23. Dönem AK Parti Van Milletvekili, 26. dönem Van milletvekili aday adayı olan İkram Dinçer Van'da yerel yayın yapan bir internet sitesiyle yaptığı röportajda çok önemli açıklamalarda bulundu.

İşte Dinçer'le yapılan o röportaj...

23. Dönem AK Parti Van milletvekiliydiniz ama siyasi kariyeriniz bununla sınırlı değil. Öncesi ve sonrasından da biraz bahseder misiniz? 

Evet, öğrencilik yıllarımda 1970’l i yıllarda Milli Türk Talebe Birliği ile başladı siyasi mücadeleye katılmam. 1980’lerin başından 1990’lı yılların sonuna kadar Refah Partisi saflarında ve Milli Gençlik Vakfının hizmetlerinde çeşitli görevlerle devam etti. Refah Partisi 28 Şubat’ın zulüm günlerinde kapatılınca kurulan Fazilet Partisinde Van il başkanlığı ile görevlendirildim. Bu görevimi yürütürken, 2000 yılında Fazilet Partisi kongresinde sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki harekete dahil olan 12 il başkanından biri oldum. Daha sonra AK Partimizin kuruluş çalışma ve toplantılarına katıldım. Van teşkilatında görev aldım. 2007 yılında ise partimizin ve Van halkımızın takdiriyle milletvekilliği sorumluluğunu üstlendim. 2011 yılından beri de teşkilatımızın bir üyesi olarak partimizin çalışmalarına destek vermeye devam ediyorum. 30 yılı aşkın bir siyasi mücadele söz konusu.  

2011 yılında aday listesinde size yer verilmemişti? Kendinizi diğer aday adayları ile kıyas ettiğinizde kendinizi hangi faktörlerden dolayı nerede görüyordunuz? Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Az önce kısaca özetlemeye çalıştığım gibi 30 yılı aşkındır bir siyasi çizgide mücadelemi sürdürüyorum. Bu mücadelemin 4 yıllık bölümünde partim ve Van halkımız tarafından TBMM’de görevlendirildim. Yani benim siyasi anlayışım milletvekilliği odaklı olmadı. Bir davaya inanmışlık üzerine kurulu. Milletvekilliğim öncesindeki 25 yılda da siyasi zeminde çalışıyordum, sonrasındaki 4 yıldır da çalışmaya devam ettim.

Bizim siyasi anlayışımızda hepimiz her zaman her vazifeye talibiz. Ve istişareler neticesinde bizden beklenen her vazifeyi de eksiksiz yerine getirmeye çalışırız. 2000 yılında Fazilet Partisinde ‘yenilikçi - genelekçi mücadelesi’ diye anılan kongrede sayın liderimizin yanında yer alan 12 il başkanı içinde 2002 yılından sonra milletvekili adayı olmayan tek il başkanıydım. 2002’deki seçimde de partime il teşkilatında görevle hizmete devam ettim. 2007 yılında Ankara’da görevlendirildiğimde ise bunu en iyi şekilde yerine getirmeye çalıştım. AK Partili olsun olmasın sorunu olan her hemşehrimin sorunlarını çözmeye çalıştım. O dönemde görev yapan değerli milletvekili arkadaşlarımla Van’a birçok büyük hizmetin gelmesine yoğun şekilde çalıştık ve önemli başarılar elde ettik. Beni tanıyanlar bilir, Van’da sadece partimize oy veren dostlarımıza değil, vermeyen dostlarımıza da saygıda asla kusur etmemeye çalıştım. Hepsini aziz ve saygıdeğer gördüm. Bu karşılıklı saygının Vanımızın siyasi kültürüne yerleşebilmesi için herşeyden önce şahsım olarak bunu kendi üslubuma davranışlarıma ilişkilerime yansıtmaya çalıştım, çalışıyorum. 

