MİT tırları haberi nedeniyle tutuklu bulunan Can Dündar, bugün 3 davadan hakim karşısına geçti. ‘Tekzip yayınlamama’ davasında beraat eden Dündar, şikayetçileri arasında Tayyip Erdoğan ve Bilal Erdoğan'ın da bulunduğu diğer iki dava ise birleştirilerek Şubat ayına ertelendi.

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, 3-8 Ağustos 2014 tarihlerinde yayımlanan yazı dizisi nedeniyle, Binali Yıldırım, Muaz Yassın A Kadı, Usame Kutub, Cengiz Aktürk, Abdülkerim Çay, Yassen Abdullah A Kadı, Hasan Doğan, Recep Tayyip Erdoğan ve Bilal Erdoğan’ın şikayetçi olduğu davada ifade verdi. Dündar, sabah saatlerinde de 25 Aralık soruşturması ile ilgili haberinde ‘tekzip yayınlamaması’ davasında beraat etmişti.

“Davayı 17 Aralık’a denk getirenlere teşekkür etmek gerekir”
Şikayetçilere teşekkür ederek konuşmasına başlayan Can Dündar, “Çünkü bu dosya kapanmaması gereken, gündemden düşmemesi gereken bir dosyaydı. Bu şikayet kapsamında yeniden gündeme getirdikleri için şikayetçilere teşekkür ediyorum” dedi.

17 Aralık tarihine de dikkat çeken Dündar, “Bu yargılamayı 17 Aralık tarihine kim getirdiyse ona da teşekkür etmek gerekir. Hakikaten tarihi bir tesadüf değilse, özellikle ayarlandıysa, bu benim açımdan çok yararlı oldu. Çünkü, bu tarihte Başbakan ve 52 kişi yolsuzluk soruşturmasına tabi tutulmuştur. Bu durum dünyanın her yerinde haber niteliği taşımaktadır” diye konuştu.

“İddianamede neyin hakaret olarak algınlandığından bahsedilmemiş”
Bugüne kadar ne yazılarında ne de sözlü olarak kimseye hakarette bulunmadığını belirten Dündar, yazılarını bir kez daha okuduğunu ancak bir hakaret unsuru görmediğini ifade etti. Dündar, “İddianamede neyin hakaret olarak algılandığından bahsedilmemiş. ‘Şu sözcük bize hakarettir’ denmemiş. Hatta biraz önce ertelediğiniz davada tekrar baktım, kimsenin ismi geçmiyor. Burada neyin ben hakaret algılandığını anlamadım. Bilal Erdoğan’ın üstüne alınıp neden şikayetçi olduğunu anlamadım” dedi.

“Yolsuzluğa liderlik ettiği yönünde çok ciddi iddialar vardı”
Suça konu yazı dizisi hakkında konuşan Dündar, “Türkiye bir Cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanıyordu. Adaylardan biri de Başbakan Erdoğan’dı. O sırada yolsuzluk dosyaları geldi. 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarına ait toplamda 1.500 sayfayı bulan suçlamalardan ibaret polis fezlekeleri ortaya çıktı. Bunlar fezleke halinde Cumhuriyet Savcılığı’na iletildi. Fezlekeyi hazırlayanlar ise o dönemin üst düzey emniyet görevlileriydi. Bizler gazeteci olarak elde edilen bu bilgileri halkla paylaşmak konusunda sorumluyuz. Çünkü önemli adaylardan biri hakkında bir takım yolsuzluğa liderlik ettiği yönünde çok ciddi iddialar vardı” dedi.

Bunların yayınlanmasının kamuoyuna yarar sağlayacağı gerekçesiyle bu dosyayı haber yapmaya karar verdiğini belirten Dündar, “Fezleke incelendiğinde, resmi belgede sahtecilik var. Rüşvet var. Haksız olarak mal varlıklarında artış var… Eğer bunlara dair bilgiler belgeler varsa, gazeteci de bunları biliyor ve yazmıyorsa, asıl o zaman gazeteci suçlu konumuna düşer. Biz de bu suça ortak olmak istemedik” diye konuştu.

“Millete küfür edenler yargılanmıyor, gündeme getirenler yargılanıyor”
Can Dündar, söz konusu fezleke içeriğinde yer alan bazı kısımları duruşma salonunda okudu. Fezlekede, bazı işadamlarının kendi aralarında birbirlerine ne kadar para ödemeleri konusunda kendilerine talimat verildiği şeklinde konuşmaların yer aldığını ifade eden Dündar, “Konuşmanın bir yerinde işadamlarından bir tanesi ‘Biz bu milletin a…. koyacağız’ ifadesini kullanmıştır. Bunu söyleyen işadamı hakaretten yargılanmıyor. Bunu gündeme getiren ben burada hakaretten yargılanıyorum” dedi.

