Türkiye'deki önemli ekonomislerden biri olan Ali Babacan CHP'nin seçim vaatlerini değerlendirdi. Babacan CHP'nin iktidar olması durumunda Türkiye'nin ekonomik durumunun Yunanistan'dan farklı olmayacağını söyledi. Babacan CHP'nin vaatlerine karşı bomba açıklamalarda bulundu..


Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, katıldığı bir programında gündeme ait sualleri yanıtlandırdı.    
Politik partilerin seçim vaatleriyle alakalı değerlendirilmesinin sorulması üzerine Babacan, bu dönemin Türkiye'nin ehemmiyetli bir seçime doğru gittiğini, bu seçimin hemen peşinden Türkiye'nin 2019'a kadar seçimsiz bir döneme gireceğini, reisicumhur, mahalli ve genel seçimlerinin 2019'da olacağını söyledi. Son 13 senedir ilk kez kesintisiz bir dönem olacağını ifade eden Babacan, dolayısıyla bu seçimlerin çok belirleyici olacağını dile getirdi.    

Türkiye'nin demokratik yapısındaki en ehemmiyetli problemlerinden birinin muhalefet meselesi olduğuna dikkati çeken Babacan, iktidara harbiden alternatif olabilecek gerçekçi projeler ortaya koyan muhalefetin Türkiye'de hala olmamasının ciddi bir problem olduğunu söyledi. Her sıhhatli demokraside kesinlikle ciddi, hatırlı muhalefet partilerinin olduğunu anlatan Babacan, "Her muhalefet partisi, ileri demokrasilerde, iktidarın alternatifi gibi veyahut iktidara kolayca geldiğinde programıyla, kadrolarıyla her şeyiyle hazır bir görüntü çizer. Bu seçime giderken ne yazık ki şunu görüyoruz ki ana muhalefet partisi dahil şu anda Türkiye'de muhalefet partilerinin iktidar olma gibi ciddi bir hedefleri, hayalleri yok. Bu, seçim beyannamelerinden ve ortaya koydukları projelerinden, izahlarından bir sefer daha ortaya çıktı" dedi.

Mevzubahis vaatlerin muhtevanına bakıldığında, Türkiye ekonomisinden azıcık anlayan, 4 işlemi bilen herkesin kolayca oturup 15-20 dakikada çıkaracağı hesaplar olduğunu ifade eden Babacan, Türkiye'nin bütçe gelirinin tamamının yurttaşlardan toplanan gelirden oluştuğunu, bütçe harcamasının da çalışanların ve emeklilerin aylıkları, yatırımlar, devletin cari giderleri, savunma, eğitim, sıhhat, adalet gibi devletin asli işlevlerine harcandığını söyledi.

İlave harcanan her bir kalemin kesinlikle karşılığında bütçede nasıl denkleştireceğinin ortaya konması gerektiğini bildiren Babacan, dünyanın en büyük 20 ülkesi arasındaki Türkiye'nin, bu sene seçilmiş bir başkan sıfatıyla G20 masasında oturduğunu dile getirdi. Dünyanın en büyük 20 ülkesinden birinin ekonomisinin çok ciddi, inanılır ve emin projelerle yönetilmesi gerektiğini belirten Babacan, bütçe balanslarına dikkat etmeden, ilave harcamaların nereden-nasıl karşılanacağını ortaya koymadan izah eden her bir projenin hayal ürünü olduğunu kaydetti.

Bütçe balanslarında harcamayla birlikte onu dengeleyecek başka bir harcamanın azaltılacağını ya ilave gelir bulunacağını anlatan Babacan, "Bütçenin eşitliği ehemmiyetli değil, bütçe açığı varsın artsın, muhalefet partisinin ekonomi kurmaylarının izahlarına baktığınızda onu görüyoruz. O hesaplar yanlış. Maliye Bakanlığının yaptığı hesaplar, kendilerinin ortaya koyduğu hesaplardan çok daha değişik" ifadelerini kullandı.