Sorunuzun ikinci kısmına gelecek olursam, diğer adaylarımız ile kıyaslama ise bence çok yanlış bir yaklaşım olur. Partimizde adaylar belirlenirken kimse kimse ile kıyaslanmaz. İstişareler neticesinde vazifeyi en iyi yerine getirebilecek donanımda isimler belirlenmesine çalışılır. Bu belirlemede bazen isabet oranı az olur bazen çok olur. Bunu takdir edecek tek merci değerli Van halkımızıdır.   

Neden başka bir partide değil de Ak Partiden aday adayı olduğunuzu bize açıklar mısınız?

Bir kısmını az önce bahsettim. Bu toprakların en yerli siyasi çizgisinin günümüzdeki sancaktarıdır AK Parti. Ben de gençliğimden beri bu davanın bir neferi olarak hizmet etmeye çalışıyorum. AK Parti, kuruluşunda bizzat görev aldığımı bir parti. Ama AK Parti bundan da fazlasıdır. Cumhuriyet tarihinin en ezber bozan, en reformcu siyasi hareketidir. Halkın bağrından doğup, halka tepeden bakanlara karşı dik bir duruşun temsilcisi olmuştur. İşte bu yüzden bugün sadece benim gibi bu davanın içinde yetişmiş insanların değil, Alevi veya Sünni, Türk veya Kürt, dindar veya seküler her kesimden ezilen insanları şemsiyesi altına toplamayı başarmıştır. Ve siyaset sahnesine insafla bakan her insan şu gerçeği teslim eder ki, hala bir alternatifi yoktur. Türkiye’nin biricik şansı olmaya devam ediyor. Başarısı da her kökenden her inançtan her sınıftan insanıyla bu ülkenin başarısı olacaktır. 

Bundan sonraki süreçte de herhangi bir partiden ya da AK Partiden aktif siyasetin içinde yer almayı düşünüyor musunuz? 

Hep aktif olarak siyasetin içindeydim. Aktif siyaset, milletvekilliğinden ibaret birşey değil. Her partili arkadaşım gibi her zaman da göreve talibim. Büyüklerimiz, yetkili kurulllarımız hangi görevi takdir ederse en iyi şekilde yerine getirmeye çalışırız. Bu bir mücadele. Hiç bitmeyecek bir mücadele. Ben AK Partiye iktidar olduktan sonra gelmedim. Yasaklı günlerde, partilerimizin kapatıldığı günlerde bizzat kuruluşunda yer aldığım partim. Beklentilerimizin değil inancımızın çizdiği rotada gidiyoruz.  

AK Parti birçok yerde olduğu gibi Van’da da aday adaylarını, halk üzerinde yapılan anketler, STK’ların katılım gösterdikleri temayül yoklamaları ve referansların baz alınarak belirleyeceğini söylüyordu. Ancak bu çalışmalarda aday listesine girmeye hak kazananlar bırakın listeye girmek sıralamaya dahi alınmadılar. Sizce halkın bizzat kendi özgür iradesi ile anketlerde oyladığı ve halkın temsilcisi olan STK’ların da düşünceleri görmezden gelinirken, halkın ve STK’ların partiye oy vermesini beklemek gerçekçi mi? 

