Muhteşem Yüzyıl dizisinin 138. bölümünde Şehzade Selim, Şehzade Mustafa’yı boğdurttu. Şehzade Selim tahta çıkacak mı, Kanuni Sultan Süleyman’ın yerine Şehzade Selim mi geçecek? Şehzade Selim, gelecek yıllarda padişah olacak. Şehzade Selim –II. Selim- nasıl bir hayat yaşadı? Şehzade Selim nasıl öldü?

KANUNİ Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan'ın oğlu olan Şehzâde Selim, 28 Mayıs 1524 tarihinde İstanbul'da doğmuştur. Hürrem Sultan'a kadar Osmanlı padişahlarının haremi eski sarayda yaşadığından, çocukluğu da burada geçmiştir. 1530 yılında diğer kardeşleri Şehzâde Mustafa ve Şehzâde Mehmed ile bir hafta süren şenliklerle sünnetleri gerçekleşmiştir. 16 yıl kadar devam eden saraydaki eğitiminden sonra Konya Sancakbeyliği'ne tayin edilmiştir.

PADİŞAHLIĞINI İLAN ETTİ

İki yıl sonra da veliaht olarak nitelendirilebilecek şehzadelerin sancağı hâline gelen Saruhan yani Manisa Sancağı'na tayin edilmiştir. Şehzade Selim, Şehzade Mustafa ve Beyazıt’ın idamlarıyla tahta savaşında tek başına kalmıştır. Şehzade Selim'in babası, Zigetvar Kalesi'nin fethi esnasında vefat ettiğinden, görev yaptığı Manisa'dan İstanbul'a gelerek padişah olmuştur.

100 BİN ASKER, KANUNİ’NİN CENAZE NAMAZINI KALDI

Şehzade Selim'in padişah olduktan sonra ilk icraatı, babasının cenazesi için Belgrat'a gitmesidir. Kuşatma esnasında vefat eden Kanunî Sultan Süleyman'ın ölümü askerden gizlenmişti. Dolayısıyla devleti kırk altı yıl idare eden büyük padişahın ölüm haberinin bazı sıkıntılara sebep olabileceği düşünüldüğünden, yeni padişah Belgrat'a ulaştığında ölüm haberi askere tebliğ edilmiştir. Haberi alan asker, tahmin edildiği gibi moral olarak olumsuz etkilenmişse de, Veziriâzam Sokollu Mehmed Paşa'nın gayretleri ve yeni padişahın ordugaha yakın bir yerde bulunması durumu düzeltmiştir. Elli gün önce vefat etmiş olan Kanunî'nin cenaze namazı Belgrat'ta yüz bin kişiden fazla askerin katılımıyla kılınmış ve İstanbul'a dönülmüştür.

YENİÇERİLER İSYAN ÇIKARDI

Yeniçeriler ve Kapıkulu Ocaklarının "cülus bahşişini" az bulmaları gerekçesiyle çıkardıkları ufak çaplı isyan hareketinin önüne geçilmiştir. Tarihte ilk defa ilmiye sınıfına da cülus bahşişi verilmiş ve bu durum, bundan sonra gelenek hâlini almıştır.

SOKULLU’NUN GÜCÜ

Sultan İkinci Selim dönemi, devlet işlerinin Veziriazam Sokollu Mehmed Paşa'ya bırakıldığı bir za-man olmuştur. Aynı zamanda padişahın damadı da olan Sokollu, Kanunî'nin son dönemlerinde ikbali parlayan oldukça tecrübeli bir devlet adamıydı. Devlet işleriyle uğraşmayı pek sevmeyen padişah, Sokollu Mehmed Paşa'nın da gayretleriyle idareyi tamamen ona teslim etmiş, neticede paşanın tam hâkim olduğu bir dönem başlamıştır.

SELİM’İN DÖNEMİNDE YAŞANANLAR

İkinci Selim döneminde devletin haşmeti ve gücünde pek bir değişiklik olmamıştır. Avusturya ile Edirne Anlaşması imzalanmış, İran ile münasebetler dostane şekilde devam etmiştir. Yemen'de Osmanlı Devleti'nin aleyhine gelişen hâdiseler karşısında gereken tedbirler alınmış, zor da olsa sükûnet sağlanmıştır. Portekizlilerin tehditleri karşısında Osmanlı sultanından yardım isteyen Açe Sultanlığı'na (Endo¬nezya-Sumatra) yardım için bir donanma gönderilmiş ve bu tehdit ortadan kaldırılmıştır. Rusların, Kazan ve Astarhan hanlıklarını işgal etmeleri, yeni bir Rus tehdidinin ortaya çıkmasına sebep olduğundan, Kırım hanına yardım edilerek bu durum engellenmeye çalışılmıştır. Hem Rusların faaliyetlerinin kontrol altına alınması hem de İran coğrafyasına yapılacak askerî harekâtlarda donanmadan daha iyi bir şekilde faydalanılabilmek için, Don-Volga kanal projesi düşünülmüşse de, bu gerçekleştirilememiştir.

