Ankara Arena Kapalı Spor Salonu'nda 365 tesisin açılışı ile 369 çevre temizlik ve denetim aracının dağıtımını gerçekleştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yeni Mimar Sinan'lar yetişmesi gerektiğini belirterek, "Şu tarihi gerçeği tekrar tekrar düşünmek ve söylemek durumundayız; güçlü şehirleri sağlam taşlar inşa etmez, güçlü şehirleri güçlü insanlar inşa eder. Biz işte böyle şehirlerin hayallerini kuruyoruz" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından düzenlenen "Çevre Yatırımları Açılış ve Temizlik-Denetim Araçları Dağıtım Töreni"ne katıldı. Törene ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanı Binali Yıldırım, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı katıldı. Ankara Arena Kapalı Spor Salonu'nda gerçekleştirilen törende 1.5 milyar liralık dev yatırımla 365 tesisin açılışı yapılarak, 389 çevre temizlik ve denetim aracı belediyelere teslim edildi. Programda bir konuşma yapan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, törende 101 adet atık su arıtma, 213 adet içme suyu şebekesi, 5 adet katı atık düzenli toplama, 6 adet tıbbi atık sterilizasyon, 3 adet geri kazanım ve ara depolama tesisi, 39 adet Marmara Temiz Hava Merkezleri'nin açılışı ile 389 adet temizlik ve denetim aracının teslim edileceğini söyledi.

1.5 MİLYAR LİRALIK DEV YATIRIM
Alkışlar ve tezahüratlar arasında kürsüye çıkan Başbakan Erdoğan ise, bugün gerçekleştirilen törenle toplam 1.5 milyar liralık dev yatırım yaptıklarına vurgu yaparak, "Bugün Ankara'da bir tek toplu açılış töreni ile tam 365 tesis ve yatırımı resmi olarak hizmete alıyor, 389 adet temizlik aracını teslim ediyor, Türkiye'ye toplamda 1.5 milyar liralık hizmet ve eseri kazandırıyoruz. Türkiye genelinde 311 belediyelimize ve 21 il özel idaremize 60 milyon lira değerinde 332 adet çöp toplama aracı, 55 adet çevre denetim aracı ve 2 adet vidanjör veriyoruz. Yine Türkiye genelinde 212 atık su arıtma tesisinin enerji sarfiyatı giderlerinin yüzde 50'sine bugün buradan katkıda bulunuyoruz. 100 belediye ve bir organize sanayi bölgesine ait atık su tesisleri ve kanalizasyonlarının şebekelerinin inşasına buradan 55 milyon liralık hibe katkı sağlıyoruz. Ayrıca 2 bin 200 belediyenin alt yapı çalışmalarına, yine bu törende 324 milyon liralık hibe veriyoruz. Marmara bölgemize kurduğumuz 39 farklı hava kalitesi ölçüm istasyonunu, 5 adet katı atık düzenli depolama tesisini, geri dönüşüm tesislerini, tıbbi atık tesislerini de yine bugün buradan hizmete alıyoruz" diye konuştu.
Konuşması sık sık tezahüratlarla kesilen Başbakan Erdoğan, "İller Bankası tarafından yaptırılan 629 milyon liralık 211 farklı alt yapı tesisini de yine bugün resmi olarak açıyoruz. Tüm bu hizmet ve eserlerin milletimize, şehirlerimize, belediyelerimize hayırlı olmasını diliyorum" şeklinde konuştu. Şehirlerin medeniyetimizdeki yerinden bahseden Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çok önemli bir hususu, tarihi bir gerçeği sizlerle paylaşmak istiyorum. Batı medeniyetlerinde kent sadece zenginlerin, asilzadelerin, soyluların yaşayabildiği, yoksulların, taşralıların, köylülerin dışarıda tutulduğu ya da hizmetkar olarak bulunabilecek bir yerdi. Kentte yaşayanlar medeni, kent dışında yaşayanlar vahşi kabul ediliyordu. Bizim medeniyetimizde ise bunun tam tersi bir anlayış söz konusuydu. Bir kere bizde kent diye bir kavram yoktur. Bizde şehir vardır. Şehir medeniyetin doğduğu yer olduğu kadar, aynı zamanda medeniyeti şekillendiren de bir yerdir. Bizim şehirlerimiz tarihte hiçbir zaman dışlayıcı olmadı. Bizim şehirlerimiz sosyal sınıfına, iktisadi durumuna bakmadan içindeki her insanı kuşatan, kucaklayan mekanlar oldu. Bizim tarihi şehirlerimiz medeniyetimizin özüyle şekillenirken, içinde yaşayan insanı da medeniyetimizin özüne, ruhuna uygun biçimde potasında eriten şehirler oldu. Bir kere biz şuna inanıyoruz; vahşi her yerde vahşidir, medeni her yerde medenidir. İnsan eğer yaşadığı şehre bir şey katmıyorsa, tam tersine yaşadığı şehri hırsla tüketiyorsa şehirde de yaşasa o vahşidir."