AK Partinin siyasetteki en büyük başarısı hemen her konuda sık sık anket yaptırarak halkın nabzını bire bir tutmaya dayanır. AK Partinin varlık sebebi halkımızdır. Halkımızın ihtiyaçlarının, isteklerinin, beklentilerinin temsilcisi müdafii olmaktır. Bu konuda ülke genelinde olmasa bile mahalli bazda zaman zaman yanlışlıklar yapılabilir. Ama AK Parti, varsa yanlışları bunları tespit edip hemen gidermeye son derece yetenekli bir siyasi organizasyondur. Bu konularda 7 Haziran’dan beri yapılan her şikayet her tespit hem teşkilatımızda hem de genel merkezimizde dikkatle not ediliyor ve tedbirleri konuşuluyor. Bunun yanı sıra şunu da gözönüne almak lazım; Van’da 7 milletevekili çıkaran HDP’ye başvuran aday adayı sayısı ile AK Partiye başvuran aday adayı sayısı aynı değildi. HDP, tamamı belli bir siyasi görüşe bağlı aday adayları arasından seçim yaparken, AK Parti Van’daki her sosyal, aşiretsel, ekonomik, etnik kesimi tatmin edecek bir liste hazırlamak sorumluluğuna sahip. Bu kolay bir iş değil. Bunun yanı sıra belirlenecek adayların Van’ımızı Türkiyenin değişim ve yenilenme sürecinde temsil yeteneğine de sahip olması gerektiği açık. Bu zorluklara rağmen bu standartları sağlamaya mecburuz. Bundaki her hangi bir hatamızın elbette mazareti olmaz. 

Partinin Van’da başarısız olmasının nedenlerinden biri olarak, partinin şehirdeki doğal tabanı arasında görülen ve parti ilk kurulduğundan bu yana partiye desteklerini esirgemeyen bazı kesimleri temsil edecek adaylara yer verilmeyişi de sıkça bahsediliyor. Bazı teşkilat mensuplarının da halka tepeden bakan, bu yöndeki itirazları küçümseyen açıklamaları da tepkileri daha da artırdı. Örneğin Van’da hatırı sayılır oyu olan Küresünni aşireti ile teşkilat arasında bu konuda yaşanan soğukluğun 7 Haziran’daki olumsuz tabloda rolü olan faktörlerden biri olarak görülüyor. Ne dersiniz?

Küresünni aşireti, Van’ın en değerli en özgün renklerinden biridir. Van’ı kültürel olarak, sosyal olarak, ekonomik olarak bu renkten yoksun düşünemeyiz. Elbette ki Van’In siyasetini de bu güzel aşiretin mensuplarından ayrı düşünemeyiz. Siyasi katılımcılıkları, dinamizmleri, şehirlerine bağlılıkları takdire değer. Ben itirazlarını medeni bir cesaret örneği olarak görüyorum, AK Partiye karşı bir davranış gibi değil. Aksine AK Partiyi çok sevdikleri çok değer verdikleri için itirazlarda bulunuyorlar. Bence Vanımızın diğer önemli sosyal unusrları gibi dikkatle dinlenilmesi gerekli ve siyasi sürecimize aktif şekilde katılımları sağlanmalı.  Teşkilatımızın da bu konuda gerekli değerlendirmeleri yaptığına inanıyorum. Bütün halkımız, Van’ın bütün renkleri bizim için azizdir. AK Parti bir halk hareketidir. Böyle başladı, böyle de devam edecek. Halkı görmezden gelmemezlik etmez. Herkes müsterih olmalı.  

Dönemlere göre bir değerlendirme yapıldığı zaman AK Partinin 2009’daki yerel seçimlerden itibaren sonraki tüm yerel ve genel seçimlerde yanlış adaylarla seçime girdiği yolunda yaygın bir kanaat var. Bu üç seçimdeki başarısızlıkları analiz edip ders almak yerine 2015 seçimlerinde de yine yanlış aday tartışmasının içinde buldu? Bir kez daha aynı hata yapılır mı? 

AK Parti, istişare ve değerlendirmelere, halkın nabzına çok önem veren bir hareket. Van’ın çok değerli çok tanınan isimlerinin de olduğu onlarca ve hatta yüzlerce aday adayı arasından sekiz kişi belirlenecek. Ben, halkımızı tatmin edecek bir liste oluşacağı inancındayım.  

Van geçmişten günümüze muhafazakar ve aşiretsel bir yapıya sahip olan bir il. Anketler ve STK temayül sonuçlarından çıkan sonuçlar da bu yapıyı yansıtıyor gibiydi. Sizce adayların bu dengeye göre belirlenmemesinin seçimlerde başarısız olunmasında etkisi var mı?

