Birleşmiş Milletler'in (BM), küresel barışı koruma ve sağlama noktasında yeterince etkili olamaması reform tartışmalarına hız veriyor. BM'nin tutarlı, kapsayıcı, adil ve etkin bir sisteme dönüştürülmesi için gündeme getirilen reform taleplerinin odağında Güvenlik Konseyi'nin yapısının değiştirilmesi var. Konsey ile ilgili eleştiriler daimi üyelik sistemi, üye sayısının azlığı nedeniyle eşit temsil gücünün zayıflığı ve en çok da veto hakkına yönelik. Uluslararası krizlere çözüm getirme noktasında yoğun eleştirilerin hedefi olan BM, İkinci Dünya Savaşı'nın galip devletlerinin kurduğu bir sistem olarak vücut buldu. Dünya barışını korumak için uluslararası örgüt kurma düşüncesi ilk defa Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra denendi. Ancak Milletler Cemiyeti (MC) İkinci Dünya Savaşı'nın çıkmasını engelleyemeyince, savaşın galipleri ABD, Sovyetler Birliği, Çin, İngiltere ve Fransa, dönemin güç dengelerini esas alan BM'nin kuruluşuna öncülük etti.
 
GALİP DEVLETLERİN TEKELİ
Dünyayı üçüncü savaştan korumak için kurulduğu ilan edilen BM sistemi ile aslında dönemin en güçlü 5 devletinin statükoyu muhafaza edebilmesi ve durumlarını ayrıcalığa dönüştürebilmesi amaçlandı. MC'den BM'ye evrilen sistemde örgütün iki temel organından biri olan Genel Kurulu'nda tüm üye ülkeler, devletlerin egemen-eşitliği ilkesi temelinde temsil ediliyor; yani hepsinin 1 oy hakkı var. Yürütme organı niteliğindeki BMGK ise 5 'galip' devletin tekelinde kaldı. BMGK, daimi üyeler dışında geçici statüde, iki yılda bir değişen ve bölgesel bazda seçilen 10 ülkeyi kapsasa da veto hakkı daimi üyelerin ayrıcalığına hizmet ediyor.
 
'Veto' sistemin sigortası mı?
Eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan, 2004'te Genel Kurul'a iki öneri sunmuştu. A Planı'na göre Almanya, Japonya, Brezilya ve Hindistan'a ilaveten; biri Afrika bölgesinden, biri de Arap Birliği'nden olmak üzere 6 yeni daimi üye ve üç geçici üye eklenecekti. B Planı'na göre ise daimi üyeler aynı kalacak, 10 geçici üyeye ek olarak 8'i daha 4 yıllık rotasyonlarla BMGK'ya dahil olacaktı. ABD eski Savunma Bakan Yardımcısı Joseph Nye, 'Veto, elektrik sisteminin sigortası olarak tasarlanmıştı. Elektriklerin gitmesi ve ışığın sönmesi, evin yanmasından iyidir' dedi.
 
Genel Kurul güçlendirilmeli
BM'de reform konusunda, Türkiye'nin destek verdiği, 'orta ölçekli güçler'den oluşan 50'yi aşkın üyeli 'Oydaşma İçin Birlik Grubu' (OİB) başı çekiyor. OİB, daimi üye sayısını artırmayı önermiyor, onun yerine geçici üye sayısına 12 ülke eklenmesini istiyor. OİB'ye göre Genel Kurul, BMGK karşısında güçlendirilmeli, veto kullanımının kaldırılması ama hiç yoksa kısıtlanması için yöntemler geliştirilmeli.
 
Türkiye'nin itirazları
Türkiye özellikle, BM'nin büyük insani krizler karşısında etkisiz kaldığı dönemlerde örgütün işleyişine yönelik güçlü eleştirilerde bulundu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son dönemde özellikle Suriye iç savaşı konusunda BMGK daimi üyelerinin sistemi çalışmaz hale getirmelerine dikkat çekerken, 'Dünya, 5 tane daimi üyenin iki dudağının arasına bırakılamaz' sözleriyle BM'de yapısal reform gerekliliğini ifade etti. Türkiye'nin Soğuk Savaş sonrası reform tartışmalarından beri BM'nin çeşitli platformlarında dile getirdiği talepleri; Genel Kurul'un Güvenlik Konseyi karşısında güçlendirilmesini, BMGK'ya yeni geçici üyeler eklenmesini içeriyor.
 
7. Madde pazarlığı
BM Genel Kurul toplantılarında ana gündem Suriye meselesi oldu. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, New York'taki toplantılar çerçevesinde Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile Suriye'nin kimyasal silahlarının imha edilmesini düzenleyecek BM Güvenlik Konseyi karar tasarısını görüştü. Toplantıya ilişkin verilen bilgide, bakanların Suriye'ye ilişkin BMGK karar tasarısı çalışmalarında ABD ve Rusya'nın taleplerinde orta yolu bulmaya çalıştıkları kaydedildi. ABD, Suriye konusunda çıkarılması planlanan BMGK kararının güç kullanmaya yetki veren 7. Madde altında olmasını isterken Rusya, BMGK kararının tavsiye niteliğinde olmasını ve Suriye'nin, kimyasal silahlarını yok etme anlaşmasına uymaması durumunda güç kullanma seçeneğinin değerlendirilmesini istiyor.
Editör: Wan Haber