Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, son günlerde yaşanan İmralı görüşmeleri ile ilgili olarak, "Bu bile milletimizde 'terör bitecek' diye bir heyecana, ümide yol açtı. Hakkari'de bile sanki güneş açtı, insanlar sokağa çıktılar, hal hatır sormaya başladılar" dedi.
Arınç, Manisa'da AK Parti İl Başkanlığı'nın yeni binasını ziyaret etti. Burada gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Arınç, terör sorunu, ABD Büyükelçiliği saldırısı gibi önemli konularda açıklamalarda bulundu. Bir gazetecinin İmralı görüşmelerine yönelik sorusu üzerine Arınç, sürecin içinde şu anda hükümetin bulunmadığını, böyle bir gelişmenin bir yol haritasına bağlı olduğunu söyledi. Arınç, "Böyle bir sürecin bir şekilde başlaması şüphesiz Türkiye şartları içerisinde bir yol haritasına bağlı. Biz doğrudan karşımıza muhatap alarak, hükümet, başbakan, bakan olarak 'gel bakalım Öcalan seninle oturalım, pazarlık yapalım' diyemeyiz. Bunu dersek millet bizi affetmez, böyle birşey olmaz" dedi.
Dünyadaki bütün istihbarat teşkilatlarının yasa dışı örgütlerle mücadele konusunda kendisine verilen görevi yerine getirdiğini, Türkiye'de de Milli İstihbarat Teşkilatı'nın önleyici çalışmalar yaptığını, bu istihbaratlar sayesinde faillerin yakalandığını kaydeden Arınç, sözlerine şöyle devam etti:
"Bunları gazeteler yazmıyor. '100 kilo patlayıcıyla, şu plakalı araç, şuradan şuraya gidiyor' diye haber alsak biz bunu bütün Türkiye'de takip ediyoruz. Takip ettiğimiz bir yerde de kıstırıyor yakalıyoruz. O patlayıcı hedefine kadar gitse ikinci bir Gaziantep, ikinci bir Kayseri faciası olabilirdi. Emniyet ve askeri istihbaratın da MİT'in de tek gayesi vardır. Suçun işlenmesine engel olmak. Bunu önceden haber almak. Çok büyük bir olayı çok küçük şeyle atlatmış olabilirsek bu istihbaratın faydasıdır. Burada MİT, PKK gibi acımasız bir bölücü terör örgütüyle mücadelede çok önemli rol üstleniyor. Denilmiş ki 'Öcalan'la temas kurulursa bundan sonrası için bir şeyler yapılabilirse örgüt silah bırakabilir'. Bu bir varsayım. Peki bu varsayımın gerçekleşme ihtimali var mı Bakmışlar olabilir. Ondan sonra ne yapılacak MİT kendisiyle bir irtibat kurmuş. Bu irtibatın sonunda 'ben bazılarıyla görüşmek istiyorum' demiş. Bazıları gittiler görüştüler. 'Bundan sonra şöyle şöyle de olabilir'. MİT'in aklı yatarsa 'peki o da olsun' diyebilir. Şimdi ne başbakanımız, ne içimizden birimiz, ne parti grubumuzdan bir kimsenin bu yapılan görüşmelerle ilgili en küçük bir ilgisi bile yok. Olsaydı 'AK Parti işin içinde', 'hükümet işin içerisinde' derlerdi."