TUNUS VE Kıbrıs’IN FETHİ

Akdeniz'de hâkimiyetin tesisi ve devamı için Tunus fethedilmiş, stratejik bir mevkide bulunan Kıbrıs'ın da fethine başlanarak, Ağustos 1571 tarihinde ada tamamen Osmanlı topraklarına katılmıştır. Kanunî döneminde başlayan ve Barbaros Hayreddin gibi büyük bir denizcinin gayretleriyle kurulan bu hâkimiyet, İnebahtı yenilgisiyle yara almışsa da, bu durum telâfi edilmeye çalışılmıştır.

HAMAMDA AYAĞI KAYINCA HAYATINI KAYBETTİ

Sultan 2. Selim haremdeki hamamda ayağının kayması neticesinde düşerek yaralanmış, tedaviye rağmen 15 Aralık 1574 tarihinde vefat etmiştir. Padişahlığı; sekiz yıl, iki ay, on dokuz gün sürmüştür. Ayasofya Camiî avlusunda inşa ettirmiş olduğu türbesine defnedilmiştir.

ORDUNUN BAŞINDA SEFERE ÇIKMADI

2. Selim, ordunun başında sefere çıkmayan ilk padişahlardandır. Dolayısıyla kendisinden sonraki padişahlara bu konuda iyi misâl olmamıştır. Devlet işlerine doğrudan müdahale etmediyse de, işlerin takibini yapmayı ihmal etmemiş, Sokollu'nun icraatlarını zaman zaman denetlemiştir. Başta Selimiye Camiî olmak üzere Lefkoşe, Edirne ve İstanbul'da vakıf eserler inşa ettirmiş; Mekke ve Mescid-i Haram'da muhtelif tamiratlar gerçekleştirmiştir.

ŞEHZADE KURALLARINI DEĞİŞTİRDİ

2. Selim'den sonra Osmanlı şehzadelerinin sancağa çıkma usullerinde bir değişikliğe gidilerek, sadece en büyük şehzade, veliahd şehzade sancağı olan Manisa'ya gönderilir olmuştur. İlim adamlarına ve bilhassa şairlere önem vermiş, kendisi de şiirler yazmıştır.

II. Selim'in Hayatı

II. Selim (Osmanlı Türkçesi: ???? ???? Selim-i sani), Sarı Selim olarak anılır (28 Mayıs 1524, İstanbul - 15 Aralık 1574, İstanbul), 11. Osmanlı padişahı ve 90. İslam halifesidir. Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan'ın oğludur.[1][2][3] Kardeşi Bayezid'e karşı Konya'da yapılan savaşı kazanarak, babasının desteğini aldı. Babasının ölümü üzerine, onun tek oğlu olarak 1566 tarihinde on birinci padişah olarak tahta geçti. Padişah olur olmaz ilk seferini Batı’ya yaptı. Ülke sınırlarını Orta Avrupa’ya kadar genişletti. Kıbrıs, Tunus kayıtsız şartsız teslim olanlar arasındaydı. Ülkesinin denizlerde de egemenliğini genişleterek, deniz egemenliğine önem verdi.

Turgut Reis gibi kaptanlar onun zamanında yetişti. Sokollu Mehmed Paşa gibi çok güçlü bir vezire sahipti, devlet işlerinde en önemli yardımcısı idi. Onun zamanında İstanbul ve ülkenin çok değişik alanlarında birçok mimari eseri yapıldığı gibi, önemli onarım faaliyetlerini de gerçekleştirdi. Devrinin usta mimarı, Mimar Sinan’a Edirne’de Selimiye Camii'ni yaptırdı. Babasından 14.892.000 km2 olarak devraldığı imparatorluk topraklarını, 15.192.000 km2 olarak bırakmıştır. 15 Aralık 1574 günü vefat etmiş, Ayasofya'daki türbesine gömülmüştür. Ölümüne kadar padişahlığını sürdürmüştür.

