Kocaeli'nde hızlı tren inşaatında ortaya çıkan bin 800 yıllık tarihi Roma mezarı, arkeologların tüm çabalarına rağmen kepçeyle yıkılarak yok edildi.
Edinilen bilgiye göre, dün sabah saatlerinde Kocaeli Müze Müdürlüğüne, Plajyolu'nda devam eden hızlı tren çalışmalarındaki kazılar esnasında tarihi bir eser çıktığı yönünde ihbar geldi. Bunun üzerine zaman kaybetmeden söz konusu alana giden arkeologlar, kazılarda çıkan kalıntının milattan sonra 3'üncü yüzyıla ait, bin 800 yıllık bir Roma mezarı olduğunu tespit etti. Bunun üzerine durumu hızlı tren inşaatındaki taşeron şirket sorumlusuna bildiren Kocaeli Müze Müdürü İlksen Özbay ve arkeolog Rıdvan Gölcük, yetkililere hızlı tren inşaatının durdurulmasını ve söz konusu tarihi eserin bulunduğu alandan çıkarılması gerektiğini bildirdi.
İddialara göre, alandaki taşeron firma yetkilileri önce arkeologların bildirdiklerine uyarak inşaatı durdururken, arkeologların rapor hazırlamak için müzeye gittiği sırada bin 800 yıllık nadide bulunan Roma mezarını kepçeyle yıkmaya başladı. Aldıkları ikinci ihbarla tekrar alana giden müze yetkilileri engel olmak istese de tarihi mezar arkeologların gözlerinin önünde kepçeyle yıkıldı.
Kocaeli Müze Müdürlüğü Arkeoloğu Rıdvan Gölcük olayı şu şekilde anlattı:
"Saat 11.00 sıralarında Pilajyolu'ndaki hızlı tren hattı çalışması sırasında bir tarihi eser çıktığı ve çıkan şeyin bir roma mezarına benzediği yönünde vatandaşlardan ihbar aldık. İhbarın ardından 5 dakika içerisinde bölgeye ulaştık. Çıkan yapı Roma dönemine ait bir oda mezardı. Ancak oda mezarın sadece ön giriş kısmı (Dramos) mevcut kalmış, oda kısmı yıkılmıştı. Bunun ardından orada çalışan yetkilileri bu konuda bilgilendirdik. Bunun 2863 sayılı kanunun kapsamına girdiğini, bir Roma dönemi eseri olduğunu ve burada çalışmanın durdurulması gerektiğini, ardından müzenin hemen işleme başlayacağını ve kalan parçanın müzeye taşınacağını izah ettik. Çalışmayı durdurdular, anlattığımız her şeyi kabul ettiler. Ardından müzeye döndük ve bu konu hakkında teknik rapor için çalışmaya başladık. Ancak tam raporun yazım aşamasında mezarın yıkıldığı, kepçeyle kırıldığına dair bir ihbar geldi. Hemen gittik, sabahki görüşmeden sonra böyle bir şey yapmalarını ummuyorduk. Gittik ve mezarın kepçeyle yıkıldığını gördük. Hemen polisi aradık. Ardından bize bu izni saha yetkilisinin verdiğini söylediler. Saha yetkilisinin yanına gittik; bunun bir Roma mezarı olduğunu, buradaki faaliyetin bir an önce durması gerektiğini söyledik. Ancak bize verilen cevap şuydu: 'Bizi güldürmeyin, bu bir Roma mezarı değil, 100-150 yıllık bir menfez.' 'Biz burada bunlardan 120 tane yıktık' diye de bir sayı verildi. Onun için bunun bir menfez olması yeterli bir sebepti ama 100-150 yıllık bir su menfezi de kanunlarımız açısından korunması gereken bir kültür varlığıydı. Onlar, 'Bu bir Roma mezarı değil' diyorlar ki öyle demekte haklılar çünkü onların meslekleri bu değil. Onların onu tanımaması son derece normal fakat savunmaları son derece ilginç. Bunu yıkarken aslında bunun tarihi eser olduğunu biliyorlar. Çünkü bunun 100-150 yıllık bir menfez olduğunu söylüyorlar. 100 yıllık eser Osmanlı dönemi su kanalı olur. Dolayısıyla Osmanlı dönemi bir su kanalını yıkmakta da hiçbir sakınca görmüyorlar. Hatta, 'Bu hat üzerinde 120 tane yıktık' diye rakam verdiler. Ne yapıp ettiklerini biz bilmiyoruz neticede. Orada göz göre göre, gözümüzün önünde yıkıma devam ettiler, durduramadık. Adeta alaya alındık, dalgaya alındık. Polis arkadaşlar geldiğinde zaten büyükçe bir kısmı yıkılmıştı ve şu anda tamamen moloz durumunda."