“Sanığın cezalandırılmasını istiyoruz”
Dündar’ın yaptığı savunmanın ardından söz alan şikayetçilerden Binali Yıldırım’ın avukatı, müvekkilinin isminin yazı dizisinde “örgüt lideri” olarak büyük puntolarla geçtiğini belirterek, “Bir mahkeme kararı olmadığı takdirde masumiyet karinesinin ihlal edildiğini düşünüyoruz. Sanığın bu konuda cezalandırılmasını istiyoruz” dedi.

Avukatın bu beyanı üzerine söz alan Can Dündar, yazılarında büyük punto kullanmadığını belirterek, polis fezlekesinde o şekilde yazıldığı için kendi yazısına onların yazdığı şekilde yansıdığını söyledi. Dündar, “Yargı kararı olsa idi zaten burada yargılanan ben değil, başkaları olurdu” diye konuştu.

“Ses kayıtları internet ortamında yayınlanmıştı”
Hakimin yazı dizisinde yer alan bilgi ve belgelere ne şekilde ve nasıl ulaştığı sorusu üzerine Dündar, “Ben gazeteci olarak öncelikle kaynağımı açıklamakla yükümlü değilim. Ancak, genel olarak internette, sosyal medyada paylaşılan ve bazı gazetelerde paylaşılan fezleke bölümlerinden faydalandım. Bazı ses kayıtları internet ortamında yayınlanmıştı ve hepimiz de buna tanık olduk. Gerçeklğinden şüphesi olan varsa, bu fezlekelerin celbini istiyoruz” dedi.

Davalar birleştirildi
Daha sonra Dündar’ın avukatları, fezlekelerin asıllarının dosyaya konulmasını talep etti. Hakim, soruşturma evrakını dikkate alarak fezlekelerin dosya içine alınması talebini reddetti. Duruşma sonu ara kararını açıklayan mahkeme hakimi, kendi mahkemesinde görülen her iki davanın, hukuki ve fiili irtibat olduğu gerekçesiyle birleştirilmesine karar verdi. Duruşma Şubat ayına ertelendi.

İddianameler
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nca hazırlanan iddianamede, Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan’ın avukatı tarafından şikayet dilekçesi verildiği belirtiliyor. Dilekçede, Can Dündar’ın Cumhuriyet Gazetesi ve internet sitesinde 18 Temmuz 2014 tarihli “Fezleke okumak hakkımız”, 1 Temmuz 2014’te ise “Erdoğan’ın yumuşak karnı” başlıklı yazılarla, o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan’a hakaret ettiği ifade ediliyor.

İddianamede, Dündar’ın yazılarında, “Soygunu gördük, hırsızın sesini duyduk, suçüstü yakaladık” gibi ifadelerle kesin bir kanaat belirttiği, “İhaleye fesat karıştırma var, rüşvet karşılığı iş takibi var” gibi ifadelerle de ihtimal ötesinde bir kesinlikle belirttiği, yazının sonunda yer alan “Çankaya yolsuzluğa sığınak olamaz” ifadeleriyle de masumiyet karinesini ihlal ettiği öne sürülüyor.

Can Dündar’ın eyleminin hakaret suçu oluşturduğu ifade edilerek, toplam 1 yıl 5 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapsi talep ediliyor.

Can Dündar hakkındaki diğer iddianamede ise Binali Yıldırım, Muaz Yassın A Kadı, Usame Kutub, Cengiz Aktürk, Abdülkerim Çay, Yassen Abdullah A Kadı, Hasan Doğan, Recep Tayyip Erdoğan ve Bilal Erdoğan şikayetçi sıfatıyla yer alıyor.

Dündar’ın 3 Ağustos’tan 8 Ağustos 2014’e kadar yayımlanan yazı dizisinde, şikayetçilere hakaret ettiği ifade ediliyor. İddianamede, yazı dizisinin bütünü incelendiğinde, o suç tarihinde Başbakan olan Recep Tayyip Edoğan ile diğer şikayetçilerin suç örgütü lideri ve üyeleri olarak gösterildiği, yazının birçok yerinde şikayetçilerin rüşvet alan, menfaat temin eden, kanunlara aykırı birçok eylemde bulunan kamu görevlileri ve işadamları olarak değerlendirmelerin yapıldığı anlatılıyor.

Dündar’ın ‘hakaret’ ve ‘soruşturmanın gizliliğini ihlal’ suçlarından toplam 2 yıl 8 aydan 6 yıl 8 aya kadar hapsi talep ediliyor. (DHA, AJANSLAR)

Editör: Wan Haber