A Milli Futbol Takımı'nın doktoru Doç. Dr. Metin Ergün, her futbolcunun yılda bir kez performansını etkileyen bir yaralanma ile karşılaştığını, bu yüzden koruyucu uygulamaların önemli olduğunu söyledi.
Futbolda sakatlanma ve korunma stratejileri üzerine İHA'ya özel açıklamalarda bulunan A Milli Futbol Takımı'nın doktoru Doç. Dr. Metin Ergün, "Yaralanmalar bacak, diz ve ayak bileğinde yüzde 60-90'a kadar çıkabiliyor. Yaralanmalardan korunmak, her zaman tedaviden daha kolay, pratik ve ekonomik" dedi.

"HER FUTBOLCU YILDA BİR DEFA PERFORMANSINI ETKİLEYEN BİR YARALANMA İLE KARŞILAŞIYOR"
Futbolda 1000 oyun saatinde ortalama 17-24 yaralanma görüldüğünü, yaralanma sıklığının maçlarda antrenmanlara göre 4-6 kat daha fazla olduğunu vurgulayan Ergün, "Her futbolcu ortalama olarak yılda bir defa performansını etkileyen bir yaralanma ile karşılaşıyor. Sportif düzey arttıkça yaralanmaların da arttığı gözleniyor. Yaralanmalar daha çok bacaklarda, diz ve ayak bileğinde yüzde 60-90 oranlarına kadar çıkıyor. En sık görülen yaralanma türü travmaya bağlı yumuşak doku ezilmesi. İkinci sıklıkta ise kas ve tendon yaralanmaları karşımıza çıkıyor. Bunların dışında burkulmalar, diz yaralanmaları, kasık yaralanmaları, kırıklar, kafa travmaları, omuz, dirsek ve el yaralanmaları sıkça görülüyor" diye konuştu.

"MİLLİ TAKIM KAMP DÖNEMLERİNDE SPORCULARIN PERFORMANS PARAMETRELERİ DÜZENLİ OLARAK TAKİP EDİLİYOR"
Yaralanmalardan korunmanın her zaman tedaviden daha kolay, pratik ve ekonomik olduğunun altını çizen Doç. Dr. Ergün, "Futbolda yaralanmaların yüzde 75'inin önlenebilir olduğu düşünülürse koruyucu uygulamaların önemi daha iyi anlaşılabilir. Yaralanmalardan korunmanın en iyi yolu futbola fiziksel ve mental olarak hazır olmaktır. Sezon öncesi ve sezon boyu yapılan antrenmanlar ile sürat, dayanıklılık, güç, kuvvet, denge ve koordinasyon gibi performans parametrelerinin, esnekliğin ve vücut yağ oranının futbolun gerektirdiği ideal düzeylere getirilmesi, mental olarak uyumun sağlanması hedeflenir" şeklinde konuştu.
Milli takımlarda çalışmaların sezon boyu devam ettiğini söyleyen Doç. Dr. Ergün, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sporcular ve kulüp sağlık ekipleri ile temas ederek sezon öncesinde ve içinde tekrarlanan sağlık ve performans değerlendirme test sonuçları alınıp A Milli Takım teknik heyeti ile paylaşılıyor. Milli takım kamp dönemlerinde saha koşullarında yapılan fonksiyonel testler ile sporcuların performans parametreleri düzenli olarak takip ediliyor. Sonuçlara göre bireysel antrenman programları hazırlanarak eksiklikler gideriliyor."

"KORUYUCU UYGULAMALAR ÖNEMLİ"
FIFA tarafından desteklenen bir proje olan '11 Yaralanmalardan Korunma Programı' ile futbolda yaralanma riskinin yüzde 40'dan fazla azaldığına dikkat çeken Ergün, "Yaralanmaların önlenmesi amacıyla 20 dakika kadar süren çeşitli egzersizlerden oluşan bu programın sporcular ve kulüpler tarafından futbol antrenmanlarının ısınma periyotlarında haftada en az iki defa uygulanması önerilir. Ek olarak antrenman ve müsabaka sonrası yapılan soğuma egzersizleri ile kassal sertliklerin gelişmesi önlenebilmekte ve yorgunluk maddelerinin kaslardan daha çabuk uzaklaşması ve dolayısıyla toparlanmanın hızlanması sağlanır. Ayrıca, uygun aktif ve pasif germe egzersizleri yaptırılarak vücudun esnekliğinin korunması ve geliştirilmesi ile birlikte fiziksel strese karşı dayanıklılığın arttırılması yaralanmaların önlenmesinde önemli rol oynar. Milli takım antrenman programları içerisine yaralanmalardan korunma programı niteliğinde bölümler eklenerek bu tamamlayıcı çalışmalar yapılır" açıklamasında bulundu.

YORGUNLUK DÜZEYİNE GÖRE ANTRENMAN
Ergün, sporcuların yorgunluklarının giderilmesindeki önemi vurgulayarak, "Yorgunluk hem performansı olumsuz etkileyen hem de yaralanmalara zemin hazırlayan çok önemli bir etken. Kamp döneminde sabahları yapılan testler ile sporcuların yorgunluk düzeyleri ortaya konarak elde edilen verilere göre antrenman yükü, dozu planlanıyor. Her antrenman ve maçtan sonra sporcularımızın soğuk su havuzlarına girmelerini sağlıyoruz. Yine antrenmanlarda, maçlarda, maç sonunda ve seyahatlerde farklı olmak üzere uzun çorap ve taytlardan oluşan ve her sporcu için kendi ölçülerine göre yaptırdığımız kompresif giysileri kullandırıyoruz. Bu uygulamalar ile amaç; rejenerasyonu yani toparlanmayı hızlandırmak, kas ağrılarının, sertliklerinin ve bacak ödemlerinin önüne geçerek sporcularımızın konforunu artırmak, performanslarına katkı sağlamak ve yaralanmalara engel olmak" ifadesinde bulundu.

"TAM İYİLEŞME OLMADAN SPORA DÖNÜLMEMELİ"
Yaralanma sonrası rehabilitasyon sürecinde ağrının ortadan kalkmasının iyileşmenin tamamlandığı anlamına gelmediğine dikkat çeken Doç. Dr. Ergün, "Tekrar yaralanma veya mevcut hasarın ilerlemesi riski nedeniyle yaralanma hafif dahi olsa tam iyileşme olmadan spora dönüş sağlanmamalı. Yaralanmalardan korunma programı ve rehabilitasyon süreçlerinin, gerekli malzeme ve ekipmanla birlikte ancak bir ekip anlayışı içerisinde çalışan uzmanlardan oluşan takım sağlık organizasyonu ve multidisipliner bir yaklaşım ile yürütülmesi mümkündür. Doktor, fizyoterapist ve masörlerden oluşan sağlık ekibi olarak, aslında takımın arkasındaki takımız ve sürekli destek sağlıyoruz" açıklamasında bulundu.
(BH-BÇ-S)

23.01.2013 10:17:05 TSI

Editör: Wan Haber