AK Parti bütün aşiretlerimizin ve sosyal kesimlerimizi kucaklayan bir parti. Hepsinin sorunlarını çözmek, talep ve ihtiyaçlarına kulak vermek bizim için çok önemli. Ama, şu ayrımı yapmak çok önemli diye düşünüyorum. Aday belirlenirken, her biri şehrimizdeki her kesimi tatmin edecek isimler belirlemek prensibi ile, bir pastayı aşiretler arasında pay ediyor görüntüsü farklı şeylerdir. İkinci yol aşiretlerimize de halkımıza da saygısızlık olur. Van hepimizin şehri. Van’da kimsenin kendi aşiretinden olmayan birine asla güvenmeyeceği gibi bir algı oluşturmak bu şehirdeki hiç kimseye fayda vermez. Bu yüzden de değişik kesimlerimizden en ehil insanlarımıza adaylık vazifesi vermek önemli ama sırf aşiret kimliklerinden dolayı veriyormuş algısı vermekten hepimiz özenle kaçınmalıyız. Kimse kendisini dışlanmış hissetmemeli. Ancak Vanlılar olarak birlikteliğimizin, bugünkü bir paylaşıma dönük değil şehrimizin geleceğini ilgilendiren bir işbirliği ve dayanışmaya dönük olduğunu unutmamamız lazım. 

AK Parti 2009’dan beri Van’da kademeli olarak oy kaybı yaşıyor. Bunun sebebi olarak siz neyi ya da neleri görüyorsunuz? AK Parti bir daha eski oy bandını yakalayabilir mi?

AK Parti, dünyada demokrasilerde nadir görülen bir süredir yani 13 yıldır iktidarda olan bir parti. İktidar daoğası gereği yıpratıcı bir süreçtir. Bunun yanı sıra Van özelinde bir süredir yaşanan oy kaybında aday adaylığı mücadelesinin ve bu süreçlerdeki tartışma ve kararların belli bazı etkileri de olabilir. Ama bence bunlar tali sorunlar. Çok daha temel bir sebebi olduğunu düşünüyorum.

Nedir o sebep?

Van’a dışarıdan gelecek ve Maraş caddesinde birkaç dakika yürüyecek her yabancının Van hakkında dikkatini ilk çekecek şey: Genç nüfus. Muazzam bir genç nüfus var. Şehrimizde çoğunluğu oluşturan bu genç nüfus oy kullanma yaşına geldi ve seçmen yelpazesinde de artık çoğunluğu oluşturuyor. Bir diğer unsur ise kadınlar. Van muhafazakar bir şehir ama kadınlar 1980’li 90’lı yıllardaki gibi evlerinde sessizce oturup kocalarının gösterdiği partiye oy vermiyorlar. Bizim ise siyaset dilimiz hala 1980’li 1990’lı yılların Vanının seçmen yapısına hitap ediyor. Oy verme yaşına gelen kuşakla iletişim kuramadık. Bu anlamda radikal bir yeniliğe ihtiyacımız var. Teşkilatımızın bu gençleri partimize çekecek bir dil oluşturamaması ve kadın seçmeni ikna edememiz bence en zayıf kaldığımız iki konu. Gençlere ve kadınlara hitap etmeyi yeniden başardığımızda, ki başaracağımıza inanıyorum, mevcut gidişatın tam tersine döneceğinden hiç şüphem yok. 

AK Parti Mersin milletvekili Muhsin Kızılkaya, doğu illerindeki seçim sonuçlarında, BDP’nin ‘biz barajı aşmazsak huzursuzluk çıkar’ propagandasının rolü olduğu değerlendirmesi yaptı. Ona göre Kürt kökenli seçmenler de ‘’aman barış süreci bozulmasın’’ diye oylarını emaneten HDP’ye verdi. Bu oyların AK Partiden giden kayıp oylar olmadığını, bu kampanyanın neticesinde giden oylar olduğu görüşü hakkında sizin düşünceniz nedir?

