Ülkemizde devam eden çatışmalı süreç her kesimden insanı germeye ve büyük sıkıntılara sokmaya devam ediyor. Bazı kentlerde çatışmaların yoğun yaşandığı günlerde sokağa çıkma yasağı ilan edilirken, gelen ölüm haberleri de büyük üzüntüyle beraber endişe de uyandırıyor. Yaşanan çatışmalı süreçten de en çok kadın ve çocuklar olmak üzere tüm kesimler etkilenirken, çatışmalardan kaynaklanan çilenin de artık bitmesi ve sorunların müzakere yoluyla çözülmesi talep ediliyor. VAKAD aktivisti Zozan Özgökçe, "Herkes ölüyor, insanlar yerinden oluyor. Ve yine en çok zarar gören kadın ve çocuklar oluyor" diyerek yaşanan sürece tepki gösterirken, MAZLUM-DER Van Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Evin Keskin de yaşananların insan fıtratına ters olduğunu belirterek, "Anaların yüreklerinin yangın yerine dönüştürülmesine son verilmelidir" ifadelerini kullandı. HDP Van Milletvekili Tuğba Hezer ise, savaşın olduğu bütün yerlerde en çok kadın ve çocukların gözyaşlarına, çığlıklarına tanıklık ettiklerini vurgulayarak, bu durumun artık son bulması gerektiğine işaret etti.

Prestij Gazetesi'nden Fazıl Erüş'ün haberine göre, Uzun süredir devam eden 'barış süreci' 7 Haziran genel seçimlerinden sonra başlayan çatışmalı ortam nedeniyle rafa kaldırıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın deyimiyle 'buzdolabına' koyulan 'barış sürecinin' devam etmemesi nedeniyle ülkenin dört bir yanı ölüm haberleri ile sarsılırken, acı gün geçtikçe büyüyor. Her geçen gün çatışmalı sürecin dozu artarken bu çatışmalardan en çok yara alan ise kadın ve çocuklar oluyor. Kimi kadın evladını kaybederken, kimisi eşini yaşlı gözlerle ebediyete uğurluyor, kimisi de babasını. Bu süreçte en olumsuz etkilenen çocuklar ya babasız kalıyor ya da 90'lı yıllar gibi yine başlayan göç nedeniyle korkulu bir gelecek içinde büyüyerek hayatını zorluklar içinde sürdürmek zorunda bırakılıyor. Çatışmanın bir çözüm olmadığını ve derhal diyalog yollarının denenmesi gerektiğini belirten Van Kadın Derneği (VAKAD) aktivisti Zozan Özgökçe, MAZLUM-DER Van Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Evin Keskin ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekili Tuğba Hezer kadın ve çocukların daha fazla bedel ödememesi için masaya dönülmesi gerektiğine işaret etti.

ÖZGÖKÇE: EN ÖNEMLİ UNSUR ÇATIŞMASIZLIK

"Tüm barış süreçlerinin en önemli unsuru çatışmasızlıktır" diyen VAKAD Aktivisti Zozan Özgökçe, çözüm sürecinin bitirilmesini eleştirdi.

"'Demokratikleşme süreci' maalesef, genel seçimler sonrası TBMM'deki çoğunluğu bile elinde bulundurmayan AKP tarafından sonlandırılmıştır." diyen Özgökçe, bu durumun ağır faturasının da genelde kadın ve çocuklara çıkarıldığını ifade etti. 

Psikolojik gerilimin çocuklar açısından büyük sorun oluşturduğuna dikkat çeken Özgökçe, bütün savaşlarda en çok kadın ve çocukların mağdur olduğunu söyledi.

Yaşanan bu çatışmalı süreçte de yine kadın ve çocukların mağdur olduğuna değinen Özgökçe, çatışmanın bir an önce sonlandırılması gerektiğini ifade etti. Özgökçe, "Bazı kadınların ya eşi ya oğlu ya da bir yakını bu savaşın kurbanı oluyor. O nedenle kadın yine yılmadan geride kalanlara nefes ve umut olmak zorunda. Savaşın tüm yükünü omuzlarında taşıyor kadınlar. Bu nedenle artık bunların yaşanmaması için mücadele etmeliyiz. Annelerin korkulu rüyası olan, çocukların geleceğini karartan savaş politikalarından vazgeçilmelidir" ifadelerini kullandı.

