Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, "Şu memlekete baktığımız zaman polis teşkilatımız savcı olmuş, bilirkişi hakim olmuş ve yazı işlerimiz mübaşirler olmuş. Ondan sonra adalet diye bağırıyoruz. Yok ya böyle bir şey olmaz mümkünatı yok" dedi.
AB Eşleştirme Projesi "Geliştirilmiş Bilirkişilik Sistemi"nin tanıtımı Ankara Hilton Oteli'nden düzenlenen toplantıyla yapıldı. Toplantıya Yargıtay Başkanı Ali Alkan, Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcısı Veysi Kaynak, AB Delegasyonu Başkanı Jean-Maurice Ripert, Almanya Cumhuriyeti Büyükelçisi Thomas Kurz, Hukuk İşleri Genel Müdürü Ayhan Tosun ve çok sayıda yüksek yargı temsilcisi katıldı.
Tanıtım toplantısında bir konuşma yapan Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, bilirkişilik konusunu çok önemsediği ve bu tür toplantıları desteklediğini belirtti. Danıştay'ın yaptığı çalışmada bilirkişilerin isim listelerinin belirlendiğini, tarafların anlaşamadığı takdir hakimlerin bu isimler arasından seçtiğini belirten Karakullukçu, hakimlerin ve Danıştay'ın ilgili idarelerinin bilirkişileri seçtiğini ve mevcut bilirkişilere bağlı kalmaksızın bunları seçebildiğini söyledi.
Yargının, gelişen ve hızla değişen teknoloji, ihtiyaçlar ve ilişkiler perspektifinde karşılaştığı her konuda uzmanlığa sahip olması beklenemeyeceğini vurgulayan Karakullukçu, hakim ve hukuk uzmanlarının hakkında karar verdiği uyuşmazlıklarla ilgili teknik bilgiye sahip olmasının her zaman mümkün olmadığını belirtti. Tüm dünyada olduğunu gibi Türkiye'de de teknik bilgiyi gerektiren konular için hakimin o konun uzmanlarına başvurduğunu ve uzmanlardan yardım aldığını kaydeden Karakullukçu, "Davanın konusuna göre seçilen bilirkişi tarafından yapılacak inceleme sonucu hazırlanacak rapor, dava konusu olan sorunun çözümüne katkıda bulunarak adaletin sağlanması ve bu yönde karar verici yargı heyetinin sağlıklı bir yargılama yapabilmesi önem arz etmektedir" dedi.

"BİLİRKİŞİ KURUMUNUN FİİLİ UYGULAMASININ SAĞLIK İŞLEMEDİĞİ BİR SIR DEĞİLDİR"
Bilirkişi kurumunun fiili uygulamasının sağlıklı işlemediğinin bir sır olmadığını dile getiren Karakullukçu, "Gerçekten olması gereken bir kurum, eskiden beri hep uyguladığımız bir kurum ama ülkemiz açısından baktığımız uygulamanın sağlıklı bir biçimde uygulandığını söylememiz mümkün değildir. İşte bunun için bu toplantılar yapılacak. Çıkacak olan sonuçları bir başka ülkenin hukukuna göre AB normlarına göre ne şekilde dizayn etmemiz mümkün olacak. Usul hukukun da bilirkişi görüşüne başvurulan veya başvurulmasına gerek olmayan hallerin belirlenmesine ve bilirkişi listelerinin bir düzen içerisinde Adalet Bakanlığı öncülüğünde yayınlanmasına rağmen bilirkişinin iyi işlemediği ülkemiz açısından ortada değildir" diye konuştu.

