Diyarbakır'da rivayete göre kente ismini veren bakırcılık mesleği teknoloji karşısında gün geçtikçe erimeye devam ediyor. Bakırcı ustalarının sayılarının her geçen gün azalması ve bir zamanlar kalabalıktan geçilmeyen tarihi bakırcılar çarşısındaki sessizlik, mesleğin son demlerini yaşadığının göstergesi gibi.

1975-1980 yılları arasında yaklaşık 200 bakır ustasının yer aldığı çarşıda şu andaki ustaların sayısı parmakla sayılacak kadar az. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte sadece süs eşyası olarak kullanılmaya başlanan bakır mutfaklardaki raflardaki yerini çelik ve alüminyumdan yapılan ürünlere bırakırken, belki de az sayıdaki ustanın ömrünün dolmasıyla birlikte mesleğin de ömrü dolacak. Sur ilçesindeki tarihi bakırcılar çarşısında 60 yıla yakın süredir bakırcılık mesleğiyle uğraşan ve bu mesleğe sanat gözüyle baktığını dile getiren bakır ustası Necati Yalçın, kendisinin ömrünün dolmak üzere olduğunu belirterek, yeni neslin mesleği öğrenmek istememesi nedeniyle mesleğin yok olacağını ifade etti.

Şuanki neslin kısa yoldan para kazanma peşinde olduğuna dile getiren Yalçın, babasından öğrendiği bu mesleği kendi çocuklarının bile öğrenmek istemediğini ifade etti. Önceki yıllara oranla bakırdan yapılan ürünlere olan talebin çok düştüğünün altını çizen Yalçın, karın tokluğuna çalıştıklarını dile getirdi. Bakırdan yapılan ürünlerin çelik ve alüminyumdan yapılan ürünlere oranla daha ucuz ve uzun ömürlü olduğu dile getiren Yalçın, bakırcılık sanatının son demlerini yaşamasından dolayı hayli kaygılı olduğunu belirtti.

Yalçın, bakır ürünlerinin özel desenleri ve motifleriyle başta mutfak alanında olmak üzere birçok alanda kullanıldığını söyleyerek, yaptıkları mutfak araçlarını şöyle sıraladı: "Kazan, quşxane (tencere), tava, sini-tepsi, lenger, sahanlar, sîtil, tas, leğen-teşt, ibrik-sülehye (sürahi), gümgüm, cezve, güldanlık, kildan, semaver, şerbetlik, bardak." DİHA

Editör: Wan Haber