Van 2011’de 23 Ekim ve 9 Kasım’da meydana gelen iki depremle büyük yara aldı. Binlerce kişi yaşamını yitirdi. Depremin yıldönümü yaklaşırken Van’dan ‘depremzedeler açlık grevinde’ haberleri gelmeye başladı. Konteyner kentte 42 gün önce başlayan grev sürerken, 110 ailenin kaldığı ‘ Anadolu Konteyner Kente’ gidip, depremzedelerle konuştuk. Şu anda 15 kadın, 11 erkek depremzede açlık grevini sürdürüyor. Kentte çoğu 1990’larda zorunlu göçle Van’a yerleşmiş, deprem Van’ı vurmadan önce de zaten zor durumda olan 4-5 çocuklu aileler kalıyor. Depremden önce birçoğu az kira verdikleri kerpiç evlerde oturuyormuş. Aralarında parklarda sabahladıkları zamanları anlatanlar da var... Deprem evlerini yıkınca çadır, akraba evi derken kendilerini ilk günlerde 5 bin kişinin yaşadığı bu konteyner kentte bulmuşlar. Zamanla ev sahibi olanlar yeni yapılan TOKİ’lere yerleştirilmiş, ama kiracılara ve tapusuzlara bir türlü sıra gelmemiş. Van Valiliği ve AFAD konteynerleri terk etmelerini istemiş ancak gidecek yerleri olmadığı için çıkmıyorlar. Önce konteyner camiler, ardından çocukların oyun parkı sökülmüş. Çamaşırhane, kreş, kütüphane, etüt salonu, spor çadırı, kuran kursu… Hepsi teker teker gitmiş. Sonunda sıra elektriğe gelmiş. Buradaki insanlar 49 gündür elektriksiz yaşıyor. Lise son sınıf öğrencisi Zelal, çöpten topladığı kartonlarla taş üstünde ateş yakmaya çalışırken, tüm olan biteni şöyle özetliyor: “Sanki insanlık her yerde ileri giderken burada geriye gidiyor....”
 
Soba yakılamıyorSoğuklar başlamasına rağmen konteynerlerin içine yangın tehlikesi yüzünden soba kurulamıyor. Yemeklerse sokakta, taş üzerinde yakılan ateşte pişiyor. Hürriyet Yılmaz’ın 8 yaşındaki oğlu Emre’nin yüzü karanlıkta yemek pişen ateşe düşünce yanmış, beş gün hastanede kalmışlar. Depremzedelerden Ali Ahi, bir ay önce AFAD’dan su borularını kırmak için kepçeyle geldiklerini fakat makinanın aileler tarafından engellendiğini anlatıyor. Konteyner içindeki tek odada dokuz kişi yattıklarını anlatan Sayime Altıntaş “Kalp hastası eşimin üç ayda bir 700 lira engelli maaşıyla geçiniyoruz. Elektrik yok. Suyşu kesseler de çıkacak bir yerimiz yok. Ne kira ne aidat ödeyecek durumdayız” diyor. 
Dört çocuk annesi Pınar Ceylan, konteynerin önünde leğende çamaşır yıkıyor: “Dükkanların attığı ambalajları, kartonları toplayıp getiriyoruz yakmak için. 10 günü geçiyor öyle yıkıyorum çocukların başını. Çamaşır mı yıkayacaksın, yemek mi pişireceksin, çocuklara baş suyu mu ısıtacaksın?’’ diye soruyor. Garsonluk yapan eşinin 700 lira maaşıyla geçiniyorlar: “Gecede 4-5 mum yakıyoruz. Mum parası ne ki diyeceksin, ama alacak durumda değiliz. Hapiste olsak hiç değilse ışık olur” diyor. Bu koşullarda ne pişirdikleri sorusunun cevabı az şıklı: makarna, bulgur, patates...”
 