Alanda bulunan Roma mezarının sık bulunabilen bir eser olmadığını söyleyen Gölcük, söz konusu mezarın en erken tahminle bin 800 yıllık olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
"Halbuki oda mezar dediğiniz basit, sık bulunabilir, her zaman ortaya çıkabilir bir kültür varlığı değildir ama bugün bunu gözlerimizin önünde, halkın önünde, Kültür Bakanlığı arkeologlarının önünde maalesef kaybettik. Roma dönemi mezarları tipoloji olarak klasik bir tipe sahiptir ve bu mezar milattan sonra üçüncü yüzyıla ait bir Roma mezarı. Yani kaybettiğimiz mezar en erken tahminle bin 800 yaşında bir mezardı."
Yıkıma müdahale etmek için gittikleri çalışma alanında vatandaşların kendilerine tepki göstermelerinden de yakınan Gölcük, "Vatandaşlar bizim çalışmaları durdurmak istememize tepki gösterdiler. 'Biz burada çamurdayız, mahalle bölündü, yıkılsın gitsin' diye bir tepki gösterdiler. Dolayısıyla her zaman olduğu gibi tarih, Kültür Bakanlığının çalışmaları, arkeologlar yine yalnız. Yıkıldı ve bitti" dedi.
Tarihi eserlerin devlet malı olduğunu ve konunun savcılığa intikal ettiğini söyleyen Gölcük, konu ile ilgili olarak teknik rapor tutacaklarını ve bu raporları Koruma Kurulu'na göndereceklerini söyleyerek, "Eser yıkılıp gitti, eseri kaybetmiş olduk ancak kanuni açıdan bunun bir cezası olmalı çünkü bu mezar 2863 sayılı kanun kapsamında devlet malı niteliğinde bir eserdi. Varlığı bilinsin ya da bilinmesin bunlar devlet malı niteliğindedir ve korunması gerekir. Alana gelen emniyet güçleriyle tutanak tutarak, gerekli şikayetlerimizi yaptık. Konu savcılığa bildirildi. Bu konuda aynı zamanda Kocaeli Müze Müdürlüğü olarak da tutacağımız teknik raporları Koruma Kurulu'na göndereceğiz. Gerekli şikayetlerde bulunacağız ama üzücü olan, orada bir eseri hem de gözlerimizin önünde kaybetmek oldu" diye konuştu.
İş makinelerinin her zaman arkeologlardan hızlı çalıştığını ifade eden Gölcük, şunları söyledi:
"Hat boyunca izlemek açısından bir çalışma yapılacak. Yetkili, 'Alanda 120 tane yıktık' dedi ama mahkeme sürecinde, 'Ben öyle bir şey demedim' de diyebilir. Dolayısıyla gözlerimizin önünde yıkılan bir şeye sahip olmak bile bu kadar zorken öncesi hakkında bir tespitte bulunmak neredeyse imkansız çünkü maalesef kepçeler her zaman arkeologlardan hızlı çalışıyor."
(UU-GS-Y)

15.02.2013 14:39:45 TSI

Editör: Wan Haber