"HAKKARİ'DE BİLE SANKİ GÜNEŞ AÇTI"
MİT'in yürüttüğü görüşmelerin siyasi bir karar alma gerekliliği noktasına gelmesi durumunda bu kararı öncelikle AK Parti ve hükümetin alacağını, daha sonra parlamentonun alacağını anlatan Arınç, "Şu anda biz daha işin neticesinin bir ışığını görme noktasında değiliz. Sadece bu bile milletimizde 'terör bitecek' diye bir heyecana, ümide yol açtı. Hakkari'de bile sanki güneş açtı, insanlar sokağa çıktılar, hal hatır sormaya başladılar. Artık kepenkler açıldı. 'Türkiye çözüme gidiyor' diye bir heyecan duydular. Güvenlik güçleri de etkili çalışmasıyla terör örgütünün de acımasız eylem yapamaz durumda getirdi. son 6 aydır örgüt çökmüş durumda. Durmuyorlar ama eski kanlı eylemlerini de yapamıyorlar. Çünkü başlarında komutanlarıyla asker arazide. Bugüne kadar girilemeyen yerlere giriyorlar, alınamayan neticeyi alıyorlar. Özel Harekat'tan askere kadar herkes arazide nefes aldırmıyor. Örgüt son yıl içinde o kadar büyük kayıplar verdi ki mecali bile kalmadı. Demek ki bir işin başlaması için uygun bir vasata da ihtiyaç var. O uygun vasat, Türkiye için ne kadar avantajlıysa örgüt açısından o kadar zavallı bir durumu gösteriyor. Bu arada 'filan milletvekili şöyle demiş falan milletvekili böyle demiş'. Keşke demeseler. Çünkü herkesin şu anda susması lazım. Sürece destek olması lazım. Bugüne kadar yaşadığımız acı olayları ve travmaları hatırlatacak davranışlarda bulunmaması lazım. Biz bazen öyle laflar ediyoruz ki belki bazıları yanlış bile anlıyor. Buna ihtiyacı var Türkiye'nin. Her gün şehit cenazeleri gelmesini mi arzu edeceğiz Bundan sonra hayır, bu şehit cenazeleri artık gelmesin. Fidan gibi gençlerimiz hayatını kaybetmesin" dedi.

"ZİYARETÇİ YÖNETMELİĞİNİN HÜKÜMLERİ VAR"
İmralı görüşmeleri ile ilgili bir diğer gazetecinin sorusunu yanıtlayan Arınç, "Örgütün silah bırakmasını ve Türkiye sınırları dışına çıkmasının bu görüşmeler devam ettikçe belki sağlanabilecek bir sonuç olduğunu ifade etmişlerdir. Daha sonra BDP'li eş başkanlar 'bizim de gitmemiz lazım' diye konuştular. Bu, parti açısından kendilerinin söyleyeceği bir söz, garip birşey değil. Giden iki milletvekili de BDP milletvekiliydi. Her ne kadar Ahmet Türk resmen BDP'li olmasa da, bağımsız milletvekili sayılsa bile. Bildiğiniz gibi bakanlar kurulu toplantısından sonra İmralı ile yapılacak görüşmelerin statüsünü açıklamıştım. İnfaz Kanunu'nun bazı hükümleri var. Ziyaretçi yönetmeliğinin hükümleri var. Eğer bir milletvekili veya birkaç milletvekili ağırlaştırılmış müebbet ağır hapsine mahkum bir insanla görüşmek isterlerse, bu Öcalan da olabilir bir başkası da olabilir. Bildiğiniz gibi Öcalan'ın yanında 5 tane daha aynı cezadan hüküm giymiş insan var. Ayrı yerde kalıyorlar ama zaman zaman biraraya gelebiliyorlar. Çünkü infazları aynı hükme tabi. Bunlardan birisini milletvekili ve milletvekilleri ziyaret etmek isterse bu konuda karar verme yetkisi Adalet Bakanlığına aittir. Adalet Bakanlığı bunu değerlendirir, 'uygun görmedim' der, bugüne kadar olduğu gibi vermeyebilir. 'Uygundur, şunlar şunlar gidebilir' der. Gittikleri zaman da nasıl görüşme yapılacağı ziyaret yönetmeliğinde anlatılmıştır. Benim bildiğim kadarıyla birkaç milletvekilinin yeniden adaya gitme isteği olmuştur. Bu konu Adalet Bakanlığımız tarafından halen inceleniyor. Talep hakkında bir karar verilmedi, verilebilir. Şu ana kadar gitmeleri konusunda bir karar verilmemişse bu ret anlamına gelmez, verilmeyeceği anlamına gelmez. Günü geldiğinde, 'şunlara şunlara izin verilmiştir' denilebilir. Bence süreci böyle takip etmekte fayda var" dedi.

