Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Kaptan Kartal, "Terör bitmeli ama bu asla terörün amaçlarına hizmet edecek düzenlemeler yaparak olmamalıdır" dedi.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan BBP Genel Başkan Yardımcısı Kaptan Kartal, "Kavganın, terörün bitmesi hepimizin arzusu. Kimse 'kan aksın, insanlar ölsün' demiyor. Barış olsun ama 'bunun maliyeti, terörün maliyetinden daha yüksek olmasın' diyoruz. Zaten barıştan maksat, milletçe ödediğimiz maliyetleri artırmak değil, azaltmak olmalıdır" dedi.
Daha ağır maddi ve manevi bedeller ödeyeceksek, bunun adının barış değil, mağlubiyet olacağını kaydeden Kartal, "Bugün, bazı çevrelerin Kürt sorunu dediği sorun, terör yoluyla oluşturulmuş bir sorundur. Bu bakımdan, Kürt sorunu terörü değil, terör Kürt sorununu oluşturmuştur. Terör bitmeli ama bu asla terörün amaçlarına hizmet edecek düzenlemeler yaparak olmamalıdır. Bölünmeye, parçalanmaya yol açacak tavizler sadece terörü çözmez. Allah muhafaza Türkiye'yi de çözersiniz. Muharebeden muhabereye dönme asla doğru bir şey değildir" dedi.
Risk almanın siyasette önemli bir meziyet olduğunu, ancak ülkenin geleceği söz konusu olduğunda bin defa düşünüp ondan sonra karar vermek gerektiğini belirten Kartal, "Birilerinin pohpohlaması ile ülkenin kaderi ile oynanmaz. Aziz olanı rezil, rezil olanı aziz etmenin haklı bir yanı yoktur. Çok değil birkaç hafta önce idamları tartışıyorduk. Sayın Başbakan her konuşmasında idam cezalarının getirilmesi yönünde güçlü bir talep olduğunu dile getiriyordu. Sonra teröristlerle kucaklaşan BDP milletvekillerini konuştuk. Başbakan bu milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılacağını kesin bir dille ifade etti. Şimdi Öcalan'la görüşmeyi konuşuyoruz. Bu kadar kısa zamanda bu kadar çelişkiyi izah edebilmek mümkün mü? Düne kadar İmralı canisinin posterini asmak suçtu. Devletin oturup konuştuğu bir adam, sokaktaki vatandaş için suçlu sayılabilir mi. Kimseye artık Öcalan'ın arkasına takılmayın, peşinden gitmeyin de denilemez" diye konuştu.
Kartal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İmralı sürecine kadar Öcalan, liderliğini sadece terör örgütüne kabul ettirmiş bir şakiydi. İllegal bir hüviyetten legal bir duruma dönüştürmenin anlamı yoktur. Devletle görüşen Öcalan, Güneydoğu'da PKK ile arasına mesafe koyan milletimiz açısından da sıkıntılar oluşacaktır. Devletin görüştüğü bir mahkumla kimse arasına mesafe koymaz, risk almaz. Habur rezaletinden sonra örgüt, 'Güneydoğu bize verildi, Öcalan çıkacak, özerk bir yönetim kurulacak, herkes tarafını seçsin' diye propaganda yapıyordu. Şimdi bu söylemlerin devam etmeyeceğinin garantisi nedir. Terör mücadelesi bu kadar iyi giderken, dağılmaya yüz tutan bir örgütle yeniden görüşmeye gerek var mıydı. Öcalan'a şişeden çıkmış cin muamelesi yapmanın, dile benden ne dilersen dedirtmenin ne anlamı var? Dışarıdayken kazanamadığı liderlik vasfını, içeride oturduğu yerden kazandırmanın ülkemize ne faydası olabilir? Biz birileri gibi ne İmralı'ya ne de Silivri'ye gideriz. Biz Anadolu'ya milletimizle kucaklaşmaya gideriz."
(BK-CC-Y)

10.01.2013 13:15:26 TSI

Editör: Wan Haber