Şehzade Selim'in çocukluğu İstanbul'da Eski Saray'da geçmiştir. 27 Haziran 1530'da kardeşleri Şehzade Mustafa ve Mehmed ile birlikte At Meydanı'nda bir hafta boyunca süren eşsiz bir eğlence ve törenle sünnet edildi. 16 yaşına kadar sarayda kalıp derin bir saray eğitiminden geçirildi. 1542'de 16 yaşında iken Konya Sancak beyi olarak atandı. 1544'de Manisa Sancak beyi olarak tayin edildi ve Manisa Sancak beyi olarak 1558'e kadar görev yaptı. Manisa'da zamanını eğlence ve av partileri ile geçirdiği bildirilir. 1558'de tekrar Konya Sancak beyliği'ne ve 1562'ye kadar orada kaldı.

Şehzade Selim babası Kanuni Sultan Süleyman hayatta iken, özellikle 1553'den sonra, babasına varis olabilecek diğer şehzadelerle taht mücadelesine girişti. Kanuni'nin şehzadelerinden Mustafa, Mahmud, Murad, Mehmed, Abdullah ve cihangir, babaları sağken ölmüşlerdi. Kanuni'nin çok bağlı olduğu karısı Hürrem Sultan kendi oğullarından Selim veya Beyazid'in taht varisi olmasını istemekteydi. Ağustos 1553'de Kanuni Nahcivan Seferi'nde iken Konya Ereğlisi'nde o sefere katılan Şehzade Mustafa, Hürrem Sultan'ın yakın adamı olan Sadrazam Rüstem Paşa'nın tavsiyesine uyan, babası Kanuni tarafından idam ettirildi. Tahta varis olarak Hürrem Sultan'in iki oğlu Şehzade Beyazıd ve Selim kaldı.

1558'de Hürrem Sultan ölünce bu iki kardeş birbirleriyle açık mücadeleye giriştiler. Amasya Sancak beyi olan Şehzade Beyazıd daha atak ve isyancıydı. Sabırlı ve sağduyulu davranışlı görünen Şahzade Selim babasının desteğini kazandı. 29 Mayis 1559da iki şehzade taraftarları ve kendi sancak orduları ile birlikte Konya yakınlarında bir muharebeye giriştiler. Babasının desteğini almış olan Şehzade Selim bu çarpışmadan galip çıktı. Selim kaçan Beyazid'ı Hınıs'a kadar kovalayıp Konya'ya geri döndü. Beyazıd, oğulları ile birlikte, önce Amasya'ya ve sonra babasının kendi üzerine gelmek üzere Üsküdar'da ordugaha geçtiği haberini alınca, 2.000 kişilik ordusuyla İran'a Safavi devletine sığındı. Kanuni, Şah Tahmasp ile yapılan yazışmalarla isyankar oğlunun geri verilmesini istedi. 25 Eylül 1561'de Şah Tahmasp elinde bulunan şehzadeleri Kazvin'de boğdurtup naaşlarını geri gönderdi ve bu cenazeler Sivas'a getirilip gömüldüler. Boylece 1561'de, Konya Sancak beyi olarak bulunan Şehzade Selim, Kanuni'nin rakipsiz tek veliahtı olarak kaldı. Bu nedenle 1562de devlet başkentine daha yakın olan Kütahya Sancak beyliğine atandı.

Şehzade Selim babasının son seferi olan 1566 son Avusturya Seferi'ne katılmadı. Selim Kütahya yakınlarında Sıçanlı sahrasında avda iken, babası'nın Sigetvar kusatması sırasında 7 Eylul'de öldüğünü, bu ölümü herkesden gizleyen Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa'nin güya fetihname olarak gönderdiği, gizli mektubundan öğrendi. Hemen lalaları Huseyin Paşa, Hoca Attaullah ve muhasibi Celal Bey ile birlikte bir alayla İstanbul'a hareket etti. 30 Eylul'de Üskudar'a vardı. Herkes babasının ölümünden habersizdi. Üskudar İskelesi'ne saltanat kayığı ile gelen Bostancıbası Davut Ağa Sultan Selim'in padişahlığını ilk tanıyanlardan biri olarak, onu saltanat kayığı ile Topkapı'ya geçirdi. O sırada Tersane ve Tophane'den saltanat topları atılıp yeni sultanın tahta geçtiği halka ilan edildi. Sultan Selim Köşk İskelesinden şehir kapısına kadar özel murassa giyimle at üzerinde alayla geçti ve yolda etraftan gelen halka paralar saçıldı. Saraya gelen Selim tahta oturtuldu ve İstanbul'da bulunan devlet ricali (İstanbul Muhafızı İskender Paşa, Şeyhülislam Ebussuud Efendi vb) tarafından egemenliği tanındı. Bu sırada yapılan harcamaları karşılamak için, özel tören isteyen devlet hazinesi açılması yapılmadı ve ablası Mihrimah Sultan tarafından borç verilen 50.000 altın kullanıldı.

