CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Başbakan, benim ağzımdan çıkan her sözcük Parlamento'da yasa haline gelsin, yargı asla itiraz etmesin ve biz bu olayı bitirmiş olalım. Padişahta olmayan yetkiyi istiyor aslında" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin ve beraberindeki yönetim kurulu üyelerini kabul etti. Parti genel merkezinde gazetecileri kabul eden Kılıçdaroğlu, gazetecilerin yıpranma hakkının ellerinden alınmasını kabul edecekleri bir uygulama olmadığını belirtti. AK Parti'nin, tasarı parlamentoda görüşülürken milletvekillerinin yıpranma haklarıyla gazetecilerin yıpranma haklarını aynı kotaya koyup yasalaştırmak istediğini öne sürdü.
Kendilerinin buna karşı çıktığını ve milletvekillerinin yıpranma hakkının söz konusu olamayacağını ama gazetecilerin bu hakkı alması gerektiğini, onların korunması gerektiğini söylediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bugün aynı düşünceyi sürdürüyoruz. Yani gazeteci haberin, olayın peşindedir, 24 saat görev başındadır. Kimisi kamerasıyla, kimisi kalemiyle, kimisi defteriyle, kimisi doğrudan doğruya oraya fotoğraf makinasıyla giderek haberi alır ve bizler evimizde televizyonumuzun başında veya sabah kahvaltıda gazeteyi açarken sizin çektiğiniz sıkıntıları düşünmeksizin haberleri okuruz. O nedenle sizin yıpranma hakkınız çok önemli. Bu hakkın verilmesi lazım. Bu konuda CHP olarak elimizden geleni yapacak, hakkın verilmesi için bütün gücümüzü göstereceğiz. Yani bize ne tür bir görev düşüyorsa onu parlamentoda yerine getireceğiz" diye konuştu.

"TÜRKİYE'DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLANDI"
Medya konusunda Ana Muhalefet Partisinin Genel Başkanı olarak şikayetini defalarca dile getirdiğini sözlerini ekleyen Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Ama, siyasetçinin Türkiye'de basın özgürlüğü yoktur, düşünce özgürlüğü yoktur demesi ayrı, bizzat işin içinde yaşayan gazetecilerin düşünce özgürlüğümüz kısıtlanıyor, yayın özgürlüğümüz kısıtlanıyor demesi çok daha ayrı. Daha anlamlı. Çünkü siz işin içinde yaşayanlarsınız. Gazetelere baskı yapılması, bazı yazarların işine son verilmesi, bazı yazarların kendilerine otosansür uygulamaları. Sayın Başbakan'ın hoşuna gitmeyen haberlerin gazetelerin birinci sayfalarından özenle çekilip içerde küçük haber olarak bir yerlere sıkıştırılması. Bunlar bizim gözümüzden kaçmıyor. Ama maalesef geldiğimiz nokta demokrasi açısından iyi sınav verdiğimiz bir nokta değil. Başta bunu Türkiye'de biz söylerdik, şimdi artık bütün dünya söylemeye başladı. Biz Brüksel'de de, Londra'da da, Paris'te de, Roma'da da, Washington'da da hemen hemen gittiğimiz her yerde Türkiye'de basın özgürlüğünün kısıtlandığını gazetecilerin hapislere atıldığını defalarca söyledik. İlk Brüksel'e gittiğimde hapisteki gazeteci sayısı 35 idi. Sonra yüze kadar çıktı, şimdi 76 civarında gazeteci arkadaşımız hapiste. 700'e yakın üniversite öğrencisi hapiste. Bunu anlamak mümkün değil. Çin'i ve İran'ı geçtik. Üstelik 1950'lerden bu yana gelen çok partili, parlamenter demokrasi mücadelesi yok sayılıyor. Ciddi ciddi kuvvetler ayrımını eleştiriyor Başbakan. Sanki bu ülkede kuvvetler ayrılığı ilkesi varmış gibi eleştiriyor. Bütün yetkiler sizde zaten. Sayın Başbakan'ın çıkıp neyi istediğini çok net bir şekilde halka söylemesi lazım. Ben şunu istiyorum demesi lazım."

"BAŞBAKAN, PADİŞAHTA OLMAYAN YETKİYİ İSTİYOR"
Başbakan Erdoğan'ın ne dediğini gayet iyi bildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Benim ağzımdan çıkan her sözcük Parlamento'da yasa haline gelsin, yargı asla itiraz etmesin ve biz bu olayı bitirmiş olalım diyor. Padişahta olmayan yetkiyi istiyor aslında. Medya üzerine baskı kurulması, gazetecilerin özgürce yazamamaları, haber yapamamaları, zaten bu anlayışın bir sonucu. Bu anlayışla mücadele ediyoruz zaten ve şunu da açık yüreklilikle söyleyeyim; siyasette biz Türkiye'yi de geziyoruz. Belki haberci olarak sizin bazı ilişkileriniz vardır, gözlemleriniz vardır. Ama bizimde yaşadıklarımız var" dedi.
Kılıçdaroğlu, "Karşımızda bir tek parti devleti var şu an. Valisiyle, kaymakamıyla, güvenlik görevlileriyle, her şeyle. Biz böyle bir yapıya karşı mücadele ediyoruz. Yoksa karşımızda bir AKP'li siyasal partiyle mücadele etmiyoruz biz. Bu artık ağır ağır toplum tarafından da görülmeye başlandı. Geldiğimiz nokta bu" diye konuştu.

"TÜRKİYE, SIKINTILI VE SORUNLU BİR SÜREÇTEN GEÇİYOR"
Türkiye'nin fikir özgürlüğü ve düşünce özgürlüğü açısından çok sıkıntılı, sorunlu bir süreçten geçtiğini belirten Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin ise, "Üzülerek belirteyim ki, düşünce ve fikir özgürlüğünün önüne pek çok set çekilmiş durumda. Bunların kaldırılması, biran önce kaldırılması gerekir. Gazetecilerin, düşüncelerinden dolayı, fikirlerinden dolayı, yazdıklarından dolayı insanların hapishanede olmaları ve bu tutukluluk sürelerinin adeta işkence aşamasına gelmiş olması en büyük kaygımız. Biran önce hepsinin özgürlüğüne kavuşmaları. Bu fikir özgürlüğü, düşünce özgürlüğü hepimiz için lazım, bizim için lazım, ülkemiz için lazım. Hepsinden önemlisi demokrasi için lazım. Önümüzde bir anayasa çalışması var. Bu anayasa çalışması süreci içerisinde düşünce ve fikir özgürlüğünün önünde ne kadar engel varsa onun kaldırıldığı bir anayasayı görmek en büyük dileğimiz" diye konuştu.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilgin ve Yönetim Kurulu üyelerini konuk eden Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile Bilgin'in ziyaretin başlangıcında yaptığı konuşmalardan sonra görüşme basına kapalı olarak devam etti.
(TB-ÖZ-Y)

18.12.2012 16:39:20 TSI

Editör: Wan Haber