"GÜÇLÜ ŞEHİRLERİ GÜÇLÜ TAŞLAR DEĞİL, GÜÇLÜ İNSANLAR İNŞA EDER"
Başbakan Erdoğan, konuşması sırasında Trabzonlu vatandaşların bulunduğu bölümden gelen tezahüratlar üzerine o bölüme dönerek, "Sakarya'yı kıskandırıyorsunuz" dedi. Zaman zaman susan ve tribünlerdeki tezahüratları dinleyen Erdoğan, şehirlerle ilgili olarak önemli değerlendirmelerde bulundu. Güçlü şehirleri sağlam taşların değil, güçlü insanların inşa edebileceğine dikkat çeken Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ama insan yaşadığı yere bir şey katıyor, aldığı kadar da veriyorsa işte o da köyde dahi yaşasa medenidir. Evet, biz tabiattan aldığı kadar tabiata vermeyi bilen bir medeniyetin mensuplarıyız. Topraktan buğday mı alıyorsun, karşılığında toprağa bakacaksın, havalandıracaksın, gübresini atacaksın, tohumu atıp, otlarını temizleyeceksin. Akarsuyu mu kullanıyorsun, oradan su içerken, abdest alırken bile, aşağıdaki insanları düşünecek, o suyun içindeki balıkları düşünecek dolayısıyla atık sularını o akarsuya vermeyeceksin. Şimdi bunlar var mı, maalesef akarsu akıyor, ama bakıyorsunuz evinin atık suyunu, fabrikasının atık suyunu da o akarsuya verenler de var. Bunlara medeni diyebilir miyiz, diyemeyiz. İşte maalesef onlar vahşiler sınıfına giriyorlar kusura bakmasınlar. Çünkü hiç kimsenin bir başkasına zulmetmeye hakkı yoktur. Doğaya da zulmetmeye hakkı yoktur. Çünkü onların bizim üzerimizde hakkı vardır. Havayı solurken dahi, o havada senden başka milyarlarca insanın hakkı olduğunun şuuru içinde olacak, o soluduğumuz havanın kirlenmesine asla müsamaha göstermeyeceğiz. Toprağın, suyun, havanın tüm bir tabiatın sana, bize bir emanet olarak verildiğini bilecek ve bir emaneti taşımanın bilinciyle, şuuruyla hayatımızı idame ettireceğiz. Tabiatı umursamaz şekilde tamahla, hırsla, vahşice sömürmek, istismar etmek, kurutmak bizim medeniyetimizde, tarihimizde yeri olmayan bir kavramdır. Aynı durum şehirler için de geçerli. Çok katlı binalar dikmek bir toprağı şehir yapmaz. Yollar, köprüler inşa etmek, bir toprağı şehir yapmaz. Şehri şehir yapan içindeki insandır. İnsanın huzurudur, mutluluğudur, güvenliğidir. Şehirler insanla zevklenir. Biz de şehir öyle bir şeydir ki, merhum Ahmet Hamdi Tanpınar'ın deyimiyle 'Konuşurken sohbetinize girer, yaşantınızı etkiler, rüyalarınıza, hülyalarınıza istikamet verir.' Ben de her zaman ifade ediyorum, çamurun içinde ya da asfaltın üzerinde oynayan bir çocukla, ulu bir çınarın gölgesinde oyun oynayan bir çocuğun muayyilesi aynı değildir, olmaz. Dünyaya Selimiye'nin, Süleymaniye'nin, Fatih'in, Hacı Bayram Camii'inn penceresinden bakan bir çocukla, dünyaya yoğun araç trafiğinin, kirli, puslu havanın, sokaklardan kanalizasyonun arasından bakan çocuğun tasavvuru aynı değildir. Sokağa çıktığında korna sesleriyle, gürültüyle, bağırış çağırışla karşılaşan bir çocukla, çocuğa çıktığında sebillerle, çeşmelerle, ağaçlarla, huzurlu sokaklarla, birbirlerine gülümseyen, selam veren insanlarla karşılaşan bir çocuğun muhakemesi aynı değildir. İşte onun için şu tarihi gerçeği tekrar tekrar düşünmek ve söylemek durumundayız; güçlü şehirleri sağlam taşlar inşa etmez, güçlü şehirleri güçlü insanlar inşa eder. Biz işte böyle şehirlerin hayallerini kuruyoruz. Selçuklu'da, Osmanlı'da inşa ettiğimiz böyle şehirlerin hayaliyle yaşıyoruz. Bizim ecdadımızın inşa ettiği, ecdadımızın yaşadığı, ecdadımızın ilham aldığı o güçlü şehirleri biz bugün aynı şekilde inşa etmek, imar etmek için mücadele veriyoruz. Elbette işimiz hiç kolay değil, nüfusun arttığı, insanların şehirlerde toplandığı, yeni yeni sorunların ortaya çıktığı bir zaman diliminde yaşıyoruz. Bunun yanında maalesef on yıllar boyunca ihmal edilmiş, bilinçsizce tüketilmiş, hırpalanmış, tahrip edilmiş şehirlerimizi tamir etmenin mücadelesini veriyoruz. Daha en başta temelleri yanlış atılmış, yanlış planlanmış, yanlış büyümüş şehirleri biz bugün farklı bir mecraya sokmak için gayret gösteriyoruz. 'Böyle gelmiş, böyle gider' diyemeyiz, eli kolu bağlı duramayız, kendimizi akıntıya bırakamayız. Şehirleri sağdan soldan onarıp, sağına soluna estetik yapıp bunla da yetinemeyiz. Biz bir zihniyet dönüşümünü gerçekleştirip bunun ilk adımlarını atıp, gelecek nesillerin de bu iz üzerinden devam ederek, geleceğin şehirlerini inşa etmelerini istiyor, bunun için uğraşıyoruz."