Bütçe açık verirse daha çok borçlanılması gerektiğini, bu kadar yüksek miktarda borçlanmak için Hazine piyasa girdiği vakit piyasa getirilerinin çok yükseleceğini belirten Babacan, "Zira devletin borçlanmaya ihtiyacı artınca çok yüksek getiri oluşacaktır piyasada. Yüksek faizin de bedelini yeniden ulus olarak hep beraber ödeyeceğiz. Beynelmilel etraflarda olsun Türkiye içindeki belli başlı, hesap kitap bilen ve dürüstçe düşündüğünü söyleyen etrafların tahlilleri ile bizimkiler tamamiyle örtüşüyor" diye konuştu.

'EKONOMİ SIHHATLİ BİR ŞEKİLDE BÜYÜMELİ'

Seçim vaatlerinin yerine getirilmesi halinde ne olacağı sualine Babacan, "Bunların sahiden Türkiye'de yapılacağına piyasalar, iş etrafları inanıyor olsa bugünden zati ekonomi allak bullak olur. Bugünden üremler en az yüzde 16-17'lere çıkar, daha da ilerisi olabilir. Zira piyasa hemen şu hesabı yapar bunlar sahiden yapılacaksa, bu kadar para harcanacaksa, buna dönük tekrar piyasadan borçlanacaksa, devletin bu kadar çok borçlanmaya ihtiyacı olacaksa demek ki bu yüksek borçlanma ihtiyacı üremleri nasıl olsa artıracak diye bugünden" diye konuştu.

Babacan, anketlerin, Ak Parti'nin yine tek parti iktidar olacağını gösterdiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Buna piyasa inandığı için ve tek parti iktidarıyla AK Parti iş başına geldiği zaman uygun ekonomi siyasetlerine inandığı için şu anda piyasa göstergeleri oranla makul düzeylerde izliyor. Böyle garip, son derece meblağsız siyasetlerin Türkiye'de gerçekten uygulanacak olduğuna bir inansalar, kendi iç dünyamızda daha başlamadan alt üst olur.

İşin başında bunları izah ettikleri anda yasaları geçirirken öyle bir karışır ki ortalık ondan sonra 94 krizinden, 2001 krizinden farklı olmaz. Zira o günlere baktığınızda Türkiye'nin ekonomik tablosu böyleydi. Aşırı borçlanma, karşılıksız para basma, bunlar Türkiye'yi IMF'den borç para isteme vaziyetine düşüren siyasetleridir. Bu izahlarda ne var ne yoksa bi bakın 1990'larda uygulanan hesapsız kitapsız, popülizme dayalı siyasetlerdir.

Muhalefet partilerine baktığımız da ister CHP anlayışının geçmişine bakalım ister MHP'ye bakalım bunların iktidar olduğu dönemlerde Türkiye ne yazık ki bir türlü selamete erememiş. Türkiye ekonomisi kriz arkasına kriz yaşamış. Bizden evvelki ortak yönetim hükümetinde belki CHP yoktu fakat onların anlayışını temsil eden bir parti vardı. 2001 krizi gibi Türkiye'nin ulusal gelirinin üçte birini bir anda kaybettiği bir kriz, bunların iktidarı döneminde yaşandı. Bunlar aynen o dönemleri getirecek siyasetler."

CHP'nin, seçim bildirgesinde yer verdiği vergi siyaseti ile emekliler ve asgari fiyatlılara yönelik vaatlerinin anımsadılması üzerine de Babacan, Türkiye'nin vergi oranlarının AK Parti iktidarı döneminde düşürüldüğünü, bunların Türkiye ekonomisinin sıhhatli bir şekilde büyümesi için çok ehemmiyetli olduğunu söyledi.

