AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, terör sorununun çözümüne ilişkin girilen yeni süreçte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun hükümete verdiği desteği önemsediklerini belirterek, "CHP içinde böyle bir bütünlük olmadığı gibi bir endişemiz var. Çünkü bir taraftan Sayın Kılıçdaroğlu bunu söylerken, bir taraftan Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan neredeyse MHP'nin söylemine yakın olan bir söylemle bu sürece adeta çomak sokan bir yaklaşım sergiledi. CHP içerisindeki ulusalcı kanat eğer Sayın Kılıçdaroğlu'nu yarın bu söylediklerinden geri çevirirlerse şaşmayın. Ama bizim temennimiz, CHP'nin 'arkadaş ben de bunda varım' demesidir" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla basın mensuplarıyla kahvaltıda buluştu. AK Parti İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca ve Gaziantep Milletvekili Ali Şahin'in de katıldığı AK Parti Genel Merkezi'ndeki kahvaltının ardından Hüseyin Çelik, basın mensuplarına 'yıpranma payı' ile ilgili müjde verdi. Çelik, gazetecilerin yıpranma payının Sosyal Güvenlik Yasası'nda bazı değişiklikler öngören yasayla tekrar kanun hükmü olarak mevzuata geçmesi gerektiğini söyleyerek, "AK Parti Grubu'nun vereceği madde ihdası teklifi var. Bu problem sizin adınıza, lehinize çözülmüş olacak" diye konuştu.
Terör sorunuyla ilgili açıklamalarda da bulunan Çelik, bu yangının sönmesi gerektiğini belirterek, herkesin bu yönde gayret göstermesi gerektiğine vurgu yaptı. Çelik şunları söyledi:
"Fitnenin bitmesi isteniyor, bu yönde gayret var. Ellerimizi, kollarımızı, gayretlerimizi, vicdanlarımızı birleştirirsek Türkiye çok daha yaşanır bir ülke olacak. Bu fitne, bu kan ve ateş hepimizin meselesidir. Kumrular'da bir eylem meydana geldi, hiçbir şeyden haberi olmayan vatandaşlar kurbanı oldu, Anafartalar'da kurbanı oldular, İstanbul-Bağcılar'da, Gaziantep'te vatandaşlar bunun kurbanı oldu. Bu yangın devam ederse bunun ne gün kime sıçrayacağını kimse kestiremez. Burada size de, bize de düşen çok önemli hassasiyet var. Sırtımızda yumurta küfesi var ve yumurta kümelerinin arasında yürür gibi hassas olmamız lazım. Türkiye'de iyi bir atmosfer oluştu. Herkesin 'bu kanı, fitneyi yok edeceğiz' ümidine kapıldığı bir anda Hakkari'de 100 küsur terörist karakolumuza saldırdı. Uzman Çavuş Mehmet Doğan şehit oldu, onunla beraber 14 terörist öldürüldü. Biz, 'hiç kimse ölmesin, ölümler olmadan bu işi çözelim' diyoruz. Sayın Başbakanımızın, hükümetimizin çabası bu yönde."

"NEREDEYSE 'BİZİM EVDEKİ HAMUR MAYASI DA SÜRECE KATILSIN' DİYECEKLER"
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandıran Hüseyin Çelik, bir gazetecinin BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "KCK bu sürece dahil edilmeli" sözlerini hatırlatması üzerine, "Eşbaşkan Demirtaş'ın Salı günü yaptığı konuşmayı biz yapıcı, sürece katkı sağlayıcı konuşma olarak değerlendirmiyoruz. 'DTK da bu sürece katılsın, KCK'da katılsın', neredeyse 'bizim evdeki hamur mayası katılsın' diyecekler" dedi.
PKK'nın bir bütün olmadığına vurgu yapan Çelik, "Alfabede ne kadar harf varsa PKK'nın da o kadar yan örgütü var" diyerek, "PKK ve onun uzantılarında 'Öcalan'a ne kadar yakın olduğunu ve onu ne kadar düşündüğünü' izah etmeye çalışanlar var. Öcalan'ın dillendirmediği meseleleri kraldan çok kralcı tavırla dillendirenler var, 'beni de görün' diyenler var. Öyle ya da böyle herkes bu süreçte kendi diline hakim olmak, hassasiyete uygun üslup kullanmak gibi zorunluluğu vardır. Eşbaşkan'ın konuşması bu hassasiyetten, sorumluluktan uzak bir konuşmadır" şeklinde konuştu.
Yeni süreçte herkesin aklıselim davranması gerektiğini belirten Çelik, "Eşbaşkan'ın salı günkü konuşmasını, yapılmaması gereken konuşma olarak görüyorum" dedi.

