mu desem...Biri sebze biri meyve mu desem? Bunların arasında kategori olarak eş değerlik kuramazsınız. Bizde ulus 'Türk ulusu' adını alır, milliyetler Türkmen, Yörük, Kürt, Süryani, Ermeni, Çerkez, Laz, Gürcü ve benzeri diğer etnik toplulukları anlatır. Öyle bir yapı vardır ki ulus bir çadırdır, milliyetler o çadırın dokusunda ve çadırın içinde yer alırlar. Dolayısıyla 'ulus ile milliyet eş değer değildir' demek, 'bu meselede ulus ve milliyet bağlarını nasıl tanımlarsak biz Türkiye'yi sarsan bu sorunlardan kurtuluruz?' derdine düşmek demektir."
"ŞAHSIMI VE PARTİMİ YIPRATMAK İÇİN..."
Sözlerinin hem medya, hem Başbakanın hem kimi bakanlar hem de bazı dostları tarafından 'iki etnik grup arasında eşitsizlik' olarak yansıtıldığını belirten Güler, 'Türklerle Kürtler eşit olamaz dedi' şeklindeki başlıkların medyanın sorumluluğunda olduğunu söyledi. Güler, "Bu düşmanca başlılar ve bunları kullanarak üzerimize yöneltilmiş saldırılar, şahsımı ve partimi yıpratmak için yürütülen kapsamlı bir organizasyonun parçasıdır, bu organizasyon karanlıktır ve başarıya ulaşamayacaktır. Acınacak bir bilgi ve duyarlık eksikliği içinde ne dediğini bilmeden, yalnızca Türk ulusu ve Türk vatandaşlığı sistemini savunduğum için, şahsımı 'ırkçılık, faşistlik, ırkçılığa çanak tutmak' ile damgalamaya girişmek her kişi ve kurumdan hem şahsım hem partim hem de haksız yere aldatılarak incitilen tüm yurttaşlarım adına özür bekliyorum" diye konuştu.
"MEVCUT ULUSAL YAPININ TERK EDİLMESİ İSTENİYOR"
Karşı karşıya olunan sorunun, Türk ulusunu oluşturan milliyetlerden birinin ulus olma ve devletleşmek isteğinden ibaret olduğunu belirten Güler, "Milliyetler devlet olmak isteyebilir. Aynı bir tartışma konusu. Ama şimdiki istek, mevcut ulusal yapıyı terk etmemizdir. Bu son derecede önemli ve hep gözden kaçırılan bir özelliktir. Mevcut ulusal yapının terk edilebilmesi için de, Türk ulusuna ait ne varsa bunu isteyenler ve buna hizmet edenler, destek verenlere 'ırkçı, faşist, sömürgeci' gibi tarihsel ve toplumsal hiçbir kategoriye uymayan saldırılarla mevcut ulusal yapıyı tahrip ediyorlar. Bu tahribatı da kendiler için hak, eşitlik, özgürlük talebi çerçevesinde gündeme getiriyorlar. Ulusal yapının tahribatıyla, hak, özgürlük ve eşitlik elde edecek hiçbir etnik topluluk, milliyet unsuru yoktur; yalnızca Türkiye'de değil, dünyanın hiçbir yerinde" şeklinde konuştu.
" 'TÜRKİYE'DE KÜRT SORUNU ARTIK TÜRK SORUNUDUR' DİYORLAR"
İktidar partisi ve bu politikayı destekleyen diğer kişi, kurumların yazılı olarak net şekilde 'Türkiye'de Kürt sorunu artık Türk sorunudur' dediklerini belirten Güler, "Başbakan 'Kürt sorunu yoktur' derken, 'çünkü Türkiye'de Türk sorununa dönüşmüştür bu sorun' demek istiyor olabilir. Yazılı kaynaklar diyor ki; 'Türkiye'de Kürt sorunu doğru tanımlanmalıdır ki çözümü doğru bulunsun. Yeni tanımımız budur ki; bu sorun artık Türk sorunudur. Bu nedenle vatandaşlık 'ulusal vatandaşlık' olarak tanımlanmamalıdır, 'anayasal vatandaşlık' olarak tanımlanmalıdır. Bunun açık ifadesi, Anayasa'da Türk vatandaşlığının kaldırılması Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının getirilmesidir" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın kendisini cehaletle suçladığı konuşmasında, kendilerini de 'TC vatandaşlığı' kavramı üzerinde anlaştıklarını söylediğini belirterek, "Bu durumda ortada iki soru vardır: Nüfusumuzun büyük kısmı tarafından gönüllülükle ve sevgiyle benimsenmiş olan Türk vazgeçilebilir mi? İki, kurulacak yeni ulusal olmayan devlet, acaba bize özgürlük, eşitlik mi yoksa başka şeyler mi getirir? Bu iki soru çok önemli? Bu iki soruyu hepimizin düşünme zorunluluğu var" dedi.
(MÜG-ÖK-Y)

28.01.2013 13:44:24 TSI

Editör: Wan Haber