Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Hasan Çiçek, son iki ayda arazi kavgalarından dolayı 30’un üzerinde insan öldüğünü, 50 kişinin de yaralandığını anımsattı. Şiddetin yıllardır kanıksandığı bir bölgede yaşadıklarını, durumun bu rakamlarla daha korkunç bir hal aldığına dikkat çeken Dr. Çiçek, “Çözüm süreci ile birlikte uzun yıllardır kullanılmayan araziler kullanılmaya ve değerli olmaya başladı. Yıllardır bölgedeki güvenlik sorunundan dolayı bu arazileri kullanamayan, ilgilenemeyen, buralara yoğunlaşmayı bırakan aileler, çözüm sürecinin başlaması ile beraber arazilerin eski değerine sahip olacağını düşündü. Tabi bu durum atalardan, geçmişten devralınan anlaşmazlıkları da tekrar nüksediyor. Şiddetin kanıksandığı bir tarih ve toplum var. Yıllardır ölümün gölgesinde süren bir yaşamda ölmek ve öldürmek daha basit olabiliyor” dedi.


Doç. Dr. Hasan Çiçek, tapu kadastro açısından çözümlenmemiş ortak kullanılan mera ve yaylaların da sorun teşkil ettiğini söyledi. Bu konunun bir an önce çözüme kavuşması gerektiğini anlatan Dr. Çiçek,“Devlet, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri, bilim insanları, şiddetin vahşiliği ve insan dışılığı üzerine bölgede bilinçlendirme çalışmaları başlatmalı; halkı, yeni kuşakları, sorunlarının çözümünün şiddet dışında da olabileceği konusunda farkındalık oluşturmak için seferberlik ilan etmelidir. Önlem alınmadığı taktirde bu kavgalar uzun yıllar sürecek, kan davalarına yol açacak ve yeni kuşakları da şiddetin zorunlu tarafı haline getirecektir. Böylece karşılıklı öldürmeler geleceği de ipotek altına alacaktır. Şiddet sarmalından yeni yeni kurtulmaya çalışan bölgede acilen rehabilite çalışmaları elzemdir. Bundan dolayı herkesin farklı farklı sebeplerle silahlandığı bölgede, silah sahibi olmanın da kuralları yeniden belirlenmelidir. Silaha sahip olanlar pervasızca kullanmakta, bu nedenle basit kavgalar bile ölümle sonuçlanmaktadır. Olayların medyada yer almasıyla da, sorunları çözme konusunda silaha sarılmayı cesaretlendirmekte, arazi veya başka nedenli şiddet, can almaya devam etmektedir. Sorunun çözümü için arazi anlaşmazlığı olan ailelerin anlaşmalarını sağlayacak enstrümanlar devreye sokulmalı, anlaşmazlıkları adli, yerel, örfi yollarla çözüme kavuşturulmalıdır. Hala bölgede etkileri ve ağırlıkları olan imamlardan da bu konuda yararlanılabilir. Köylerde barışın, kardeşliğin tesisi, insanın değeri üzerine seminerler verilmeli, aynı zamanda köylerdeki veya bölgedeki mollaların insan canına kıymanın kötülüğü ve birlikte kardeşçe yaşamanın gerekliliği hakkında verecekleri vaazlarla katkıları sağlanmalıdır” diye konuştu.

Editör: Wan Haber