"PARİS'TEKİ SALDIRI PKK'NIN İÇ HESAPLAŞMASI GİBİ GÖRÜNÜYOR"
Hüseyin Çelik, bir gazetecinin Paris'te PKK bürosuna yapılan silahlı saldırıda PKK'nın kurucularından Sakine Cansız ve beraberindeki 2 kadının öldürülmesini hatırlatarak, bunun sürece yönelik bir sabotaj olup olmadığını sorması üzerine şu değerlendirmelerde bulundu:
"Paris'teki saldırıyla ilgili henüz net bilgiler yok, ama yapılış şekline bakılırsa PKK'nın iç hesaplaşması gibi görünüyor. Fransız hükümetinin güvenlik güçlerinin yaptığı baskın değil, faili meçhul kişiler tarafından yapılmış bir saldırıdır. PKK terör örgütünün uzun yıllardan beri kendi içinde binlerce infaz yaptığını biliyoruz. Bu terör örgütlerinin tabiatında olan bir şeydir. Elimizde henüz net bir şey yok. Bu süreçte bu ve benzeri olaylar artabilir. Türkiye'de ne zaman 'bu işi bırakın, silahlar sussun, silahlar bırakılsın' gündeme gelirse ardından buna benzer olaylar meydana gelir. Allah göstermesin eğer Hakkari'deki saldırı erken haber alınmamış olsa, güvenlik güçlerimiz atak davranmasa 1993'teki 33 şehit olayı gibi bir olayla karşı karşıya kalırdık. PKK bir tane midir? Bundan emin değilim. PKK var, PKK'dan içeri PKK'nın içerisinde. PKK'ya yakın çevreler de bunu kabul ve itiraf ediyorlar. Hakkari'deki saldırı hangi amaca yöneliktir, kim tarafından yapılmıştır bundan emin değilim. Süreci sabote etmeye yönelik benzer şeyler olabilir, herkesin hassasiyetle yaklaşması gerekir."

"ÖCALAN İLE GÖRÜŞÜLÜYOR OLMASI ONUN TERÖR ÖRGÜTÜ ELEBAŞISI OLMA VASFINI ORTADAN KALDIRMAZ"
Bir gazetecinin BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Başbakan ile Öcalan'ın koşulları aynı değil. Başbakan İmralı'ya gidemeyeceği için İmralı kapatılsın" şeklindeki sözlerini hatırlatması üzerine Hüseyin Çelik, "Abdullah Öcalan'la görüşülüyor olması Abdullah Öcalan'ın ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum olan bir mahkum olma vasfını ortadan kaldırmaz. Terör örgütünün elebaşısı olma vasfını da ortadan kaldırmaz. Şimdi burada herkes kendi konumunu falan çok iyi bilecek ve ona göre konuşacak. Dolayısıyla bu sözü çok değerlendirmeye değer bulmuyorum açıkçası. Hiç üzerinde yorum falan bile yapmam" diye konuştu.
Çelik, Demirtaş'ın "Bir hafta içinde netice bekliyoruz" şeklindeki sözleri içinse, "Bu işin usul ve esaslarını, yolu ve yöntemini, olması gerekenleri ve olmaması gerekenleri tayin ve tespit eden şüphesiz ki Selahattin Demirtaş değildir. Selahattin Demirtaş'ın veya başkasının ne isteyip ne istemeyeceğine biz karar veremeyiz. Onlar istediklerini isteyebilirler. Yani istemenin bir sınırı yoktur. Yani böyle bir temennileri olabilir, bu nasıl bir yansıma bulur beraber göreceğiz" cevabını verdi.

