CHP Genel merkezinde düzenlenen Parti Meclisi Toplantısının açılışında konuşan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bütün dünyanın Türkiye’ye kaygı ile baktığını belirterek, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in Türkiye ziyaretine ilişkin “Bir ülkenin başkan yardımcısı gelip, yanına büyükelçiyi de alıp Türkiye’de demokrasinin erdeminden bahsediyorsa oturup düşünmelisiniz” ifadelerini kullandı.

“DEMOKRASİ İÇİN BEDEL ÖDEMEYE HAZIRIZ”

Kendi içinde demokrasisi olmayan bir partinin ülkeye demokrasi getiremeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, “AKP’nin demokrasiyi getirme gibi bir niyeti de yok. Kendi ülkenize demokrasiyi getiremiyorsanız, demokrasi eksiğiniz varsa, bir baskı egemense toplumda oturup düşünmemiz gerekiyor. Bizim görevimizin ağırlığı burada ortaya çıkıyor. Bu ülkede aydınların yüklendiği görevin ağırlığı, bizim yüklendiğimiz görevin ağırlığı burada ortaya çıkıyor. Bedel ödenmeden demokrasi gelmemiştir dünyada hiçbir yerde. Bizim ülkemizde de bedeller ödenmiştir ve ödenecektir de. Halkımızın şunu bilmesini isterim, o bedelleri biz ödemeye hazırız. Sayın Davutoğlu, ‘biz de demokrasi istiyoruz’ diyorsa o zaman kendisine şunu söylüyoruz, biz hazırız, sizde hazırsanız, biz kendi düşüncelerimizi açıklayacağız, o da kendi düşüncelerini açıklasın. Bu ülkeye demokrasiyi birlikte getirelim. Neden birileri bedel ödesin. Birde bedel ödemeden getirmiş olalım. Neden birileri bize ‘demokrasiyi getirin’ diye dayatsın. Birileri dayatmadan kendi özgür irademizle demokrasiyi getirelim” dedi.

“TBMM’NİN ÜZERİNDE VESAYET VAR”

Türkiye’ye demokrasi gelecekse darbe hukukundan arınılması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bir, diyoruz ki, elinde sopa olan devlet istemiyoruz, halkına hesap veren, hizmet eden bir devlet istiyoruz. Elinde sopa olan devlet ortaçağ devletidir. Halkımız hukukun üstünlüğüne inanan bir hukuk devleti istiyorlar, varsanız buyurun. İki, çok darbeler yaşadık. İdam sehpalarında siyasetçilerimizi, gencecik çocuklarımızı idam ettik. Darbeciler kendi hukuklarını oluşturdular, kendi yasalarını çıkardılar. Bir darbe hukuku oluştur ülkede. Açık ve net söylüyoruz, birinci sınıf demokrasi istiyorsanız hep beraber darbe hukukundan Türkiye’yi arındıralım. Düne kadar diyorlardı ki, ‘CHP darbecileri destekliyor.’ Her dönem darbelere karşı olduk, sizde karşıysanız gelin darbe hukukunu değiştirelim. Siz getirdiniz de biz ‘yok’ mu dedik. Biz şimdi sizi zorluyoruz, gelin darbe hukukunu değiştirelim. Üç; hiç kimse yargıya güvenmiyor. Yargıyı bu hale kim getirdi. Biz yine söylüyoruz, adaleti başta siyaset olmak üzere her türlü vesayetten kaldıralım. Her türlü yasal değişikliğe hazırız. Gelin yargıyı bağımsız kılalım, bağımsız demek hiç denetlenmeyecek anlamında değil, yargının kendi içinde kendisini denetleyen mekanizmaları oluşturalım ve Türkiye’ye gerçek anlamda adaleti getirelim. Dört; darbeciler yasa yaparken kendi geleceklerini düşünürler. Geçmişten ders almazlar, geleceği de göremezler darbeciler. Öyle dar kalıplar içine sokarlar ki toplumu, toplum nefes alamaz haline gelir, Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası, gelin kaldıralım. Yeni Siyasi Partiler Yasası, yeni Seçim Yasası çıkartalım. Önümüzde engel ne? Şu milli irade parlamentoya tam yansısın. Milli iradenin önüne neden baraj kuruyorsunuz. Şimdi ben merak ediyorum darbeci kim, darbecileri savunan kim? Ezberleri bozacağız Türkiye’de, bütün algıları yerle bir edeceğiz. CHP’ye yönelik olarak bugüne kadar oluşturulan haksız algıları yerle bir etmek durumundayız. TBMM’nin üzerinde vesayet vardır, milli iradenin üzerinde vesayet olur mu? Gelin bunları kaldıralım. Size açık çek veriyoruz, biz uygar dünyanın parçası olmak istiyoruz, gelin hep beraber bunların hepsini kaldıralım. TBMM gerçek anlamda milletin meclisi olmalı. Biz darbecilerden yana değiliz, ama siz darbe hukukundan yanasınız, neden kaldırmıyorsunuz. Beş; düşünceyi açıklama özgürlüğü. Ben düşüncemi dile getirmeyeceksem biz nasıl tartışacağız? Aklımıza ihanet oluruz düşüncemizi açıklayamazsak. Düşünceyi açıklama özgürlüğü her şeyden önce insana saygıdır, ahlaka, adalete saygıdır. Düşüncelerimizi açıklayacağız ki, bir masada oturduğumuz zaman uygarca tartışalım. Altı, medya özgürlüğü. Bir ülkede medya özgür değilse halk özgür değildir. Halkın haber alma özgürlüğü tıkanmıştır. Siz medya üzerine baskı kuruyorsunuz, ‘şu haberleri yapma, yaparsan seni hapse atarım.’ Yok böyle bir şey. Gelin anayasaya, üç büyük güçten söz ediyor ya, ‘dört, medya’ diyelim oraya. Madem medeni bir dünyanın parçası olmak istiyoruz, o zaman oraya ‘dört, medya özgürlüğü’ diyelim. Medya bütün çağdaş demokrasilerde dördüncü güç, neden bizde dördüncü güç olmasın?” açıklamasında bulundu. 

Editör: Wan Haber