"DİYALOG ŞART"

Yaşanan çatışmaların son bulmasını isteyen Özgökçe, "Ortadoğu dışında dünyanın her yerindeki devletler artık sıcak savaş yerine diyalog yolunu tercih etmiş ve azınlık halklara öz yönetim, bağımsızlık, otonomi gibi haklar tanınmıştır. Türkiye'nin de yapması gereken derhal diyalog sürecini devam ettirmek ve yaşam hakkı dâhil tüm hakları ihlal edilen Kürt halkının bu haklarının yaşama geçirilmesi için çaba harcamasıdır. Öncelikle savaş dili terk edilerek, diyalog ve çözüme yönelik harekete geçilmelidir. Kürtlerin örgütsel, yaşamsal, kültürel tüm hakları eğitim sisteminden başlayarak sosyo-ekonomik yaşama kadar tamamen inşa edilmelidir" diye konuştu.

KESKİN: FITRATA TERS ŞEYLER...

"Allah insanı barış fıtratı üzerine yaratmıştır" diyen MAZLUM-DER Van Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Evin Keskin de yaşanan çatışmalı sürece tepki göstererek, "En kötü barış en iyi savaştan iyidir" ifadelerini kullandı.

Savaş halinin hem bireysel hem toplumsal olarak fıtrata ters olduğunu kaydeden Keskin, şunları söyledi:

"Barış, selam, esenlik ve İslam aynı kökenden gelmektedir. Hepsinin temel hedefi insanlığın özgür bir şekilde barış ve mutluluk içerisinde yaşamasıdır. Çünkü savaşlar insanların iyilik üzerine olan hallerini dışarıda bıraktıkları zamanlardır. Dinler bir insanın öldürülmesini bütün insanlığın öldürülmesine eşdeğer görür. Dinde ve hayatta insanı yaşatmak, can kurtarmak esas iken savaşlar tamamen insanı, çevreyi, doğayı bitirmek üzerinedir. Savaşların bir diğer kötü yanı da sosyal statü ve maddi durumları düşük olan, hayata zaten zar zor tutunan insanların sahip olduklarını da kaybettiren bir durumdur. Yani savaş, yine belli bir kesime yansır, bunu "evlatlarını kaybeden" ailelerinden de görebiliyoruz, zira kaybedenler hep aynı kesimden oluyor. Tarih boyunca savaş kararını verenler egemenler, güçlüler olmuş, ancak ölenler hep mahrum ve yoksul kesimden olmuştur. Bütün bu sebeplerden dolayı en kötü barış en iyi savaştan iyidir."

"YÜREKLER YANGIN YERİNE DÖNÜŞTÜ"

Çatışmalı sürecin durması için herkesin sorumluluk alması gerektiğini belirten Keskin, "Son günlerde tehlikeli bir sürece giren çatışmanın, tarafların kontrolünden çıkacak şekilde daha geniş alanlara yayılmasına izin verilmemelidir. Kanı akıtılan her insanın acısından, vebalinden daha büyük bir yük olamaz. Bütün bu acıların herkesten daha çok analara ve kadınlara dokunduğunu da unutmamalıyız. Büyük zorluklarla yetiştirdikleri evlatlarını, diğerlerinin belli ihtiraslarına kurban verdiklerinde, bir ömür boyu onların acısıyla kıvrandıkları ve gözlerinden sürekli yaş aktığı tarihi bir gerçektir. Savaşların görünmeyen bu yüzü dolayısıyla da olsa bir an önce barış sağlanmalı ve anaların yüreklerinin yangın yerine dönüştürülmesine son verilmelidir" dedi.

HEZER: EN BÜYÜK MAĞDUR KADIN VE ÇOCUKLARDIR

Savaşın olduğu tüm ülkelerde en çok kadın ve çocukların gözyaşlarına, çığlıklarına tanıklık ettiklerini belirten Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekili Tuğba Hezer de, "Savaşın kazananı yoktur ancak savaşın en büyük mağdurlarının kadınlar ve çocuklar olduğunu ne yazık ki geçmiş deneyimlerden gördük ve bugün yaşıyoruz. Dünyada savaş yaşanan bütün yerlerde en çok kadın ve çocukların gözyaşlarına, çığlıklarına tanıklık ediyoruz. Çok uzağa gitmeye de gerek yok aslında. Yaşadığımız topraklar savaşın en büyük tanığıdır." dedi.

Hezer açıklamalarını şu şekilde tamamladı; "Çocukluğunu 90'lı yıllarda yaşamış biri olarak o günlerin bu toplumda ne kadar büyük bir hasar bıraktığını hala görmekteyim ve çocukluğunu 90'lı yıllarda yaşayan bugünün gençliğinin de savaşa, baskıya olan öfkesini çok net bir şekilde görüyoruz. Savaş sürecinde yüreği yanan anneler ve bugünün gençliği barış ve diyalog sürecinin başlaması için en çok çaba ve emek sarf edenlerdir. Mağduriyeti yaşayanlar başka kimse yaşamasın diye nefret diliyle değil sevgi diliyle barış için meydanlardadır. Bu yüzden inanıyorum ki zaferi getirecek olan kadınların ve çocukların gücü olacaktır."

Editör: Wan Haber