19. Uluslararası Antalya Güvenlik ve İşbirliği Konferansında konuşan Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru ulusal hava savunmasını güçlendirme ittifakının önemine değinerek patriot füzelerinin Suriye'deki krizi sona erdirmeyeceğini, Türkiye'nin Suriye halkı ile dayanışma içerisinde olduğunu söyledi.
Türkiye NATO üyeliğinin 60. yılı nedeni ile düzenlenen 19. Uluslar arası Antalya Güvenlik ve İşbirliği Konferansı Antalya Belek'teki Papillon Ayscha Otelinde gerçekleştirildi.
Türk Atlantik Konseyinin 14-15 Aralık tarihleri arasında düzenlediği "Türkiye ve NATO 60 Yıldır Barış ve Güvenlik İçin Birlikte" konulu konferansında güncel transatlantik konular ve bununla ilişkili uluslar arası gelişmeler üst düzey Türk ve yabancı katılımcıların tartışmasına açıldı.
Açılış konuşması yapan Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru Türkiye'nin NATO'ya önemli katkılarda bulunduğunu belirterek küresel güvenliğe karşı Türkiye'nin ittifakın gelişmesini sağladığını bildirdi.
Suriye'de yaşanan duruma da değinen Koru "Suriye'deki kriz gerçekten kötü duruma gelmiştir. Hala iktidarda kalmaya devam ediyor. Suriye halkı güvenliği kaybetmeye başlamıştır. 200 binden fazla Suriyeli vatandaş Türkiye'de sığınma aldı. 140 bin kamplarda yaşıyorlar" dedi.
Ulusal hava savunmasını güçlendirme ittifakının önemine de değinen Koru şöyle konuştu:

PETRİOTLAR KRİZİ SONA ERDİRMEZ
"Karar çok önemli. İttifakın dayanışması ve birliği, aynı zamanda bu konuşmanın savunma amaçlı olduğunu, uçuşa yasak bölgeleri destekleye devam ediyoruz. Patriot füzelerinin Suriye'deki krizi sona erdirmeyeceğini biliyoruz. Suriye halkı ile dayanışma içindeyiz."
Ortadoğu'nun Türkiye için önemli bir bölge olduğunu kaydeden Koru kitle imha silahlarının tamamlandırılmasını düşündüklerini, İran'ın nükleer silahları elde etmesine karşı olduklarını söyledi.
Türkiye ve Afganistan arasında bölgesel işbirliklerinin geliştiğine de değinen Kuru "Siyasi güvenilirlik açısından bu görüşmeler hızla devam etmektedir. Chikago zirvesinden sonra 10 yıl içerisinde ittifakımız bu konulara odaklanmaktadır. Soğuk savaştan sonraki dönemde güvenlik mevhumu sadece askeri olarak anlaşılmamaktadır" dedi.
NATO'nun yumuşak güvenliği sağlamak amacı ile çeşitli araçlara sahip olduğunu kaydeden Kuru şöyle konuştu:
" Ortak ilişkiler NATO tarafından güçlendirilmiştir. Yeteneklerin geliştirilmesi açısından da gereklidir. Akıllı savunma ve bağlantılı inisiyatifli korumalar sayesinde bu bağlantılara devam edilecektir. Türkiye'nin yumuşak gücü daha etkin görülmektedir."
Kuru 21. yüzyılda Afrika'nın Türkiye'nin stratejik ortaklarından biri olacağını da belirtti.
Açılış konuşmaları kapsamında NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen'in konferansa gönderdiği mektup Oğuz Yiğit tarafından okundu.
Bu yılın Türkiye ve NATO açısından gerçekten faydalı olduğu belirtilen değerlendirmede Rasmussen Nato'nun güçlü bir dayanışma sağladığını belirterek ilerleyen yıllarda bu dayanışmanın daha da güçleneceğini söyledi.
NATO Genel Sekreteri Rasmussen yaptığı değerlendirmede şunlara yer verdi:
"Türkiye'nin NATO üyeliğinin 60. Yılını kutladık. Türkiye'de patriot füzelerini konuşlandırmaya karar verildi. NATO güçlü bir dayanışma sergiliyor. Önümüzde ki yıllarda bu dayanışma daha güçlü olacak. Afganistan bizim birinci özelliğimiz olarak kalmaya devam edecek. Önümüzdeki yıl içerisinde yeni bir misyon içerisinde Afgan misyoncularına eğitim vereceğiz. Tabi ki biz burada tehditlere karşı güçlenmek zorundayız."
2013 yılında savunma harcamaları ile ilgili olarak birtakım sınırlı fonlarla yetinmek zorunda olduklarını belirten NATO Genel Sekreteri Rasmussen mektubuna şu şekilde devam etti:
"Daha yetenekli, daha uyumlu ve daha tamamlayıcı güçlere ulaşmak istiyoruz. Biz buna 2020 hedefi diyoruz. Bunun için inisiyatifler oluşturduk. NATO'nun üçüncü önceliği ortaklıktır. Avrupa Atlantik güvenliği ortaklık ilişkileri ile devam etmektedir. Bu ortaklarımızın faydasına olacaktır. Türkiye NATO'nun 60 yıldır üyesi. Türkiye'nin sesi NATO'da önemli. Naci Koru
Açılış konuşmalarını ardından konferansın ilk paneli başladı. Panelin ilk konuşmacısı NATO nezdinde Danimarka Daimi Temsilcisi, Büyükelçi Carsten Sondergaard Bosna'dan Libya'ya doğru NATo ile ilgili görüşlerini paylaştı. 4 yıl öncesinde NATO'nun kıtasal savunmayı yürüten bir ittifak olduğunu ifade eden Sondergaard operasyonların kesinlikle bir kilit unsur olduğunu söyledi. Bosna'dan çıkarılması gereken derslerin olduğunu ifade eden Sondergaard şöyle konuştu:
"Bunlardan bir tanesi bize bunu kanıtladı. Birleşmiş milletler operasyonu tam olarak durumu ele alamadı Bosna'da. Yetkiler yeterli değildi ve yeterince güçlü bir operasyon değildi. Güçler tam anlamıyla bir caydırıcılık sağlayamadılar. IFOR ve ESFOR bir boşluğu doldurmak zorundaydı. Yalnızca NATO'nun doldura bileceği bir boşluktu bu. 2 tane önemli koşul vardı. Müttefikler arasında konsensüs gerekiyordu ve bir müttefikin bir operasyona katılması zorunlu değildi."
Libya operasyonuna da değinen Sondergaard belirli bir yetki ve karar verme süreçlerinin, aynı zamanda bölgesel kuvvetlerin katılımının olduğunu ifade etti. Sondergaard konuşmalarını şöyle sürdürdü:
" Bunun sonrasında İsveç gibi ortakların operasyonlara katılımını görüyoruz. Libya'daki operasyonun keskin sonucuna birçok NATO ülkesi katıldı, ancak çoğunluğu katılmadı. Kosova operasyonu ile Libya operasyonu arasında fark var. Çünkü Kosova'da bombalama operasyonlarının öncüllüğünü üstlenmişti ABD, ama Libya'da bu olmadı."
NATO da değişimlerin devam ettiğini kaydeden Sondergaard operasyonlar şu an yeni NATO'nun bir parçası haline geldi geldiğini belirterek "Oyunun kuralları kabul ediliyor, ama katılım zorunluluğu yoktur. Ortaklar sürece dahil olmaya devam edecekler. Kararların şekillenmesi alanı yavaş yavaş büyüyor ve büyümeye de devam edecek. Kuzey Atlantik konseyi karar vericileri aracılığı ile resmi kararlar almaya devam edecek. Burada katılım önemli. Çünkü hükümetler askeri birilikler gönderiyorlar. Kan dökülüyor. Bu nedenle onların da bir söz hakkı olması önemli. Kararlar aslında benimsenmez veya alınmaz bunlar formula edilir, yani sürecin kendisi çok daha önemli" dedi.
NATO Genel Sekreter Yardımcısı Hüseyin Diriöz ise NATO'nun yeteneklerinin geliştirilmesi ve Lizbon zirvesi ve stratejik kavramı konularına değindi.
NATO üyelerinin her hangi bir saldırıya karşı her zaman bir birine yardımcı olacağını ifade eden Diriöz 2020 zirvesinde yeteneklerin geliştirilmesine odaklanıldığını belirtti. NATO kuvvetlerinin 21 . yüzyılda ortaya çıkan tehditle karşı geliştirildiğini söyleyen Diriöz "ABD'nin NATO savunma harcamalarındaki payı yüzde 63'ten yüzde 75'e gelmiştir. ABD'nin Avrupa'dan daha fazla pay alması gerektiği yönünde mesaj verdiği de gözlemlene bilir" dedi.