Sultan Selim hemen iki gün sonra orduyu ve babasının cenazesini karşılamak üzere İstanbul'dan ayrıldı. Edirne, Filibe, Sofya üzerinden (genellikle 30 gün çeken yolu) çok hızla geçerek 15 günde Belgrad'a ulaştı. Kanuni'nin ölümü seferden geri dönmekte olan orduya Belgrad'a dört menzil kala açıklandı ve Sultan Selim üzüntüden perişan orduyu Belgrad'da karşıladı. Belgrad'da kılınan cenaze namazından sonra Kanuni'nin naaşı acele İstanbul'a gönderildi. Belgrad'da kalan Sultan Selim orada yeniden bir cülus (tahta çıkma töreni) yapılmasını reddetti. Askere dağıttığı cülus bahşişi de kapıkulu askeri tarafından az görülüp kızgınlıkla karşılandı. Sultan Selim Kasım ayında Edirne'ye vardı ve orada bekledikten ve yollarda kapıkullarının yaptıkları isyankar hareketler altında Aralık'ta İstanbul'a gelebildi.

Padişah Selim nasıl öldü?

Şehzade Selim babasının son seferi olan 1566 son Avusturya Seferi'ne katılmadı. Selim Kütahya yakınlarında Sıçanlı sahrasında avda iken, babası'nın Sigetvar kusatması sırasında 7 Eylul'de öldüğünü, bu ölümü herkesden gizleyen Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa'nin güya fetihname olarak gönderdiği, gizli mektubundan öğrendi. Hemen lalaları Huseyin Paşa, Hoca Attaullah ve muhasibi Celal Bey ile birlikte bir alayla İstanbul'a hareket etti. 30 Eylul'de Üskudar'a vardı. Herkes babasının ölümünden habersizdi. Üskudar İskelesi'ne saltanat kayığı ile gelen Bostancıbası Davut Ağa Sultan Selim'in padişahlığını ilk tanıyanlardan biri olarak, onu saltanat kayığı ile Topkapı'ya geçirdi. O sırada Tersane ve Tophane'den saltanat topları atılıp yeni sultanın tahta geçtiği halka ilan edildi. Sultan Selim Köşk İskelesinden şehir kapısına kadar özel murassa giyimle at üzerinde alayla geçti ve yolda etraftan gelen halka paralar saçıldı. Saraya gelen Selim tahta oturtuldu ve İstanbul'da bulunan devlet ricali (İstanbul Muhafızı İskender Paşa, Şeyhülislam Ebussuud Efendi vb) tarafından egemenliği tanındı. Bu sırada yapılan harcamaları karşılamak için, özel tören isteyen devlet hazinesi açılması yapılmadı ve ablası Mihrimah Sultan tarafından borç verilen 50.000 altın kullanıldı.

 

Sultan Selim hemen iki gün sonra orduyu ve babasının cenazesini karşılamak üzere İstanbul'dan ayrıldı. Edirne, Filibe, Sofya üzerinden (genellikle 30 gün çeken yolu) çok hızla geçerek 15 günde Belgrad'a ulaştı. Kanuni'nin ölümü seferden geri dönmekte olan orduya Belgrad'a dört menzil kala açıklandı ve Sultan Selim üzüntüden perişan orduyu Belgrad'da karşıladı. Belgrad'da kılınan cenaze namazından sonra Kanuni'nin naaşı acele İstanbul'a gönderildi. Belgrad'da kalan Sultan Selim orada yeniden bir cülus (tahta çıkma töreni) yapılmasını reddetti. Askere dağıttığı cülus bahşişi de kapıkulu askeri tarafından az görülüp kızgınlıkla karşılandı. Sultan Selim Kasım ayında Edirne'ye vardı ve orada bekledikten ve yollarda kapıkullarının yaptıkları isyankar hareketler altında Aralık'ta İstanbul'a gelebildi.

Editör: Wan Haber