Aydın Halk Sağlığı İl Müdürü Dr. Şenol Okur, veremden korunmanın aşılama dışındaki diğer tüm boyutlarıyla da vatandaşlara anlatılması gerektiğini belirtti.
Halk Sağlığı Müdürü Dr. Şenol Okur, Verem hastalığı ile ilgili toplumun bilgilendirilmesi ve bu hastalığa karşı bütün kesimlerin dikkatinin çekilmesi amacıyla her yıl Ocak ayının ilk Pazar gününden başlayan haftanın Verem Savaşı Eğitim ve Propaganda Haftası olarak düzenlendiğini söyledi. Okur, "Veremden korunmada, diğer birçok hastalıktan farklı olarak, sadece aşılama hizmetleri yeterli olmamakta ve veremli hastaların tedavisi ve erken tanısı da koruyucu hizmetler içine girmektedir. Bu nedenle verem hizmetlerinin sadece aşılama yoluyla değil, tüm boyutları ile halkımıza anlatılmasının, yani halk eğitiminin özel bir önemi mevcuttur. Eğitim çalışmalarımız, yıl boyunca devam etmektedir. Veri kalitesini arttırmak, programın izleme ve değerlendirilmesinin anlık yapılmasının sağlanması ve bu sayede Ulusal Tüberküloz Kontrol Programının güçlendirilmesi amacıyla Verem Savaş Dairesi Başkanlığımızca Elektronik Tüberküloz Yönetim Sistemi (e-TYS) kurulması çalışmaları yapılmış ve sisteme geçilmiştir. Verem Hastalığı (Tüberküloz), insanlık tarafından bilinen en eski, dünyada her yıl milyonlarca insanı tehdit eden, acil hareket planı gerektiren, ölümcül ancak tedavi edilebilir bulaşıcı bir hastalıktır. Tüberküloz mikrobu vücuda girdikten sonra uzun süre hastalık yapmadan kalabilir. Bu dönemde vücut tarafından oluşturulan savunma yanıtları, mikropları aktif olmayan bir şekilde tutarlar. Buna tüberküloz infeksiyonu ya da kişinin infekte olması diyoruz. Bu kişilerde hiçbir klinik belirti olmayıp kendilerinin infekte olduğunu genellikle bilmezler. Ancak Tüberkülin (PPD) cilt testi yapılırsa pozitif netice verir, bu yolla infekte olduğu anlaşılır" dedi.
Veremin solunum yolu ile bulaşan bir hastalık olduğuna işaret eden Okur, "Akciğer veremi olan bir kişinin öksürme, aksırma ve konuşma sırasında havaya saçtığı mikropların sağlam kişiler tarafından solunum yoluyla alınması ile bulaşır. Aksırma ve öksürme sırasında ağızın kapatılması, odanın havalandırılması hastalığın yayılmasını engelleyen en basit ve en etkin yollardır. Verem yiyecek, içecek ve kullanılan ortak eşya ile bulaşmaz. Verem kalıtımsal bir hastalık değildir. Ailede veremli bir kişi olduğunda hastalığın en kolay bulaşabileceği kişiler çocuklardır. Verem mikrobu alan kimselerin hepsi hastalığa yakalanmaz. Ancak mikrobu bir kere alan kişi bunu ömür boyu taşır ve AİDS, şeker hastalığı, mide rezeksiyonu, böbrek nakli gibi hastalıklarda; herhangi bir nedenle vücut direncini düşürecek bir ilaç kullanımı ya da alkolizm, uyuşturucu kullanımı gibi durumlarda verem hastalığı kolayca ortaya çıkar" diye konuştu.
Veremin belirtileri ve tedavisi hakkında da bilgiler veren Okur, şunları söyledi: "Hastalığın başlıca belirtileri öksürük, balgam çıkarma, kilo kaybı, iştahsızlık, ateş, gece terlemeleri, öksürük ile kan gelmesidir. Öksürük en sık ve en önemli belirti olup, öksürüğü üç haftadan çok devam edenlerin en yakın Verem Savaş Dispanserine başvurmaları gerekir. Tedavide başarı için hasta tedavi eden personel ile işbirliği içinde olmalıdır. Genellikle tedavinin en az ilk iki ayında hastane tedavisi veya evde yatak istirahati uygulanmalıdır. Yeterli ve dengeli beslenme, uygun hayat şartları ile tedavi desteklenmelidir. Sigara ve alkol kullanılmamalı, terk edilmelidir. Tedaviden sonra uygun aralıklar ile dispanserde kontrollere devam edilmelidir. Bilinmelidir ki; verem tedavi edildiğinde kesinlikle şifa bulan bir hastalıktır. Ancak hastalık hiç tedavi edilmezse hastaların yüzde 50'si kısa süre içinde kaybedilir. Halkımızın Verem konusunda ilgisinin çekilmesi, hastalık hakkında aydınlatılması, vereme karşı korumanın öğretilmesi ve Verem savaşına katılımının sağlanması bizim için önem taşımaktadır"
(MB-İK)

09.01.2013 11:45:11 TSI

Editör: Wan Haber