Amin Khawalah

Türkiye Asya Stratejik Araştırmalar Merkezinin (TASAM), "İnisiyatif Doğu Anadolu Projesi" kapsamında İran Dışişleri Bakanlığı Politik ve Uluslararası Araştırma Merkezi (IPIS), Van Valiliği ve Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA) işbirliğiyle düzenlenen "3. Türkiye-İran Forumu" Van'da başladı. 

Double Tree By Hilton Van Otelinde iki gün sürecek olan foruma Van Valisi İbrahim Taşyapan, Erdebil Belediye Başkanı Hamid Lotfollahian, Doğu Azerbaycan Vali Yardımcısı Ali Navadad, Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Fatih Hasdemir, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Orhan Birdal, İran Büyükelçiliği Maslahatgüzer Alireza Delkhosh, 23. Dönem Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu, IPIS Başkan Yardımcısı Mohsen Rouhisefat, TASAM Başkanı Süleyman Şensoy, Van ve İran kamu kurum ve kuruluş temsilcileri katıldı.

‘30-50 milyar dolar ticaret hacmi için fırsatlar’ adı altında gerçekleştirilen forumun açılışında konuşan Van Valisi İbrahim Taşyapan, Türkiye ve İran’ın Avrupa kıyılarından Hint Okyanusuna kadar uzanan bir bölgeyi kapsadığını ve dolayısıyla bu büyük coğrafyanın birçok imkanı beraberinde getirdiğini söyledi.

Taşyapan, “Her cağın üreticileri kendi zamanındaki fırsatları yakalayarak ülkelerine o fırsatı geleceğe taşımak konusunda iyi değerlendirerek bunları geliştirmelidir. Her ülkenin kendine özgü öncelikleri, avantajları ve dezavantajları vardır. İran da büyük bir ülke ve büyük imkanları var. Türkiye de büyük medeniyetler kurmuş bir ülke. Van şehri olarak Türkiye'nin en doğusunda gözüküyoruz. Van şehri bugün Türkiye'nin Orta Asya'ya ve oradan da uzak doğuya açılan demiryolunun başlangıcıdır. Hudut kapılarımızın sayıları bugün 3'e çıkmıştır. Kapıköy Sınır Kapımızda bu yıllın sonlarına doğru güzel bir gümrük binasıyla ve duble yollarıyla her türlü ulaştırma, ticaret, sanayinin gelişmesine hizmet edecek. İki ülke arasındaki gelişmenin olabilmesi için öncelikle kuvvetli bir siyasi irade gerekir ve bunun arkasında da bu kuvvetli siyasinin altını dolduracak çalışmalar yapılması gerekir. Bunları hem sanayiciler hem de bürokratlar yaparlar. Biz burada her iki tarafı bir araya getiriyoruz" dedi.

TASAM Başkanı Süleyman Şensoy ise, 2016 yılında yapılması planlanan formun bazı gelişmeler nedeniyle ertelendiğini söyledi.

Türkiye ve İran'ın hem kendi iç alanında hem de arka plan interlantları itibariyle bölgedeki en büyük iki ülke konumunda olduğunu ifade eden Şensoy, "Bu yeni küresel trendler ve bölgesel dengeler, geliştirilen Türkiye-İran stratejik işbirliği; din, dil, tarih ve coğrafya söylemlerini karşılıklı bağımlılığa taşıyan bir model ihtiyacını karşılamada örnek teşkil edecektir. Siyasi iradenin içini dolduracak bir yol haritası ve envanter tanımlamasına olan ihtiyaç elzemdir. Bu süreçte iki ülke otoriterleri arasında siyasi hedefler ve işbirliği konusunda bir eksiklik yok. Fakat bu sürecin içinin doldurulması ve konjoktürel süreçlerden de etkilenmemesi için bu ve benzeri çalışmalara farklı aktör ve inisiyatiflere ihtiyacımız var. Bugün bu konferansın konusu olan ‘30-50 milyar dolar ticaret hacmi için fırsatlar’ başlığında vurgulandığı gibi Türkiye ve İran arasındaki hacmi 50 milyar dolara ulaştırmak hem siyasi krizlerin minimuma hem de karşılıklı oluşturulan bağımlılık için çok büyük bir sinerji kaynağı olacağını da görmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Türkiye-İran ilişkilerinde güçlü bir işbirliğine ihtiyaç olduğunu dile getiren Şensoy, “Bölgenin taşıdığı şartlar da göz önüne alındığında, zamanın daha verimli kullanılması gerektiği ve önümüzdeki birkaç yıl içerisinde karşılıklı bağımlılığı göz önünde bulundurmamız ortadadır. Çünkü Türkiye-İran ekonomileri birbirini tamamlayan özelliklere sahiptir. Van'ın buradaki sınırıyla ve oynayabileceği rolüyle bu konferans ve diğer çalışmalar teyit etmektedir. Önümüzdeki zihinsel eşik karşılıklı bağımlılığı derinleştiren yüksek rekabet ve yüksek işbirliği perspektifidir. Dönem dönem iki ülke arasında yaşanan söylem bazındaki teknik krizlerin diğer alanlara yansıtılmadan yönetilmesi ve inisiyatiflerin aksamaması önemlidir" şeklinde konuştu.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Orhan Birdal da, iki ülkenin köklü medeniyetlere sahip olduğunu belirterek, iletişim ve sınır kapılarında önemli çalışmaların yapıldığını, bunun da iki ülkenin ilişkilerini olumlu yönde etkileyeceğini söyledi. İki ülke sınırının 1639 yılından beri barışın ve sağlam ilişkilerin sembolü olduğunu dile getiren Birdal, “14 seneden beri Türkiye’de bir ulaşım ve iletişim devrimi yaşanmaktadır. Bu hiç bitmeyecek bir süreçtir ve devam etmektedir. Çünkü zaman akmakta, akarken de her türlü değişim ve dönüşümün, ilerlemenin yolunu açmaktadır. Yenilikçi düşüncenin ve düşünmenin hızı hiçbir zaman olmadığı kadar çoktur. Hiçbir zaman olamayacağı kadar da hızlı olacaktır önümüzdeki süreçte. İnovasyona ve etkileşime açık her alanın değişime ve dönüşüme kayıtsız kalamayacağı aşikardır” diye konuştu.

İran ve Türkiye arasındaki potansiyelin fazla olduğunu, bu durumun da yoğun çalışmaları beraberinde getirdiğini anlatan Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Fatih Hasdemir de, “İki ülkenin ilişkileri hem bölge hem de dünya barışı için önemlidir” dedi.

Erdebil Belediye Başkanı Hamid Lotfollahian, Doğu Azerbaycan Vali Yardımcısı Ali Navadad, İran Büyükelçiliği Maslahatgüzer Alireza Delkhosh, 23. Dönem Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu ve IPIS Başkan Yardımcısı Mohsen Rouhisefat’ın da birer konuşma yaptığı forum, "Sınır Ticareti ve Lojistik" başlığında ve Tahran Eski Büyükelçisi Selim Karaosmanoğlu moderatörlüğünde gerçekleştirilen oturumla devam etti.

Editör: Wan Haber