Muhsin Bey, bölgemizin yetiştirdiği değerli bir aydınımızdır. Geçmişten bugüne bölgeyi çok iyi ve yakından takip eden bir kişidir. Tespiti de önemlidir. Van’da AK Partiden giden her oy AK Partinin politikalarını başarısız bularak giden oy olmadığı gibi HDP’nin aldığı her oy da HDP’nin siyasetini çok başarılı bulmanın bir sonucu değil. Bununla beraber bize 7 Haziran’da oy vermemiş olanları da hala potansiyel seçmenimiz olarak görüyoruz. Biz, her seçimde, sadece bize son seçimde oy vermemiş olan seçmenlerin değil, hiç oy vermemiş hemşehrilerimizin bile oyuna talibiz. AK Partinin bakışı budur. 70 milyonun tamamının oyuna talibiz. Bize bir seçimde oy vermedi diye onları ‘kayıp seçmen’ gibi görmeyiz. Onların oyunu neden alamadığımızın muhasebesini yaparız. 

AK Parti teşkilatlarının, ‘zaten HDP barajı aşmaz, baraj altında kalır bizde hepsini alırız’ rehavetine kapılarak yeterince çalışmadığı yorumu yapılıyor?

AK Parti teşkilatları, diğer partilerin ne kadar oy alacağı üzerine hesap yapmaz. AK Parti ülkenin en büyük en iddialı, tek başına iktidara aday tek partisidir. Teşkilatlarımız da böylesi bir hataya girmez diye inanıyorum. Başka partilerin alacağı almayacağı oya güvenen olmuşsa büyük hatadır. AK Partinin gücü, kendi söylemine, icraatına, politikalarına dayanır. Başkalarının başarısızlığına değil.  

Çözüm sürecini başlatan ve süreç içinde birçok hayati öneme haiz adım atan AK Parti, seçim sonuçları göz önüne alındığında süreçten en çok zarar gören parti mi oldu? 

AK Parti Türkiye’deki en asırlık sorunları çözmeye çalışan, taşın altına elini koyan bir partidir. Bunun siyasi bedelinden çekinmeyeceğini defalarca deklare etti. Çözüm Süreci, Cumhuriyet tarihinin en iyiniyetli en büyük siyasi hamlesi olarak ortaya çıktı. Barış ve huzura, ülkeyi büyütmeye, asırlık bir sorunu çözmeye inancın ifadesidir. Ne kadar oy getirdi ne kadar oy götürdü hesabını yapmayız. Çözüm Sürecindeki temel niyetimize hala sıkı sıkıya bağlıyız. Ama maalesef, yaşanan olumsuzluklar, bazı çevrelerin süreci suistimal etme planları uygulamada bazı değişikliklere mecbur kılmıştır. 

HDP barajın altında kalırsa bu hangi partiye yarar?  

HDP’nin seçim sonucu HDP ile seçmenleri arasındaki bir konu. Bizim için tek önemli konu bizim seçimlerde alacağımız sonuç. Ben de tıpkı partim gibi bu konuya odaklanmış durumdayım. 

Erken seçimde AK Parti tek başına iktidar olur mu? 

Hiç şüphem yok. Halkımız, muhalefete bir şans verdi. Ama sesi bünyelerinden çok çıkan muhalefet partilerinin bir çözüm, bir sonuç üretme yeteneği olmadığını, kuru bir AK Parti karşıtlığından başka bir şey ifade etmediklerini şu son birkaç aylık süreç bir kez daha gösterdi. Türkiye’nin bu kritik süreçte AK Partinin reformculuğuna, ezber bozuculuğuna ihtiyacı var. AK Parti iktidarı Türkiye için bir şans ama Van için çok daha fazla büyük bir şans. Halkımızın takdirinin de bu yönde olacağına yürekten inanıyorum.

Editör: Wan Haber