"BU İŞİ BİTİRMEK İÇİN ELİMİZDEN GELEN HERŞEYİ YAPIYORUZ"
Türkiye'nin 30-35 yıldır terör sorunu nedeniyle büyük kayıplara uğradığını, bu sorunun bitmesi için çaba sarf ettiklerini dile getiren Arınç, bu konuda toplumun desteğinin yanlarında olduğunu belirtti. Arınç şöyle konuştu: "Bu işi bitirmek için elimizden gelen, aklımızın erdiği her şeyi yapıyoruz. Biz MHP, CHP gibi zaman tünelinde kalmış partilerden değiliz. Eğer silahla, öldürmekle, bombalamakla bu işler çözülmüş olsaydı 1990, 1991, 1992, 1993'de çözülürdü, 1999'da Öcalan yakalandığında çözülürdü. Gerisini söylemeyeceğim. Ama çözülmedi. Demek ki o zaman silahla çözüm noktasından biraz uzaklaşmış, aslında ekonomik, siyasi, toplumsal, başka şeyler de yapmamız gerektiğine inanmış noktadayız. Bunu AK Parti yapacaktır. Millet AK Partiye inandığı için bu süreç başladığından şu ana kadar milletimizin yüzde 80 desteği hükümetimizin arkasındadır. Medyanın, halkın, sivil toplum kuruluşlarının, şehit ailelerinin desteği, 'bu işin çözün, biz size güveniyoruz' noktasında AK Parti'nin arkasındadır. Yeter ki biz yanlış yapmayalım. Milletimizin bu güvenini boşa çıkaracak bir şey yapmayacağız."

"CHP HALA EMEKLİ OLMADI"
Süreçle ilgili değerlendirme yapmanın sürece zarar verebildiğini vurgulayan Arınç, "Ortada sıcak bir hava var. Milletvekilimin bir tanesi böyle edepsizlik yapmış, öbürü yanlış bir şey demiş. Konuşmasalar keşke. Bunları yapmasalar keşke. Ama milletin bunlara başını çevirip baktığı yok. Milletin gözü bu işin sonuçlanacağı konusunda hükümetimizin üzerinde. Duası arkamızda. Millet bize güveniyor. Size güvenseydi sizi iş başına getirirdi. Sizden nefret ettiği için bak CHP 63 senedir tek başına iktidara gelemiyor. 63 sene yahu. Emeklilik yaşı. Danışmanım bile 65'e girdi emekli oldu. Adam emekli oldu CHP hala emekli olmadı. 63 senedir iktidara gelemiyor adam. Yüzde 25'i aldı mı oynuyor, seviniyor. Davul çaldırıyor. 15 aylık partiyken tek başına iktidara geldik yüzde 50'lere geldik" diye konuştu.