"Bunlar ya vergi artırırlar veyahut gidip daha fazla borçlanmak zorunda kalırlar en nihayetinde da IMF'nin eline düşerler" dediklerini, önceden bunların yaşandığını anlatan Babacan, bu siyasetlerin o günleri çağrıştıran siyasetler olduğunu dile getirdi. Babacan, bunların meblağsız siyasetler olduğunu kaydetti.
Türkiye'de vergi artışına karşı olduklarını ifade eden Babacan, vergi oranlarının bütçe olanağı elverdiği sürece daha da düşürülmesi gerektiğine inandıklarını, lüks tüketimde ciddi vergi alındığını anlattı.
Babacan, AK Parti'nin seçim beyannamesinde gelir dağılımının daha da iyileşmesi ile vergi siyasetlerinde neler yapılması gerektiğini, harcama kompozisyonunun ne istikamette, nasıl değiştirilmesiyle alakalı ayrıntılı izah yaptıklarını söyledi.

İktidar partisi olarak geniş kitlelere ne vadettiklerinin sorulması üzerine Babacan, diğer partilerden farklarının 13 senelik icraatlarının mevzubahis olduğunu bildirdi. Türkiye'de her bir toplum kesiminin gelirinin reel manada yükseldiğini belirten Babacan, "Biz bunun devam edeceğini düşüyoruz fakat bunlar basamak basamak olacak. Ansızın bire olmayan bir kaynağı hayali bir kaynağı dağıtacağını söyleyerek ekonomi yönetilmez.

'GEÇMİŞ İCRAATLARIYLA ALAKALI SÖYLEYEBİLECEKLERİ HİÇBİR ŞEY YOK'

Türkiye'nin ekonomisi geliştikçe, beynelmilel itibarı, ihracatı, imalatı arttıkça bu artan büyüklükten toplumun her kesimi daha fazla daha fazla daha fazla hisse alacak. Son 13 senedir olduğu gibi bundan sonraki dönemde de bunun devam edeceğini biz söylüyoruz. En ehemmiyetli farkımız bu. Diğer partilerin geçmiş icraatlarıyla alakalı söyleyebilecekleri hiçbir şey yok" cevabını verdi.

Geçmişte kendilerine fırsat verildiğinde ne yapabildiklerinin ortada olduğunu belirten Babacan, "Fakat bizim çok yakın bir dönemde çok çok başarılı bir icraat dönemimiz var. Bu yaptıklarımız, gelecekte yapacaklarımızın en ehemmiyetli garantisini oluşturur" diye konuştu.

YUNANİSTAN ÖRNEĞİ VERDİ

Türkiye'nin çevrenindeki ülkelerin çok ehemmiyetli meseleler yaşadığına işaret eden Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İstikrar bir kere sarsıldığında bir ülkenin ne vaziyete düşeceğini çevremizden görebiliyoruz. Bakın Yunanistan'a, geçen sene 100 bin memur işten atıldı. Memur ve emekli aylıklarını düşürdüler. Bol keseden dağıtıyorlardı bir dönem. Avrupa Birliği'nden (AB) parayı alıyorlardı ki bizim öyle bir olanağımız yok.

Örneğin Polonya'ya bu sene ulusal gelirinin yüzde 4'ü kadar AB'den hibe geliyor. Bizim ulusal gelirimizin yüzde 4'ü demek, 32 milyar dolar. Türkiye'ye bir yerlerden senede 32 milyar dolar hibe gelse, herhalde çok değişik şeyler biz de yaparız fakat Yunanistan örneği... Ne kadar parasız para gelirse gelsin ki bizim öyle parasız para gelen bir yerimiz yok. Dikkatli harcanmazsa, har vurup harman savrulursa bir ülkenin ne vaziyete düşeceği komşumuzdan belli."

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "CHP bunları yaparsa, Yunanistan oluruz mu diyorsunuz?" sualine da "Bunları yaparsa değil, zati allahın izniyle öyle bir olasılık yok, yapabilecek fırsatı halkımız onlara vermez fakat Türkiye'de öyle yanlış siyasetler uygulanırsa, neticesi Yunanistan, iflas noktasına gelen bir ülkedir" ajanslar

Editör: Wan Haber