KORSAN SALDIRILARI ASKERİ YÖNTEMLERLE ORTADAN KALKMAZ
Türkiye'nin de diğer müttefikleri gibi NATO'nun savunma sistemine destek gösterdiğini kaydeden Diriö,z "En aktif savunma sisteminin 13'ne katılmakta. Endüstriyel potansiyelini de kullanmaya hazırdır" dedi.
Korsanlık saldırılarına karşı güvenlik sistemi ile ilgili konuşan NATO nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi Haydar Berk ise NATO ile yoğun etkileşimler içerisinde bulunulduğunu, bu faaliyetlerin hırsızlık ve korsanlığa karşı da uygulana bileceğini söyledi. Korsanlığın deniz ticaretini tehdit etmekte olduğunu ifade eden Haydar Berk "Türk gemileri de bu korsan saldırılarına maruz kalmıştır. Aslında bunun sadece askeri yöntemlerle ortadan kaldırılması mümkün değil. 2008 yılından bu yana NATO korsan saldırılarına karşı güvenlik çabalarında bulunmuştur. Yoğun tedbirler sonucunda gemilere uluslararası bağlamda yapılan saldırıların sayısı azalmıştır" dedi.
Türkiye'nin de korsanlarla ilgili mücadeleye destek verdiğini kaydeden Haydar Berk şöyle konuştu:
" Türkiye donanmasının gemileri bu bölgede bulunmakta ve 2009 yılından bu yana NATO tedbirlerine katılmakta. Yüzlerce çeşitli korsanlar yakalanmıştır. Geleceğe doğru vites değiştirmek gerekiyor, siber savunmaya odaklanmak gerekiyor. Bazı uzmanlar siber güvenlik alanını geleceğin muharebe alanı olarak görmektedir. Teknolojik ilerlemenin yüksek olması fırsatlar sunmaktadır. Biz internet üzerinden sosyalleşiyoruz. Burada güvenlik zorlukları da ortaya çıkacaktır. Siber güvenlik NATO'nun önemli konusu haline gelinmelidir."
Konferans ikinci oturumda devam edecek.
(ÖK-ÖK-Y)

14.12.2012 14:44:31 TSI

Editör: Wan Haber