Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında gelen Kürt sorununun çözümü, PKK’nin art arda düzenlediği bombalı saldırılar ve TSK’nın Suriye’ye girmesi ile birlikte giderek artan bir şiddet sarmalına hapsolmuş durumda. Aralarında milletvekili ve belediye başkanlarının da bulunduğu 50 HDP’linin başlattığı açlık grevi ise Türkiye’nin doğusundaki gerilimin önümüzdeki günlerde de tırmanarak devam edeceğinin habercisi.

Böyle bir süreçte Başbakan Binali Yıldırım tarafından pazar günü Diyarbakır’da açıklanan kapsamlı ekonomik kalkınma planı bölgedeki iş dünyası temsilcilerinde heyecan yaratsa da güvenlik sorununun giderek arttığı bir dönemde yeni yatırımların hayata geçmesi konusunda umutlar yüksek değil. DW Türkçe'ye konuşan iş dünyası temsilcileri, bölgenin ekonomik kalkınması için yatırım planları ile demokratikleşme takviminin eşgüdüm içinde hayata geçirilmesi gerektiği görüşünde.


 
140 milyar TL'lik paket
Başbakan Yıldırım’ın kabinedeki 15 bakan ile birlikte açıkladığı yeni ekonomik kalkınma paketi, daha önce bölgesel gelişmişlik farklarını azaltmak için çıkarılan pek çok teşvik hamlesinden çok daha ileri adımlar içeriyor. Toplam 140 milyar liralık pakette, kamunun yapacağı yatırım tutarının 62 milyar lira olması öngörülüyor. Geriye kalan 78 milyar TL’lik yatırımın ise özel sektör eliyle yapılması hedefleniyor. 23 ilde hayata geçirilecek yatırımların hayata geçirilmesini teşvik etmek amacıyla verilecek destekler ise 10 yıl sürecek. 2027 yılına kadar bitirilmesi planlanan kalkınma paketi içerisinde bölgede 67 bin yeni konut inşa edilmesi, evi yıkılmış vatandaşlara 255 milyon lira eşya yardımı yapılması, işverene faizsiz kredi olanakları sunulması ve her yıl en geri kalmış 8 ilin her birinde 10 tane fabrika kurulması gibi iddialı hedefler var.

Pakette son 1,5 yılda hendek çatışmaları nedeniyle ağır hasar gören Sur, İdil, Cizre, Yüksekova ve Nusaybin ilçelerine konut, hastane, ibadethane ve sosyal tesislerle yeniden canlandırılması da yer alıyor. Hükümet bu kapsamda bu bölgelerin yeniden inşası için Diyarbakır’a 1.9 milyar lira, Şırnak’a 3.5 milyar lira, Hakkari’ye 2.5 milyar lira, Mardin’e 1.8 milyar lira kaynak ayırdı.

Peki, hükümetin açıkladığı bu dev yatırım paketi bölgedeki tansiyonu düşürmek ve Türkiye’nin en yoksul kentlerini barındıran Doğu ve Güneydoğu’yu kalkındırmak için yeterli olacak mı?



Yatırım rüzgârı yaratır mı?
Türkiye’nin çözüm sürecini başlattığı 2013’te demokratikleşme adımlarıyla eşgüdümlü olarak yürürlüğe soktuğu teşvik sistemi, bir süre batıdan doğuya sermaye akışının önünü açsa da kısa zamanda bölgeye yatırımlar hız kesti ve çatışmaların başlamasıyla da tamamen noktalandı. Pazar günü açıklanan paket ise iş dünyası açısından son teşvik paketinden çok daha ileri adımlar içeriyor. Ancak pakete sosyal ve siyasal yönünün eksik olduğu eleştirileri yöneltiliyor.

Diyarbakır Sanayici ve İşadamları Derneği (DİSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Burç Baysal'a göre, bugüne kadar açıklanan birçok teşvik paketinin başarısız olmasının altında bölgedeki sorunları tam olarak kavrayamamak yatıyor. Sur gibi yıkılan yerlerin yeniden inşa edilmesi için verilecek teşvikler ile birlikte bu bölgelerin neden yıkıldığına da yanıt bulunması gerektiğini vurgulayan Baysal, “Elbette açıklanan paket bizim için önemli. Fakat kapsam alanında 23 il olması, bölgedeki mevcut sanayici ve esnafın sorunlarına el atmayarak yeni yatırımcıya avantajlar sunması ve barış iklimi konusunda bir şey vaat etmemesi bizim açımızdan üzüntü verici” diye konuşuyor.

Hendek savaşlarının başlamasıyla hem turizmde hem de yatırım anlamında dibe vuran bölge ekonomisi, 15 Temmuz’dan sonra kentlere kayan bombalı saldırılar ve yürütülen geniş kapsamlı operasyonlarla yeniden 90’lı yılların karanlık atmosferine dönmüş durumda. Böylesi bir dönemde açıklanan destek ve yatırım paketinin başarılı olmasını en çok bölge iş dünyasının temenni ettiğini dile getiren Van Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Necdet Takva, “Özellikle bölgedeki esnaf ve sanayicinin finansmana erişimi konusunda yeni kanallar açılması çok önemli. Bu bizim en önemli sorunlarımızdan biriydi. Ayrıca anahtar teslim fabrikalar kurulması ve istihdam artışına önem verilmesi bölgesel az gelişmişliğin giderilmesi için kritik adımlar” değerlendirmesinde bulundu.


 
Takva, tüm iyi yanlarına rağmen paketin toplumsal hayatta karşılığını bulmasının kolay olmadığını da sözlerine ekledi. Takva, “Çatışma süreci bitmedikçe batıdan buraya yatırım gelmesi de son yıllarda ağır darbe alan bölge ekonomisinin ayağa kalkması da pek mümkün değil” dedi.


“Çözüm sürecinden cesaret aldık”
Çözüm süreci döneminde Türkiye’nin en güçlü iş dünyası örgütü olan Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), oluşan toplumsal barış ikliminin etkisi ile Cizre ve Şırnak’ta geniş katılımlı toplantılar yaparak yatırım sözü vermişti. Ancak çözüm sürecinin sona ermesi ile birlikte yatırımcıların bölgeye ilişkin projeleri de rafa kaldırılmıştı.

DW Türkçe'ye konuşan ancak ismini vermek istemeyen TÜSİAD üyesi bir işadamına göre, şu an ne teşvik verilirse verilsin bölgede can güvenliği yokken özel sektörün yatırım yapmasını beklemek doğru değil. Türkiye iş dünyasının önde gelen isimlerinden biri olan TÜSİAD üyesi, çözüm sürecinde hazırladıkları raporlarda barışın tesisinin Türkiye’nin büyümesine yıllık yüzde 1,2’lik ek katkı sağlayacağını dile getirdiklerini hatırlatıyor. Bölge ekonomisine yönelik atılan her adımın desteklenmesi gerektiğinin altını çizen işadamı, “Biz Cizre ve Şırnak’a çözüm sürecinden cesaret alarak gitmiştik. Ama ne yazık ki şimdi bu ortam yok. Açıkçası ben de can güvenliğinin olmadığı bir dönemde bölgede yatırım yapmaya çekiniyorum” diyor.

© Deutsche Welle Türkçe
Aram Ekin Duran / İstanbul

 

Editör: Wan Haber