"BAHÇELİ'NİN BAŞBUĞ İLE ÖCALAN'I AYNI KEFEYE KOYMASI BİR KASABA SİYASETİ"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Siz İmralı ile görüşürseniz ben de giderim Silivri'de Başbuğ'la kucaklaşırım" şeklindeki sözlerini de değerlendirdi. Çelik, şunları söyledi:
"Sayın Bahçeli'nin bir kere Abdullah Öcalan ile Sayın Başbuğ'u bir kefeye koyması, bu manada bir mukayese yapması son derece ucuz, son derece popülist bir yaklaşımdır. Ve belli tribünlere mesaj vermeye yönelik, tekrar söylüyorum; kasaba siyasetinden öteye gitmeyen bir duruştur. Eğer şu olsaydı Sayın Bahçeli'nin söylediklerine hak verirdim; Sayın İlker Başbuğ PKK terör örgütüyle mücadele ederken, yaptığı mücadeleden dolayı şuanda uğradığı muameleye uğramış olsaydı böyle bir mukayese yapmak çok anlamlı olabilirdi. Benim için de çok anlamlı olurdu. Ama Sayın Başbuğ, Ergenekon davasından dolayı şuan tutukludur ve hakkında bir iddianame hazırlanıyor. Şapla şekeri birbirine karıştırmamak lazım. Birbirine benzerler ama hiç alakaları yoktur. Sayın Bahçeli'nin ve MHP'nin tavrı biliyorsunuz bu başından beri bellidir. Arkadaşlar genellikle çatışma ortamından beslenen ve varlıklarını çatışma ortamının varlığına bağlı hissedenler bu süreçlerin aslında ortadan kalkmasını, daha doğrusu bu sıkıntının ortadan kalkmasını çoğu zaman istemezler. Bugün bir kanat Kürtçülük üzerinden siyaset yapıyor, bir kanat Türkçülük üzerinden siyaset yapıyor. Ve maalesef BDP ile MHP'nin tavırları birbirini besleyen bir tavırdır. Aslında MHP çok az iktidara gelmiş olan bir partidir ama unutmayalım uzun yıllardan beri devletin güvenlikçi politikaları aslında MHP'nin ideolojisinin hayata yansımış biçimiydi. MHP'nin kafasındaki düşünceler PKK'yı bugünkü noktaya getirdi. MHP'nin yaklaşımı, MHP'nin kendince çözüm olarak ortaya koyduğu birçok şey aslında geçmişte devletin bizatihi, devletin resmi ideolojisi, statüko tarafından hayata geçirildi ve bu problemi daha içinden çıkılmaz kangren bir hale getirdi. Şuanda MHP'nin söyledikleriyle 90'lı yıllarda yapılanlar çok farklı değil."