ABD BÜYÜKELÇİLİĞİ SALDIRISI HAKKINDA KONUŞTU
ABD Büyükelçiliği'ne yönelik saldırıda hayatını kaybeden güvenlik görevlisine baş sağlığı dileyen, yaralanan gazeteci Didem Tuncay'a ise geçmiş olsun dileğinde bulunan Arınç, 10 seneden bu yana hastalığın pençesinde olan bir kişinin örgüt tarafından canlı bomba olarak kullanıldığını ifade etti. Arınç, "Bu acı bir olaydır. Bereket güvenlik güçlerimiz olayın üstüne gittiler, fail ortaya çıktı ve bir daha bu olayın yaşanmaması konusunda gerekli tedbirler gözden geçirildi. DHKP-C örgütü eski Dev-Yol'dan, Dev-Sol'dan günümüze kadar gelmiş, Marksist, Leninist Türkiye kurmak amacıyla anayasal rejimi silah zoruyla değiştirmek isteyen eli kanlı bir örgüttür. Daha çok mülki amirlere, polislere yönelik cinayet işleyen bir şebeke. İnşallah bu son eylemleri olur. Gözlerimiz üstlerindedir. Maalesef geçmişten bugüne Türkiye'de terör amaçlı acımasız örgütlerden biri olarak faaliyet gösteriyor. Biz Türkiye'de sadece PKK bölücü terör örgütü var sanıyoruz, halbuki bunların sayısı 11-12 civarındadır ve alfabede harf kalmaz ki bunları tarif edebilelim. TİKKO'su ayrıdır, DHKP-C'si, MLKP'si ayrıdır. Hepsinin kötü niyetleri, çirkin niyetleri vardır. Türkiye'yi güçsüzleştirmek, Türkiye'de yaşayan milletimizi korku, endişe içerisinde bırakmak, mala ve cana zarar vermek ve kendi batıl ideolojilerini gerçekleştirmek için fırsat buldukça eylem yapıyorlar. Hamdolsun biz de bunlarla mücadelemizle bugüne kadar başarılı oluyoruz. Ama herşeyi önlemek mümkün olmuyor. Herkesin başına bir polis, jandarma dikmek mümkün değil. Allah milletimizin her birini bu tür felaketlerden kötülüklerden muhafaza etsin. Güvenlik güçlerimize Allah kolaylık, başarı versin. Hayatını kaybetmiş tüm yurttaşlarımızı da rahmetle minnetle anıyoruz. Allah onlara da ebedi cennetlerinde rahmetiyle muamele eylesin".
Bir gazetecinin saldırıda bir ülkenin parmağının olup olamayacağıyla ilgili sorusu üzerine Arınç, "Son olayda hangi ülkenin etkisi vardır yoktur bu konu tespit edilebilmiş değil. Türkiye dışında bazı ülkelerin Türkiye'nin güçlenmesini istemediklerini, Türkiye'de kaos ortamı olursa daha iyi olacağını, kendi ülkelerinin menfaati için Türkiye'nin kendi içinde huzursuz olmasını isteyen ülkeler olabilir. Bunlara siz isim de koyabilirsiniz. Ama bir hükümet üyesi olarak, hükümette görevi olan bakan olarak, 'bu işin arkasında şu ülke vardır' diyemem. Bir, bu doğru olmaz ikincisi ciddi kanıtların elimizde olmadığını söylemek istiyorum. Maddi destek itibariyle bazı ülkelerin desteği olabilir ama bu eyleme yönelik "sen şunu yap" şeklinde bir talimatları varsa bu hangi ülke olacaksa, 'x' ülke diyelim, bunun tespit edilmesi gerekir.
Fransa'da 3 PKK'lı kadının öldürülmesinin arkasında da 'hangi ülke vardır' tartışmasının yoğun olarak yaşandığını biliyoruz. Manisa'da 25 yıl avukatlık yapmış bir insan olarak söyleyeyim, olayın faalini bulursunuz, elinde tabancasıyla teslim alırsınız. Ama arkasındaki azmettiriciyi bulmak kolay olmaz. Ama 'bu suçu işleten kimdir' derseniz onun ciddi tahkikatla ortaya çıkması lazım. Çok konuşmazlar, kolay da ortaya çıkaramazsınız. Azmettiricinin kim olduğunu bilmek çok zor bir şey. ABD Büyükelçiliği gibi çok sıkı korunan bir yerde daha kapıda fark edildiği için orada patlatmış. Bir ülke ismi zikrederken de sizin de bizim de çok dikkatli olmamız lazım. Devletler arasındaki ilişkilerin iyi olması bizim için asıldır. Tahkikat derinleştirilir, bağlantılar araştırılır bir şey bulunursa da belki devlet sırrı kabul edilir. Biz onu biliriz ama herkesin bilmesine de gerek olmayabilir."
BDP'li bir milletvekilinin polise silah çekme girişiminde bulunduğu iddiasıyla ilgili sorusuna ise "Böyle bir şey yapıldıysa haberim yok. Daha önce emniyet amirini tokatlamaktan tutunuz doktor dövmeye kadar bazı çirkin hareketlerde bulunmuşlardı. Ama böyle bir davranış hiçbir zaman affedilemez. Polise karşı olsun, başka kamu görevlisine karşı olsun hakaret etmek, silah çekmeye davranmak, tehdit etmek telin edilecek bir davranıştır. Bunu kabul etmem mümkün değil" ifadelerini kullandı.
Arınç, bir süre önce Türkiye'ye gelen ABD'li kadının öldürülmesiyle ilgili olarak da, "Çok çirkin bir olaydır. Ülkemizi şu veya bu sebeple ziyarete gelen ABD'li kadının ülkemizde hayatına feci şekilde son verilmesi çok çirkin, üzücü bir olaydır. Televizyon haberlerinden izliyorum polisiye vakadır. Cesedine yeni ulaşıldı. Derin bir tahkikatla onu öldüren veya öldürenlerin ortaya çıkarılması mümkün olabilir. Ama ben işin siyasi boyutunun olduğunu düşünmüyorum" diye konuştu.
(ÖND-ÖK-Y)

04.02.2013 15:18:01 TSI

Editör: Wan Haber