"ÇOK SAYIDA MİMAR SİNANLAR'A İHTİYACIMIZ VAR"
Başbakan Erdoğan, şehircilikte ileri bir noktaya gelinebilmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nı kurduklarını anlatarak, "Önümüzdeki 20 yılda 6 buçuk milyon yapıyı dönüştürmeyi hedefliyoruz. 5 Ekim'de Türkiye'nin 35 ilinde 75 farklı noktada 3 bin 169 binanın dönüşümü başladı. Şehirlerimizin alt yapılarını baştan sona ele alıyor, hem içme suyu hem de atık sorunlarını kökten çözüyoruz. Bugün ülkemiz nüfusunun yüzde 72'sine atık su hizmeti veriyoruz" diye konuştu.
Çöp sorununu ve çöp depolama sorununu tamamen ortadan kaldıracaklarını söyleyen Başbakan Erdoğan, ayrıca gençlere seslenerek yeni Mimar Sinanlar'a ihtiyaç olduğunu kaydetti. Erdoğan, konuşmasının son bölümünde şunları ifade etti:
"Biz inşallah bir yol açtık, bir hedef koyduk. İnanıyorum ki bizden sonra gelen nesiler bu yoldan yürüyerek, bu hedeflere doğru emin adımlarla ilerleyerek, çok daha yaşanabilir şehirleri inşa edecek, çevreyi çok daha güçlü şekilde muhafaza edecekler. Bakın biz tarihimizin o muhteşem mimarı, Mimar Sinan ile her zaman iftihar ettik, iftihar edeceğiz. Ama şunu söylemek durumundayım; gençler, bizim bugün de, yarın da yeni Mimar Sinanlar'a, hem de çok sayıda Mimar Sinanlar'a ihtiyacımız var. Bize, bizim tarihimize bir tane Mimar Sinan yetmez. Bizim Selimiye gibi, Süleymaniye gibi ince muhteşem eserlerimiz bulunuyor. Bunlara bakarak, bunların arasında oynayarak büyümüş, bunlar kadar güzel eserler ortaya koyabilecek ustalara ihtiyacımız var. Eğer biz, bu mimarları, bu ustaları yetiştirebilirsek çocuklarımıza, gençlerimize bu vizyonu verebilirsek Allah'ın izniyle gelecek çok daha farklı olacaktır."
Başbakan Erdoğan, konuşmasının sonunda temizlik ve denetim araçlarını 13 belediye başkanına teslim etti. Erdoğan ayrıca, canlı yayınla açılışların yapılacağı illere bağlanarak toplu açılışları gerçekleştirdi.
(AT-CC-Y)

17.01.2013 16:22:56 TSI

Editör: Wan Haber