Yıkanmamaktan enfeksiyon kaptı
Zeliha Demir, kucağında 12 yaşında zihinsel, bedensel ve görme engelli oğlu Yasin’le açıyor konteynerin kapısını. Birkaç saat önce tuvaletin yeri çürüyüp çökmüş, konteyneri su basmış. Yerleri battaniyelerle silerken anlatıyor: “5 çocuğum var, kocam inşaatta bekçi. Ayda 600 lira Yasin’e bakım ücreti yardımı alıyorum, bir de kocamın inşaattan aldığı 300 lira yevmiye var. Elektriksiz yaşam en ağır işkence. Yasin’in üzerine geceleri 4-5 battaniye atıyorum. Diğer oğlumun pipisi 1 haftadır yıkanmamaktan enfeksiyon kaptı. 1+1 daireye de razıyım yeter ki buradan çıkalım.” 88 yaşında konteynerde tek başına kalan ve tekerlekli sandalye ile hareket edebilen Hatice Zeyrek de kimsenin kapısını çalmadığını, hiçbir çözüm önerisi sunulmadığını söylüyor. 7 çocuk annesi Hilal Aslan, kendi deyimiyle ‘en az 60’ yaşında. ‘’Tezekle çay yapıyoruz, yemek pişiriyoruz, yemeğe karışıyor’’ diyor. Sabah komşunun konteynerinde fare görmüşler, yemek pişirdikleri tencerenin içinde de dışkısını bulmuşlar. “Komşumla tuzak kurduk fareye” diyor sinirle. Yazın öldürdükleri iki metrelik yılanı hatırlıyorlar, fotoğraflarını çekip gazetelere yollamışlar. Depremzedeler, kendi anlatımlarıyla ‘olayı siyasallaştırmamak için’ BDP dahil hiçbir partiyi işe karıştırmak istememişler. Depremzede Ali Ahi, “Belki 50 kere valilikle, yetkililerle görüşmeye gittik ama işe yaramadı, belki de yanlış yaptık böyle sessiz kalarak” diyor. 
Van Valisi Aydın Nezih Doğan bir basın açıklamasında “Arkadaşlarımız hane hane durum grafiğini çıkarttı. Bazı kişilerin 4x4 jipleri var” dese de konuştuğum depremzedeler hiçbir saha çalışması yapılmadığını anlatıyor. Ahi, “Vali bey bize inanmıyorsa tebdil-i kıyafet gelsin” diyor. Ahi, araştırma yapılsa 60 ailenin neredeyse hiçbir geliri olmadığının, 35-40 ailenin ise asgari ücretle geçindiğinin ortaya çıkacağını söylüyor.
 
Karanlık basınca...
Saat 7’de Anadolu Konteyner Kenti karanlığa gömülüyor. Tek görebildiğimiz ışık, birkaç yüz metre ötedeki havaalanını aydınlatan lambalar. Şahbaz ailesinin konteynerında mumlar yakılıyor. 9 yaşındaki Sedanur defterini açıp mindere oturuyor, mum ışığında altı basamaklı sayılar ödevine başlıyor. 100 ailenin nasıl ev sahibi olacağının matematiği ise 49 gündür çözülemiyor. Diğer konteyner kentlerde de durum aynı. Tahirpaşa ve Kaya Çelebi’de 150’ye yakın aile kalıyor. Buralarda da elektrik kesik.
 
Bu kentte çocuklar mutsuz
Konteyner kentte 200’ün üzerinde çocuk var. Çocukları okullar açıldığında ‘kalıcı ikametgâh yok’ diye almayan okullar olmuş. Ailelerin tepkisi üzerine farklı okullara kabul edilmişler. Çocukların kimi dört şeritli otoyolun karşısındaki okula gidiyor, kimi de servis olmadığı için aynı yoldan okula 3 - 4 kilometre yürüyor. Üniforma, çanta alacak durumu olmayanlar çoğunlukta. Salih Yıldız İlköğretim Okulu’na kaydolan bir öğrenci, bir yetkilinin annesine “Herkes polis-asker çocuğu. Sizinkiler ezilir, hırsızlık olsa çocuklarınızdan bilirler” dediğini anlatıyor.
 
‘Biz de çözüm paketi’ istiyoruz
Valilik, depremzedeler için ‘yeşil kartlı ailelere 6 aylık kira yardımı ve dul, en az 3 çocuklu kadınlara (biri engelli olacak) maddi durumu iyileşene kadar 1+1 ev’ çözümü sunuyor. Depremzeler ise ailelerin durumunun tek tek saptanmasını, herkese ödeyebileceği koşullarda ev ve istihdamdan oluşan çözüm paketi getirilmesini istiyor.
Elif İnce - Radikal
Editör: Wan Haber