"4. YARGI PAKETİ'NİN YENİ SÜREÇLE ALAKASI YOK"
Hüseyin Çelik, 4. Yargı Paketi ile birlikte KCK tutuklularının da serbest kalacağı yönündeki endişelere de değindi. Çelik, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını belirterek, "4. Paket Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde Türkiye'de mahkum olmasına yol açan 2 bin 400'e yakın dava var. Bu sonuçları ortadan kaldırmaya ve benzerlerinin oluşmamasını sağlamaya yönelik bir pakettir. Ve şunun bilinmesinde fayda var. Bu süreçle uzaktan yakından alakası olan bir şey değil" diye konuştu.
Getirilen bazı düzenlemelerle Ergenekon davasından yargılanan bazı kişilerin lehine bir durum çıkabileceğini söyleyen Çelik, "Ama hassaten bununla ilgili yapılmış bir şey değil. Ertesinde herkes dışarı çıkacak, böyle bir şey yok" dedi.
"Bunların hiçbirisi olacak, olabilecek şeyler değil" diyen Çelik, terörle mücadelenin devam edeceğini söyleyerek, "Ama terör örgütü dedi ki; 'ben silahları gömdüm'. 'Efendim bu dağdaki teröristlerin hepsini imha edelim'. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin böyle bir tavrı, hükümetinin böyle bir tavrı asla yok. Bir tek insan bile ölmesin istiyoruz. Yeter ki bu insanlar, 'Ben silahımı bırakıyorum arkadaş. Ben artık terörü bir yol, yöntem olarak görmüyorum' desin, bizim de istediğimiz budur" şeklinde konuştu.
Çelik ayrıca, Bahçeli'nin grup toplantısında hükümete yönelik söylediği sözler için, "Son derece çirkin sözlerdir, son derece yakışıksızdır. Yakışmamıştır ve Türkiye'nin barışına, Türkiye'nin kardeşliğine, birliğine, düzenine katkı sağlamaz" dedi.

KILIÇDAROĞLU'NUN DESTEK AÇIKLAMASI
Hüseyin Çelik, bir soru üzerine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kredi tartışmalarına neden olan ve yeni süreçte CHP'nin AK Parti'ye olan desteğini de değerlendirdi. Çelik, "Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP'nin verdiği destek bizim için anlamlı bir destektir. Bunu önemsiyoruz. Ana muhalefet partisi 'eğer ben de elimi taşın altına koyuyorum, ben de bu yangına kendi itfaiye teşkilatımla, yangını söndürmeye talibim. Ben de bir kova su dökeceğim' diyorsa biz bunu şükranla karşılarız" diye konuştu. Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz bu süreçte bütün muhalefet partilerinin desteğine ihtiyaç duyuyoruz. Fakat ilginç olan şu; CHP içinde böyle bir bütünlük olmadığı gibi bir endişemiz var. Çünkü bir taraftan Sayın Kılıçdaroğlu bunu söylerken, bir taraftan Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan neredeyse MHP'nin söylemine yakın olan bir söylemle bu sürece adeta çomak sokan bir yaklaşım sergiledi. CHP içerisindeki ulusalcı kanat eğer Sayın Kılıçdaroğlu'nu yarın bu söylediklerinden geri çevirirlerse şaşmayın. Ama bizim temennimiz, CHP'nin 'arkadaş ben de bunda varım' demesidir. Daha önce söyledim, bir kez daha söyleyeyim; eğer bu ateşi söndürürsek, eğer bu fitne biterse, eğer Türkiye'de yeniden bir barış ve kardeşlik iklimi oluşursa bunun şerefi hepimize ait bir şeref olur. Ama eğer kaybedersek, bu bütün Türkiye'nin kaybı olur. Sadece AK Parti'nin kaybı olmaz, bütün Türkiye'nin kaybı olur. BDP'nin zaten tavrını daha sözün başında arkadaşların soruları üzerine değerlendirmiştim. Onun için CHP bence tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyadır."
Hüseyin Çelik, Başbakan Erdoğan'ın Afrika ziyaretine çıkmadan önce CHP'ye bir teklif yaptığını hatırlatarak, CHP ile bu konuda ortak çalışabilecekleri sinyalini verdi. Çelik, "Hani diyorlar ya, 'ne olup bittiğinden haberimiz yok, falan filan'. Bu vesileyle ne olup bittiğinden belki daha yakından da haberiniz olur" diye konuştu.
(AT-CC-Y)

10.01.2013 13:39:26 TSI

Editör: Wan Haber