Başta buradaki halkımızın onurlu duruş ve tercihi karşısında saygıyla eğildiğimi yazmak istiyorum. Ağrı ve Norşin seçim sonuçları Kürt halkına moral,AKP ve Devletine moralsizlik vermiştir.AKP başı zır zır bağırıp,sizi tabela partisi yaparım deyip ortalarda boy gösterirken, böyle bir sonucu beklemiyordu. İnsanları kömür, makarna vb. hediyelerle satın alınacağına inanan bir yaklaşımla,aha size bunları vereceğim,daha önce verdiklerim var,bu vaat ettiklerim daha önce verdikleriminteminatıdır diyerek çerçinin eşeğine yüklediği eski mallarını yeni mallarmış gibi yutturmaya çalışıp, köylülere satmasına benzer bir tabloyla seçim meydanında boy göstermekteydi. Ya da sonrada mağribi gören ve ben aha artistim diyerek, Yeşilçam oyuncunun zengin baba oyununu oynama şımarıklığı içinde hareket etmekteydi. Rolünü oynarken kendini akıllı, Kürtleri aptal çocuklar yerine koymaktaydı.Aha ben şu zibidilere şunu verdim,bunu verdim daha ne isterler diyerek, ’baş ettiklerini’ kabul edilmesini beklemekteydi. Nedense Kürdün öz sorununu aç,açıkta olmadığını ahurası alamamaktaydı. Kürdün insan,insan olmanın en başında kimlik sorunu olduğunu ve kendisinin kabul hakları neyse, o hakların eşit paylaşımı içinde olması gerektiğini anlamazlıktan gelmekteydi. Vaatleri bunun için hep mideye dönük olmaktaydı. Ancak bu kez amiyane deyimle Hırsız babanın bu cin gözlülüğü tutmadı. Iskaladı karavana attı ve kaybetti!

AKP ve Başı,Türkiye Cumhuriyeti 90 yıllık tarihinde belki en büyük gelmiş geçmiş bezirgan baş partisidir.Attı şişirip,pazara sürüp, büyük para elde etmeye çalışan ahlak düşkünü bezirgan örneğine sahiptir.  İktidar,para AKP ve başı için herşeydir. Tüm hesaplar bu kazancın nasıl olacağı ve kazanılanın nasıl elde tutulacağı hesabı içindedir.Bunun için AKP ve Başı ne sadece faşisttir. Ne sadece ırkçıdır. Ne sadece sunidir. Ne sadece alevidir. Ne sadece dincidir. Ne sadece Türkçüdür. Ne sadece Kürtçüdür. Ne sadece insan hakları savunucusudur. Ne sadece devlet hukukunu gözetendir. Ne sadece bürokratik sınıf mensubudur. Ne sadece ulusçudur. Ne sadece üniterdir. Ne sadece cemaatçidir. Ne sadece bağımsızlıkçıdır. Ne sadece dış ilişkilerde ülkenin çıkarlarını gözetendir ve ne sadece böğürdüğü kadar cesaret,aydın, irfan sahibidir. Tüm bunların toplamında bir araya gelmiş koca kör cehaletten öte bişey değildir. Bu cehaletiyle ayakta durmaya, tutunmaya çalışan zavallıdan öte bişey değildir.Böyle olduğu için, ilkesiz, elastik, ne olduğu beli olmayan,herkesin nabzına göre şerbet veren, olmasa aba altında sopa gösteren,ceberut yönetim şeklidir. İşte ne olduğu beli olmayan,renkte renken giren bu bükelim iktidar partisi Kürtleri de saf bilerek, rahatlıkla Norşin, Ağrı benimdir diyebilmekteydi. Merter marşı eşliğinde,  göklerde dalgalanan kan kızıl şanlı bayrağım tüttürüşünü söyleyerek boy endamıyla Norşin, Ağrı meydanında boy göstermekteydi.Acaba 1 Haziran sonucunu öğrenince, zavallılığına cehaletine nasıl bir yorum yapmıştır? Buda herkesçe merak konusudur!1 Haziran seçim sonucu şunu göstermiştir ki, hiç kimse onurlu Kürtle oynamayacaktır. Oynamaya kalkana da geçit verilmeyecektir. Umarım AKP ve başı, bu sonucu doğru okur ve bundan sonra Kürde daha saygılı, hürmetkar yaklaşmış olur!

