Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, başarısız olanların değil, denemeyenlerin ve vazgeçenlerin kaybettiğine dikkat çekerek, "Hayatta başarılı olanlar, korku ve endişelerin kendilerini engellemesine izin vermeyen, sürekli deneyen girişimcileridir" dedi.
MTSO'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Yönetim Kurulu Başkanı Aşut, Mersin Doğa Koleji'nin daveti üzerine, okul öğrencilerine girişimciliği anlattı. Kolejin konferans salonunda öğrencilerle buluşan Aşut, okulun müfredatına 'Girişimcilik Dersleri' koymasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Gençleri sürekli memur olmaya şartlayan bir eğitim sisteminden kurtulmak gerektiğini ifade eden Aşut, zenginliğin girişimcilikten geçtiğini, özellikle kadınların girişimciliğe ve iş yaşamına yönlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Meslek liseleri başta olmak üzere Mersin'deki tüm okulları gezerek girişimciliği özendireceklerini ve öğrencilerle buluşacaklarını aktaran Aşut, girişimciliğin bir kültür olduğunu ve genç yaşlarda bu fikre aşina olamayanların ileri yaşlarda girişimci olmakta zorluk yaşayacaklarını dile getirdi. Artık günümüz ekonomi dünyasının, nitelikli iş gücüne ve insan kaynağına önem verenlerin elinde yükseldiğine vurgu yapan Aşut, insan kaynağını kullanmayan bir ülkenin varlığını sürdürmeyeceğinin altını çizdi. Büyük ve gelişmiş ekonomilerin artık ham maddeyi değil, insan kaynağını kullanarak ilerlediklerini ifade eden Aşut, korkularla ve endişelerle yetiştirilen nesillerin kendine olan güvenini kaybettiğini, bu trendin tersine çevrilerek denemekten çekinmeyen ve korkmayan nesillerin yetiştirilmesi gerektiğini söyledi. Öğrencilere, hiçbir zaman, hiçbir konuda başarısız olmaktan korkmamalarını salık veren Aşut, "Çünkü başarısız olanlar değil, denemeyenler ve vazgeçenler kaybederler. Hayatımıza korkuların ve endişelerin yön vermesine izin vermemeliyiz. Hayatta başarılı olanlar, korku ve endişelerin kendilerini engellemesine izin vermeyen, sürekli deneyen girişimcileridir. Gençler unutmayın, hayalleriniz ne ise siz osunuz. Hayal kurup, bunu gerçekleştirmek adına çaba gösteren kişiler, er ya da geç bu hayali gerçekleştirirler. Aksi takdirde başkalarının hayallerini yaşar ve ömür boyu mutsuz olursunuz" diye konuştu.
Günümüzde değerler sistemi yaratamayan, bir felsefesi olmayan okulların insanların eğitimine bir katkı vermediğini dile getiren Aşut, "Sadece okul binası ile işler çözülseydi yüz binlerce okulu ile Türkiye, şu anda uzay çağını yaşıyor; yüzlerce işletme fakültesi olan, her yıl binlerce işletme mezunu bulunan Türkiye'nin, en az 5 milyon girişimcisi olurdu. Ancak ne yazıktır ki, Türkiye'de işletme, iktisat gibi bölümleri bitiren gençlerin yüzde 90'ı, kendilerine öğretilen bu sanal korkulardan dolayı memur olma yarışına girmiştir. Kalan yüzde 5'i akademisyen olmaya çalışır, yüzde 5'i de memur ve akademisyen olamayınca mecburen iş dünyasına atılır. Bu şekilde bir zenginlik olmaz. Ülkeler böyle zenginleşemez. Yani, müfredata girişimcilik eğitimi koymak yetmez. Bunun ruhunu vermek, felsefesini öğretmek gerekir. Bunun bilgi ve pratik alt yapısını hazırlamak gerekir. Ruhu olmayan hiçbir iş başarıya ulaşamaz. Ülkemiz için önemli olan şey ile değerli olan şeyin ayrımına varmalıyız" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'NİN EN DEĞERLİ ŞEYİ İNSAN KAYNAĞI"
Petrolü, doğalgazı, altın ve elması olmayan Türkiye'nin en değerli şeyinin ise insan kaynağı, gençleri ve kadınları olduğunu vurgulayan Aşut, ancak henüz bu potansiyel kullanılarak bir zenginlik yaratılamadığından yakındı. Bu potansiyelin ancak doğru bir eğitimle zenginliğe dönüşebileceğine dikkat çeken Aşut, şöyle devam etti: "Geçlerimizi, kadınlarımızı iş gücüne, ekonomiye sokamazsak, bunlar birer potansiyel olarak kalır. Bu potansiyel ancak doğru bir eğitimle zenginliğe dönüşür. Türkiye eğitim ortalamamız 7 yıl. Nasıl insanların bir eğitim seviyesi ve yaşı varsa toplumların da bir eğitim seviyesi ve yaşı vardır. Yani, Türkiye toplumu olarak henüz 7'nci sınıftayız. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin eğitim ortalaması ise 11-12 yıl. Yani gelişmiş ülkeler 12'nci sınıfta. Sormak istiyorum, 7'nci sınıftaki bir öğrenci, 12'nci sınıftaki bir öğrenci ile ne kadar rekabet edebilir? Gelişmiş dünyada kadınların iş gücüne katılımı yüzde 55-60. Bizde ise yüzde 25. Yani, kadın nüfusumuzun sadece 4'te biri ekonomik bir değer üretiyor. Dörtte üçü evde oturuyor veya evde oturmaya mahkum ediliyor. Tek zenginliği insan kaynağı olan bir ülkenin, bu kaynağı israf etme hakkı olabilir mi? Eğitilmiş insan kaynağınız varsa yapamayacağınız hiçbir şey yoktur. Ancak, eğitimi sadece okullardan ibaret görmemek gerekir. Kişisel eğitimleri ve yaşam boyu öğrenmeyi bir ilke haline getirmelisiniz."
Konuşmasını gençlere önerilerde bulunarak bitiren Aşut, şunları söyledi: "Bilgisizlik, tembellik ve korkularla dolu bir dünyada, çivi olmaya karar verirseniz tepenize vuran çok olur. Endişelerle sanal korkularla hayallerinizden uzaklaşır ve tembelliğe dalarsanız, lokomotif değil, vagon olursunuz. Kim nereye götürürse oraya gidersiniz. İşte bilgi ve iletişim teknolojilerin sunduğu yeni bir sanayi devrimi ve ekonomik sistemle karşı karşıyasınız. İhtiyacınız olan şeyler bilgi ve bu bilgiyi ürüne dönüştürecek olan girişimci ruhtur. İyi bir eğitim alırsanız, eğitimi hayatınızın bir parçası yaparsanız, merakla araştırırsanız ve daha önemlisi girişimcilikten vazgeçmezseniz, dünya sizi bekliyor."
(KYM-Y)

15.01.2013 16:55:42 TSI

Editör: Wan Haber