Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şubesi Başkanı Murat Yılmaz, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği dilekçeyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" ve "iftira" suçlarından kamu davası açılmasını talep etti.

Başbakan Erdoğan'ın 30 Ocak'ta yaptığı şu konuşma ile "suç işlediği" belirtildi:

"Bir apartman dairesinde gecenin yarısında avukatlar toplanıp 11 çelik kapı var orada ne iş görür? Bu çelik kapıların arkasında acaba ne iş yapılıyor. Bu çelik kapılar açılamıyor. Bu çelik kapılar açılmaya çalışılıyor. Açıklamayınca ne yapacak güvenlik camdan giriyor. İçerde ne isterseniz var. Yakılmak istenen evraklar, sahte kimlikler. Kim bunlar. İşini iyi bilen avukatlar. Dışarıda da bazı avukatlar o avukatlarla ilgili 'Onlara müdahale edilemez' diyor. Hadi canım sende... Nasıl edilemez. Onlar teröre yandaşlık yapılıyorsa bal gibi de edilir. Avukat hakkı savunacak, terörizmi değil. Hak hukuk neyse o önemli."

ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, ÇHD İstanbul Şubesi Başkanı Taylan Tanay, ÇHD İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Güçlü Sevimli, ÇHD Üyesi Naciye Demir, ÇHD üyesi ve Halkın Hukuk Bürosu avukatları Barkın Timtik,  Ebru TimtikŞükriye ErdenGünay Dağile ÇHD Ankara Şubesi Yönetim Kurulu'ndan Betül Vangölü Kozağaçlı, Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (DHKP-C) üyesi oldukları öne sürülerek 21 Ocak'ta tutuklanmıştı.

Avukat Murat Çelik imzalı suç duyurusu dilekçesinde, "Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarının gerçek dışı olduğu" ifade edildi:

"18 Ocak Cuma günü, derneğimize yönelik olarak yapılan operasyon kapsamında, ÇHD Genel Merkezinde, Ankara ve İstanbul Şubeleri ile yönetici ve üyelerimizin ev ve bürolarında aramalar yapıldı. 11 meslektaşımız bu aramalar sırasında, yani kendi ev veya bürolarında, ayrı ayrı gözaltına alındı. ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı da yurtdışındayken hakkındaki yakalama kararını öğrenince İstanbul'a döndü ve Atatürk Havalimanı'nda gözaltına alındı. Dolayısıyla, avukatların gece yarısı toplantı halindeyken yakalandıkları iddiası gerçeği yansıtmıyor."

Dilekçede, avukatların ev veya bürolarında da 11 kapılı bir yerin olmadığını altı çizildi. Dilekçenin ekinde de arama ve el koyma tutanakları sunuldu.

"Suç unsuruna rastlanmadı"

TMK 10. madde ile görevli Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tutanaklarına göre, derneğin Ankara ve İstanbul şubelerinde yapılan aramalarda "herhangi bir silah, mühimmat, patlayıcı madde, patlayıcı madde yapımında kullanılan malzemeler, örgütsel dokümanlar ve suç olabileceği değerlendirilebilen herhangi bir malzeme bulunamadı."

Halkın Hukuk Bürosu'na yapılan baskında da, yine savcılık tutanaklarına göre, içeri kapı kırılarak girildi, odalar kontrol edildikten sonra savcının beklenileceği belirtildi. Tutanağa göre, "Giriş esnasında güç kullanılarak açılan çelik kapı sökülerek yenisi taktırıldı. Anahtarları şüpheli müdafilerine teslim edildi."

Tutanaklarda, dernek binalarıyla ilgili de şu ifadeler yer alıyor: "Çağdaş Hukukçular Derneği'nin 1 oda ve 1 salon lavabo ve mutfaktan ibaret olduğu görüldü. Soruşturma ile ilgili olabileceği düşünülen herhangi bir belgeye ve suç unsuruna rastlanmadı."

Suç duyurusu dilekçesinde, "11 kapılı bir mekanın bulunmadığının tutanaklarla da kanıtlandığı" belirtilerek, "Başbakan Erdoğan'ın gerçeğe aykırı bilgiler vererek iftira da bulunduğu" ifade edildi.

Dilekçede, Anayasanın 138.maddesine göre, devam etmekte olan bir dava veya soruşturmaya ilişkin olarak hiç kimsenin yorum yapamayacağı, yargı organlarına talimat veremeyeceği hatırlatıldı ve Başbakan Erdoğan'ın, "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüsü" düzenleyen Türk Ceza Kanunu'nun 288. maddesi uyarınca yargılanması istendi. BİANET

Editör: Wan Haber