"HAKİMLERİMİZ BAZI KONULARDA, TEKNİK KONULARDA BİLGİ SAHİBİ DEĞİLDİR, OLMASI DA BEKLENEMEZ"
Seçilen bilirkişilerin davanın çözümüne yönelik hukuki ve teknik inceleme becerisinin yeterli olmamasının bir sorun olduğunu ifade eden Karakullukçu, birden fazla bilirkişinin seçilmesi halinde ortak raporun müzakere ile hazırlanmamasının ise diğer bir sorunu oluşturduğunu söyledi. Karakullukçu, şöyle devam etti:
"Hakim üç kişi bilirkişi olarak görevlendiriyor. Üç kişi içerisinden bir tanesi olayı sürüklüyor, öbürü bir tarafta rapor yazıyor diğeri ise ona katılıyor. İşte size üç kişilik heyetin verdiği rapor. Şimdi okumak istemiyorum önümde bir metin var bağışlayın beni. Buraya gelmeden önceden söyledim. Hukuk İşleri Genel Müdürümüz sağolsun beni davet ettiler. Dedi ki, 'Başkanım sizi konuşmacı olarak gösteriyoruz.'Davetinize katılayım ama ben farklı kişiliğim ile tanıyorum beni konuşmacı olarak görevlendirmeyin dedi. İşte şimdi söylüyorum, bu bilirkişilik müessesesi hakikaten benim üzerinde hassas olduğum bir konudur. Bu bir çok konuşmamda dile getirmeye çalıştım. Ülkemde bir adalet varsa veya olması gereken şekilde ideal şekilde düşündüğümüz bir adalet varsa demek ki taraflar arasında bir uyuşmazlık var. Bu belgeyi kim sağlayacak tarafsız kurumunun yargı erkin sahipleri sadece hakimlerimizdir. Çünkü hakimin verdiği zaman tarafların söyleyecek olduğu herhangi bir söz yoktur. Ama hakim hukuk yorumlayan kişidir. Bazı konularda, teknik konularda bilgi sahibi değildir, olması da beklenemez zaten kendisinden."

"POLİS SAVCI, BİLİRKİŞİ HAKİM, MÜBAŞİRLER YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ OLMUŞ"
Yaşanan örneklerden anlatımlarda bulunan Karakullukçu, "Hakim, ceza hukukuyla ilgili olaraktan bu olayda suçun maddi unsuru var mıdır, yok mudur bunu bilirkişiye soruyor. Şimdi buradan başlayıp kendimizi eleştirelim. Olayda maddi suç unsuru var mı veya manevi unsuru var mı bunun senin bilmen gerekir, bilirkişi bilmeyecek herhalde. Yani bilirkişiye havale edilmemesi gereken konular hakimlerimiz tarafından maalesef bilirkişiye havale ediliyor. Ondan sonra bir başka konu var. Bilirkişilerimiz tek olsun birden fazla olsun ve rapor tanzim ediyorlar. Hakim okuyor, bakıyor, görüyor dosyayı incelerken gözlemliyor. Kendisi de inanmıyor olayın böyle olduğuna. Ondan sonra diyor ki, ne yapalım efendim bilirkişi bu şekilde demiş. Günahı sevabı bilirkişinin boynuna. Olmaz bu... Böyle adalet olmaz. Beni buraya çıkarma ve konuşturma dedim sayın genel müdür. Eğer biz görevimizi yapmıyorsak kusuru başka yerde aramamız lazım. Şu memlekete baktığımız zaman affınıza sığınıyorum polis, emniyet teşkilatımız savcı olmuş, bilirkişi hakim olmuş, yazı işlerimiz mübaşirler olmuş, ondan sonra adalet diye bağırıyoruz. Yok ya böyle bir şey olmaz mümkünatı yok. O halde bunu iyileştirmek zorundayız. Adalet arayacaksak yere bakacağız" diye konuştu.

"BÖYLE ADALET OLMAZ"
Bilirkişi konusunun kesinlikle iyileştirilmesi gerektiğini belirten Karakullukçu, herkesin görevini yapması gerektiğini, en iyi bilirkişinin hakimin kendisidir diye kanunda yer aldığını söyledi. Bilirkişiliğin istisnai bir durum olduğunu ve meslek olmadığını sözlerine ekleyen Karakullukçu, "Gidin mahkemelerinize herkes bir bilirkişiyle çalışır hale gelmiş. Ondan sonra hakim bırakıyor öbür tarafa. Böyle adalet olmaz" dedi.
(TB-YHY-Y)

20.02.2013 18:52:22 TSI

Editör: Wan Haber