Didim Alevi Bektaşi Kültür Merkezi ve Cemevi Derneği'nin Maraş olaylarının 34. yılı dolayısıyla düzenlediği anma etkinliğine Maraş olaylarını yaşayan Saadet Coşkun'un açıklamaları damga vurdu.
Didim Alevi Bektaşi Kültür Merkezi ve Cemevi Derneği, Maraş olaylarının 34. yılı dolayısıyla düzenlediği anma etkinliği düzenledi. Etkinliğinde ilk olarak Maraş olaylarına ilişkin şiirler okundu ve semah gösterisi yapıldı. Ardından çocuklar platforma çiçek bıraktı. Etkinlik çerçevesinde düzenlenen panele AraştırmacıYazar Turabi Saltık ve Doç. Dr Gülsüm Kav konuşmacı olarak katıldı.
Panelin açılışında konuşan Dernek Başkanı Yusuf Doğan, Maraş olaylarını anmak için toplandıklarını belirterek, "Maraş'ta yaşananlar bizi derinden üzmektedir. Burada devlet zulmünü gördük. Bu sorun çok ciddi bir sorun ve bugün de bazı sorunlarla karşı karşıyayız" dedi.
Panelde Maraş olaylarını yaşayan Saadet Coşkun, anılarını katılımcılarla paylaştı. Maraş olaylarının yaşandığı dönemde 7 yaşında olan Coşkun, yaşanan olayları ve ailesiyle birlikte geçirdikleri zor koşullardan bahsederek, "Annem devlet memuruydu; yetiştirme yurdunda; babam çalışmıyordu. Bir tane sakat halamız vardı. Bir sabah kahvaltısında Allah Allah sesleriyle kulaklarımız çınladı. Çünkü Yörük selim mahallesinde ilk girilen yer bizim evimizin de bulunduğu yerdi ve bir önümüz Jandarma diğer yönümüz ise Çamlık'tı. Bizimkiler safça gelenlere toz biber ve taş sopa ile yok edeceklerini düşünüyorlardı. Tabii bu düşünce ardından bir patlama sesiyle birkaç ev çok kötü duruma geldi. Annem bir gün yetiştirme yurdunda rehin oldu. Kız kardeşimle ikisi Öğretmen cenazesi dolayısıyla yurtta kaldılar. Halam ve rahmetli babam evde kaldı. Biz aşağıya doğru ev ev kaçmaya başladık. Bize değerli eşyanızı alın dediler sadece; ben okul çantamı almıştım. Birkaç evde yaralı olduğunu söylediler ama bize göstermediler tabii ki; Ablam büyük bir solcuydu onun arkadaşıymış, çığlıklarla onu kaldırdılar. Sonra biz birkaç evde daha atladık aşağıya doğru; kaçmaya başladık. Hastane caddesinden karşıya geçmeye çalışırken bizi silahlarla vurmaya başladılar. Küçükleri büyük insanlar kucaklarına alıp siper yaparak karşı caddeye geçiriyorlardı tabii o sırada yakalananlar ölenler oldu" dedi.
Olayların olduğunda akrabalarına sığınmak zorunda kaldıklarını ifade eden Saadet Coşkun, "Bir akrabamızın evine sığındık; orada gece büyüklerimiz tarafından nöbet tutuldu. Bir tane silah vardı başka da hiçbir şey yoktu. Onu da mecbur kalmadıkça kullanmayacaklardı. Bütün çocukları bir yerde yatırdılar. Bir de o evde çok güzel patlıcan turşusu vardı; fazla yiyecekte yoktu. Onu hatırlıyorum. Daha sonra olaylar biraz yatışında bizi ekmek kuyruğuna gönderdiler. Çamurlar içerisinde askeriyenin dağıttığı ekmeklerden ve biraz da peynirden kapmaya çalıştık" diye konuştu.
"MARAŞ'TA ÇOK İNSAN SAKAT KALDI"
Coşkun, aradan yıllar geçmesine rağmen büyüklerinin olayları tamamını anlatmadığını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sonra hafızamızda silinmeyen bir olay da bizim bir Döndü ablamız vardı; o öldürülüyor, çocuğu karnından çıkarılıp, duvara çivileniyor. Bunu annelerimiz babalarımız çok sonra anlattılar. Halen sorduğumuzda çoğu şeyi anlatmıyorlar. Yıllar sonra annem dedi ki ' babanız onlardan birini yaralamış, bilmiyorum belki de öldürmüş. Biraz üzüldük ama sevindik te; bunu da benim rahmetli hasta babam yapmış. Kız kardeşini korumak için bunu yapmıştı. Sevindik ama şu an düşünüyorum sevinme meseydik mi acaba? O olaylardan sonra Maraş'ta çok insan sakat kaldı; bu insanlarda o katliamı yapanlardı. Biz öldürememiştik ama sakat bırakmıştık en azından; çok güzel şeyler değil halen ailem anlatmıyor etkilenmemiz için; Ben gözümün önüne getirmek istemiyorum ama bunu yapmışlar. Bu bize göre olaydı ama şimdi katliam deniliyor. Olaydan sonra Mersin'e kaçtık; Mersin'de yıllardır sakladık Maraş'tan geldiğimizi... yine bir darbe yememek için. Yıllardır sustuk, sonra 12 eylül dönemi geldi; yine korku yine başkalarının evine sığındık ve şu an yavaş yavaş söylüyoruz Maraş olaylarından kaçıp geldik diye; Bir kamyona dolduk iki aile ve Mersin'e kaçtık"
Coşkun, konuşması esnasında salon bulunan bazı katılımcılar gözyaşlarını tutamadı.
Panelde konuşan AraştırmacıYazar Turabi Saltık da, Maraş'ın tarihsel konumuna değinerek Maraş'ta zulüm ve vahşetin yaşandığını ileri sürdü.
Doç. Dr. Gülsüm Kav ise, Maraş olaylarının doğal bir afet olmadığını ve insanın insana yaptığı bir olgu olduğunu savunarak, "Bu olayı anmalıyız, unutmamalıyız ve Maraşlardan nasıl hesap sorulacak bunu da anlatmalıyız" ifadelerini kullandı.
(HÇ-MB-İK)

25.12.2012 14:22:00 TSI

Editör: Wan Haber