  AKP cenahında durum buyken,Kürt siyasetinde durum nasıldı?30 Marttan bugüne gelen öz eleştiri,eleştiri neydi?Eleştirinin başında müdahaleci siyasetin hala belirleyiciliğine dönüktespiteydi.Öz eleştiri bu tespit doğrultusunda yapıldı. Demokrasiyi savunuyorum demekle,uyguluyorum aynı anda olmuyor. Demokrasi özgürlüğün bilincine varmış,bunun bilinç,edim,kararlığıyla hareket eden insan toplulukların iradi yönetimidir. Hemen demokrasi olsunla, demokrasi gerçekleşmiyor. Bin yılların insan alışkanlıkları, devlet şekillenmesinde doğan sonuçlar hemen aşılmıyor. Zemzem sudan içtim, ruhum temizlendi ye benzemiyor. Kürtler gibi halklarda ise, demokratik siyasetin işleyişi daha ağır, sorunludur. Kürtler bin yıllardır uygarlık devlet baskıları yanında, aile, akraba, kılan, kabile, aşir, aşiret kültürüyle yoğrulan, siyaseti bununla öğrenen bir halktır. Böyle bir halkın öz gerçeği hemen olgunluk içinde demokrasi geliştirtemiyor. Zayıflık, açmazlık buradadır. 30 Mart seçimlerinde özgürlük demokrasi kültür uyumu tam bilince ulaşamadığında, geri olan, geriye çeken yaklaşımlara sebep olmuştur. Kimi yerlerde aşir, çevre, iktidarcı etkiler yön veren, yönlendirici olmuştur. Halkın tercihine güvenle yaklaşılmamış, kendi bildiğini dayatan, yaptıran durumda hareket edilmiştir.Kendi yetki alan sınırlarında kalarak,fazla müdahaleci, yönlendirici tutumla bazı yerlerde isabetsiz aday tercihlerini yapan, yaptıran olmuştur. Halkın bu yaklaşıma karşı tutumu, ret, karşı çıkıma, olmasa sandığa gitmeme şeklinde protestoya dönüşmüştür.Kulp, Tatvan seçimlerin kaybedilmesi bu tutum yaklaşımdan kaynaklı olmuştur.Zorla olmuyor sözünü en iyi gösteren Tatvan, Kulp seçim sonucu bize göstermiştir. Demokrasi halkın iradi olarak kendi kendini yönetmesiyse eğer, o zaman Demoya saygılı olmak zorundayız. Demonun bir yüceliği var, o da nedenselliklere bakmaz, olmuyorsa cezalandırarak hemen tepkisini ortaya koyanyücelikte olmasıdır! Herkes bunu kavradığı, anladığı oranda başarır, başarıya ulaşır. Kürt siyaseti ve yönetimi en çok bunu savunduğuna göre,en başta kendisi anlamalı değer vermeli,demonun tercihine saygılı, demokratik siyasetin olmasa,olmaz ilkesi sayarak yaklaşmak zorundadır.Sanırım 30 Mart seçimlerinde bu ilkeyle biraz oynandı ve demo dacezalandırıcı oldu!Ağrı Norşin bu eleştiri, öz eleştiri doğrultusunda değerlendirilmelidir. Demokratik siyaset nerede kazandı, başarılı oldu sorusu sorulduğunda, cevap Ağrı, Norşin olmalıdır.30 mart öncesi genel hava öyle estirildi ki,devletin maniple özel savaş yemlik tuzağına adeta balıklamasına atlanıldı. Buna en iyi örnek Bingöl’dür.Kesin kazanıyoruz havasında yaklaşıldı Bingöl’e!AKP ve devletin derin ve köklü çalışması nedense ya görülmedi, ya da havaya kapılarak küçümsendi. Halbuki oranın örgüttü biz ne zamanda beri havalananız,ne zamanda beri mahallede,köyde,şehirde sağlam,çekirdek teşkilatlanmaya sahibiz, sahip değiliz sorusunu önceden kendine sorsaydı, daha temkinli aklı-selim seçim çalışmasına girebilirdi. Ama bu soruyu kendine sorma yerine, kazanıyoruz havası, seçimin toz toprağında çıkan sis içinde görülmesi gereken gerçek kayboldu, görülmez oldu.30 Mart sonrası dizine vurmak, suçunu halka atmak, küfür etmek Bingöllünün her seçim sonuç tepkisi oldu.Bir arkadaş söylüyordu.Biz Bingül’de 13 seçim bürosunu açtık,AKP üç seçim barosunu açtı ve kazanan AKP oldu diyerek, ne kadar maniple edici havaya kapıldığımızı, veciz bir şekilde özetlemiş oldu.Tabii en iyi Bingöllü bilen Bingöllerdir. Bize fazla söz düşmez. Fazla söz ahkam kesmek olur. Ahkam kesecek duruma düşmek istemiyorum!

 30 Mart seçimlerini kazanmadığımız, kaybettiğimiz yerlere bakıldığında, 30 mart öncesi buraların teşkilat olarak çok zayıf olduğu rahatlıkla görülür. Urfa,Muş,Bingöl kazanılmamışsa bu sebeptendir. Oyların gerilediği, ya da seçimin kaybedildiği yerlerdeyse, demokratik siyaset yerine, siyaset mühendisliğin fazla öne çıktığı yerlerdir.Bunun öz eleştirisi doğru verilmeden 30 Mart seçim sonuçları doğru tahlil edilemez, anlaşılamaz!  Demonun iradi tercihine saygı duymayarak, bildiğini okursan, elbet kaybedersen gerçekliğini, artık Kürt siyasetçileri de kabul etmek durumdadır. 10 Ağustos seçimlerine,2015 seçimlerine bu bilinçle yaklaşılırsa, ,Ağrı, Norşin başarısına, yeni başarılar elbette eklenecektir. Yeter ki demonun demokratik siyaset disipliniyle, iradi duyarlığıyla çalışıla bilinsin!  Bu duygu,inancımla Ağrı Norşin halkının bu başarılı çıkışını kutluyor, onurlu duruşuyla,Kendi halkına,ferdine onur paye etmiştir. Binlerce selam diyorum.

 Mutlaka demokratik siyaset! Agiri Norşin de Demonun iradesi tecil etmiştir. Kürt siyasetini yürüten herkesin bundan esin alacağı inancımla, bir daha Agiri ve Norşin halkımızın bu başarısında dolayı kutluyorum.

Hasan Akbaba

4 Haziran 2014

Strasburg